Kredi için Fon, Dış Ticaret için Organizasyon
İktisadi yaşamın henüz çok popüler olmayan iki önemli unsuru var…
Kredi Garanti Fonu… Ve diğeri, daha aşina gelebilir; Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK).
Saatin akrep ve yelkovanı gibi, Türkiye’nin “hedefi 12’den vurması” için çalışıyorlar.
Kredi faizleri ekonomiyi ısıtıyor, bürokrasinin yazılımında hala “yavaşlatma” söz konusu…
Daha açalım: Banka kredi faizleri yüksek. Kuralların gücü kararlılıktan çok katılığında.
İşte bu ortamda; “Tasarrufu” üretime aktarmak, dış satım kapılarını açmak daha da önemli.
Kredi Garanti Fonu, 1991’de kurulmuş. “Hisseli harikalar kumpanyası” da diyebiliriz.
Çünkü kurucu-hissedarlarının bileşimi çok iyi seçilmiş: TOBB, KOSGEB, Halkbank vb.g.
Geçen yıl, (Ekim ayı itibariyle) destek verilen firma sayısı 4.586 olarak belirlenmiş.
Ticari açıdan yok olmaya direnmenin de yeniden doğuşun öyküleri de var portföyünde.
DEİK’e gelince… Türk bayrağının dalgalandığı her yeri ekonomik üs sayıyorlar…
2002’den bu güne, bütçelerini dörde, üye sayısını altıya, etkinlik katsayısını, dokuza katlamışlar…
112 iş konseyi ile lojistiğinden eğitimine, 50 bin olan ihracatçı sayısının 70 bine çıkarılması
için çalışıyorlar.
İster “2023” deyin ister “2 tane 5 ‘er Yıllık Plan” dönemi varsayın: Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nun rakamsal bir hedefi var: 100 milyar dolar!
100 milyar dolarlık, hizmet arz eden, 100 milyar dolar yurt dışına yatırım yapabilen bir ülke.
- Dış satımda ülkeler ekseninde analitik projeler;
- Girişimci(lik) odaklı yenilikçi kümelenmeler;
- Enerji başta sektörel iş konseyleri biçiminde yapılanmalar;
- Büyük Anadolu Lojistik Organizasyonu (BALO) gibi yenilemeler…
Hep aynı bileşenin farklı almaşıkları…
O arada, ekonomi temelinde bir “Türk Diasporası”na atıfta bulunuluyor…
M.Rifat Hisarcıklıoğlu, mealen şöyle diyor; “On yıl sonra yurt dışında 10 milyon insanımız yaşıyor olacak, en az 100 milyar dolarlık bir iktisadi potansiyele ulaşmalarını hedefliyoruz…”
İstihdam sağlayan, katma değer yaratan, içeride kendine yeten, dışarıda yarışan bir Türkiye…
Ve tabii, gelir dağılımı, vergi ve kayıtlılık açısından da yenilenen bir ülke… Özlem, bu…