Korkuları Yönetmek

Güncelleme:

Korkularımız yaşamımızı belki de değerli kılan, sevdiklerimizin kıymetini bilmemizi sağlayan ve içimizdeki potansiyeli keşfetmemizi sağlayan bir yaratılış ateşidir…

Ne kadar korkumuzu yönetebilirsek o kadar yaşadığımızı hissederiz.

Belki de korkularımız, yaşamın ödülüdür bize, hissedebilmek için etrafımızda olup bitenleri…

Bazen bizi alıp en tepeye çıkartır, bazen de alır yerin dibine vurur.

İzlediğim bir filmde o kadar güzel anlatılmıştı ki sörfçü Jim Moriarity’ nin gerçek yaşam öyküsünde korkunun ne kadar önemli olduğu.

Yavaş yavaş en büyük dalgalarla mücadele etmeyi öğrenen 16 yaşındaki genç bir çocuğun, tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi kendini keşif yolculuğu, doğanın ona galip gelmesi ile sonlanmıştı.

Ama aynı çocuk yine cesareti ile büyük başarılar kazanmış ve dünyanın en büyük dalgaları üzerinde hakimiyet kurmuş, onlarla birlikte hareket etmiş ve başarmıştı…

Belki de o başarının getirdiği zafer sarhoşluğu ile, serbest dalışta kendini ve sınırları biraz daha zorlamış ama bu sefer başarılı olamamıştı.

Bundan çıkacak sonuç tabii ki, büyükanneler gibi; aman tehlikeli işler yapmayalım olmamalı kuşkusuz…

Korkularımızın üzerine gidelim, hatta abartıp sonuna kadar zorlayalım da olmamalı.

Korkunun dinamiğinin deneyim olduğu ve onu tanımamız gerektiği olmalı belki de.

Korkuyu tanımak belki saçma gelebilir, belki onunla yüzleşmek istemeyebilir. Onu bastırmak için saçma şeyler yapabiliriz. Korkuyu yok sayabiliriz, görmezden gelebiliriz, dipsiz kuyuların dibine atabiliriz ama biliriz ki o hep oradadır.

Ne zaman ki onunla yüzleşiriz, ne kadar gerçek olduğunu da görürüz.

Yaşamın amaçlarından biri diye bir şey varsa eğer; mutlaka onlardan biri, kendi potansiyelimizi görmek, korkularımızı tanımak, onunla birlikte hareket etmekten geçiyor. Ne korkumuzla, ne doğamızla ters düşemeyiz kuşkusuz…

Yapmamız gereken; akışla, dalgayla, onunla beraber hareket edebilmek….