Kraliyet Düğünü
Britanya tahtının iki numaralı varisi Prens William bu gün, üniversiteden arkadaşı Catherine Middleton ile evlenecek.
Bu gün, yaşlı Dünya’nın orasında burasında, her saniyede, doğumlar, ölümler, iş kazaları ve belki de doğal felaketler yaşanacak.
Fakat bu düğün, İngiliz basınına göre, “yüzyılın düğünü”; gazetecisinden sanatçısına, akademisyeninden siyasetçisine, hem de bir çok ülkeden davetlinin katılımıyla, yapılacak.
İki milyar insanının TV başından izlemesi bekleniyor; BBC’de kalırsanız karşınızda başarılı sunucu Mishal Husain olacak. (Bizim ekranlarda nasıl görünüyorum kaygısıyla okuduğu haberden haberdar olmayan kimilerine bir ders fırsatı da olabilir)
Geçiniz, geliniz: Buckingham Sarayı’nın civarı “meraklı dolu”, dahası çadırlar bile kurulmuş. Türlü hatıra eşyaları üretilmiş, turistler otelleri doldurmuş.
Dışarıdan bakılınca yapılan büyük masraflar göze batabilir ama gerçekte düğünün İngiliz ekonomisine yüz binlerce sterlin net katkısı bekleniyor. İktisadi akıl devrede. Para dilde tatlı elde soğuk nesne; bunu biliyorlar.
Monarşi, halka yakınlaşma fırsatını sonuna kadar kullanacak… Diana gibi yeni gelin de orta sınıftan; kaderinin ondan parlak olması için, “işim var gelemem” diyen pub-sahibi hemşerisinin ötesinde, pek çok genç kızın rüyasında duasını alıyor.
Prens William, “askerlikten raporla yırtanlardan” değil; cephede bulunmuş bir genç adam. Anglo-Sakson gençleri için, “bir gün cepheden dönülebileceğinin” ve insani duyguları yaşama olanaklarına erişilebileceğinin, bir tür modeli.
Fakat hasete varacak bir çekememezlik ile nefreti barındıran ilgi her zaman geçerli…
Bu yalnız ultra teknolojinin kullanılmasına davetiye çıkaran bir güvenlik sorunu değil, Londra sokaklarının sosyal hakların kesintisiyle kısa bir süre öncesinden başlayarak çalkalanmasıyla da bire bir ilintili değil…
İmparatorluğun güneşinin İskoçya’dan İrlanda’ya, Afrika’dan Basra’ya yansıması farklı; gündelik yaşamda bir düğünle doyurulamayacak, bir cenaze ile teskin edilemeyecek çok dalgalanma yaşıyor insanlık.
William ile Catherine diğer bütün gençler gibi, mutluluğu hak ediyorlar. Fakat düğünlerinin aile içinde kalacağını beklemek, Hindistan ile Pakistan arasında kriket maçıyla dostluk kurulmasını beklemek kadar safdillik olur.
Bu görkemli düğün, açlıkla, savaşların yıkımıyla, çocuk ve kadın sömürüsüyle, adaletsiz gelir ve servet bölüşümü ve doğanın talanıyla “yarına çıkmaktan” endişesi olan insanlık ailesi için de daha mutlu bir yaşamın ‘bir an olsun’ düşünülmesine olanak sağlar, umarız.