Kuzey Akım imha hikayesi trajikomediye dönüştü
Polonya Başbakanı Donald Tusk’un hafta sonunda attığı kısa X (twitter) mesajı Kuzey Akım sabotajı sonrası gelişmelerin trajikomik unsurlar da içeren 3. aşamaya geldiğini gösteriyor.
“Kuzey Akım 1 ve 2’yi başlatan ve patronu olan herkes için. Bugün yapmanız gereken tek şey özür dilemek ve sessiz kalmaktır.”
Mesajın birinci muhatabı Almanya. Polonya Başbakanı, Rusya’dan gaz alarak yanlış yaptığını bir kez daha Almanya’nın yüzüne çarparken esas talebini dile getiriyor. Artık boru hatlarını kim imha etmiş diye konuşmayın, o dosyayı kapatın.
Washington, Rus gazı taşıyan hatların inşa edilmemesi için defalarca uyardı ama Almanya dinlemedi. Daha sonra Başkan Joe Biden ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Nuland, Ukrayna savaşı başlamadan aylarca önce, o hatları yok edeceklerini net ifadelerle açıkladı. Ve Amerika dediğini yaptı, en iyi bildiği yöntemle Almanya’nın yanlışını düzeltti!
Columbia Üniversitesi’nden Prof. Jeffrey Sachs’a göre “Amerika böyle şeyleri hep yapar.”
Başkan Biden’in talimatıyla ve CIA’nın Norveç istihbaratıyla beraber planladığı operasyon sonunda gaz hatları Eylül 2022’de imha edildi. Gazeteci Seymour Hersh sayesinde ayrıntıları iyi biliyoruz. Avrupa’da sanayi yatırımlarına dönük icra edilen en büyük ekonomik terör eylemi gerçekleşmiş oldu.
Polonya bugün Kıta Avrupası’nda Biden yönetiminin bir numaralı müttefiki, Başbakan Tusk “en güvenilen” siyasi liderlerden biri. Buna karşılık Polonya ve Almanya arasında tarihi nedenlerden kaynaklanan güvensizlik ve çekişme var.
Şimdi sabotaj sonrası üçüncü aşamaya geldik.
– İlk aşamada CIA ve Avrupalı istihbarat örgütleri medya aracılığıyla en muhtemel şüphelinin Rusya olduğu haberleri yaydı. Bölgede patlamanın hemen öncesinde Rus gemileri dolaşıyordu, vs. Ama boru hatlarının başındaki vanalar zaten Rusya’nın elinde, istediği zaman açar veya kapatabilirdi; böylesine zor bir sabotaj zahmetine niçin girsin? Kargaların bile güleceği dezenformasyon tutmadı.
– Aynı kaynaklar ikinci aşamada Wall Street Journal gazetesi üzerinden, bombaları Ukraynalı dört profesyonel dalgıç yerleştirdi haberini piyasaya sürdü. Tüm uzmanların açıkladığı gibi, teknik açıdan böylesine zor bir terör eylemi sadece devletler tarafından yapılabilir. Dalgıçların önce Ukrayna devleti tarafından desteklendiği, sonra istihbarat alan CIA’nın Kiev’i uyarması üzerine devletin desteğini çektiği ama eylemi durduramadığı masalı kaleme alındı. Bu zırvanın doğru olabilmesi için her şeyden önce Washington’un o hatların imhasını istememiş olması gerekiyor. Gülünç! Biden dahil ne istediklerini defalarca açıkladılar! Tabii hikayenin tutarsız başka pek çok yönü de var.
– İşler karışınca, Polonya Başbakanı Tusk şimdi üçüncü aşamayı ilan etti, çıkış yolunu gösterdi. Artık konuşmayın, dosyayı kapatın, hukuki süreç terk edilsin. Bu talepleri son günlerde aynı siyasi çizgideki başka çevreler de dile getiriyor. Muhtemelen Tusk’un buyurduğu gibi olacak. Sosyal demokrat Scholz’un kurduğu hükümet bir formüle göre dosyanın kapanmasını sağlayacak.
Kuzey Akım’ın imha hikayesi şimdi trajikomik unsurlarla dolu bir aşamaya erişti.
AB ülkelerinden birinin Başbakanı, Avrupa’da yaşanan en büyük ekonomik terör olayı hakkında konuşulmasın, olayın üstü kapatılsın istiyor. Cevap veren yok. AB liderlerinden tıs çıkmıyor. Avrupa Birliği ne kadar hoş bir yer haline geldi!
AB’nin lideri Almanya’nın Başbakanı Scholz ülkesinin ekonomik ve stratejik çıkarlarını doğrudan ilgilendiren bir konuda, doğudaki komşusundan küçük düşürücü bir üslupla gelen talimatlara dişe dokunur bir yanıt veremiyor. Büyük olasılıkla o talimatlara uygun hareket edecek. Aksi takdirde Büyük Birader tarafından daha bile zor durumlara düşürülebilir.
Almanya, Fransa, Hollanda, Avusturya, Norveç, İsveç, Danimarka gibi ülkeler sabotajın doğrudan tarafları. Bir kısmı boru hatlarının sahibi şirkete ortak, sabotaj bazılarının münhasır ekonomik bölgesinde meydana geldi, vs. Ama bunca ülkenin istihbarat teşkilatı, yoğun deniz trafiği yaşanan Baltık Denizi’ndeki büyük terör eylemini kim yaptı, bir türlü ikna edici delil bulamıyor. Mesela İsveç, elde ettiği bulguları küresel paylaşıma sunmak yerine dünyadan gizli tutuyor.
Son olarak Ukrayna’yı sorumlu gibi gösteren medya haberleri, birinci aşamada Rusya’yı şüpheli ilan eden haberlerin dezenformasyon olduğunu kanıtladı. Ama işin ilginç yönü, her iki aşamada da haberlerin kaynağı büyük ölçüde aynı!
O arada Noam Chomsky’nin sözleri akla geliyor. “Herhangi bir diktatör, Amerikan medyasının tekdüzeliğine ve itaatkarlığına kesinlikle hayranlık duyacaktır.”
Unutulan bir husus, gerçeklerin eninde sonunda ortaya çıkmak gibi bir huyu bulunuyor. Eminim yine öyle olacak.