Klavyeşörlük !
Kalemşörlük diye bilinen bir tanımlama var; biliyorsunuz…
Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre, “kalemşor”; Arapça “kalem” ve Farsça “şor” ekinden türemiş bir sözcük ve “Kalem Savaşçısı” olarak anlamlandırılmış.
Buna karşılık “sosyal” sözlüklerde ve gündelik kullanımı “Kalemşörlük” şeklinde oluyor ve pek de olumlanan bir sıfata karşılık gelmiyor.
“Kalemşörlük yapıyor… Kalemşörlük taslamış…” gibi yakıştırmalar, genelde bir konu hakkında yanlı tavır takınan ve ‘bilgiçlik’ taslayanlar için kullanılıyor.
Bu terimden ve tanımdan ilham alarak ben de, Klavyeşörlük tanımını önermek istiyorum.
Klavyeşor zamanının çoğunu sosyal medya ortamında geçiren, yaşamın uzmanlık gerektiren alanlarında bile ahkam kesen kişidir.
Klavyeşörler, medyanın izlenme ağırlığının internete kaydığı, devlet-yurttaş ilişkisinden tutun da dünya çapındaki kurumların bile internette yer aldığı çağımızda, klavyelerini kişisel egoları için kullananlardır.
Sinsidirler, kara batak gibi bir çıkar bir saklanırlar.
Kurnazdırlar, olayların içine girmez etrafında dolanırlar.
Teşhirciler… Tetikçiler… Kışkırtıcılar… Hiç bir şeyi beğenmeyenler… Say sayabildiğince!
Aralarında birkaç bakışta teşhisi zor, ciddi anlamda ruh hastaları da olabilir.
Fakat bir kalvyeşörün gıdası kendisi gibi bir diğer kalvyeşördür.
“Chat”leşmeye kibar kibar başlayıp, ağza alınmayacak hakaretlerle birbirlerini tartarlar.
Bunları, araya girip ayırmaya çalışmak, aralarında kalmak olur; bu kez, beraberce “üçüncü şahsa” saldırırlar.
Klavyeşörler, internetin zehirli dilli, dağınık zihinli, gel-git akıllı fenomenleridir; her renk, cins ve coğrafyada bulunurlar ve ilginçtir ki, birbirlerini de hemen bulurlar.
Bunlar sabahtan akşama klavye başında “Vatan kurtarırlar” ama nedense bir derneğe ya da siyasi partiye üye olmaz, toplumsal eylemlere hemen hiç katılmazlar…
Çevreyle, doğayla ilgili en masum bir bildiriyi bile imzalamazlar…
Kerameti kendinden menkul tiplerdir, sosyal görünen asosyallerdir…
Kraldan fazla kralcı; kendi küçük dünyasının soytarısıdır; klavyeşor!
Ne ararsan onda; tıp, uzay, dış siyaset, tarih… Sen, sadece nedenini sorma!..
Bir kalvyeşörle tartışmak, bilgisayara “ne var ne yok?” demeye benzer.
Sentez yetenekleri ya hiç gelişmemiş ya da makine başında parça başı iş tuttuklarından alabildiğine körelmiştir.
Evet, klavye başında atıp-tutan, arzın merkezini kendisi sanan, yapay bir sosyal duyarlıkla gerçekte ilgiyi üzerinde toplamaya çalışan, benliği gelişmemiş, çağın imkanlarını kötü kullanan, özel bir tipoloji ile karşı karşıyayız.
Eğitimi içselleştirmemiş, sosyalleşmesini ikmal edememiş, kulaktan dolma bilgileri piyasaya süren, bir dolu adam ve madam, günümüzün ebedi cahilleri olarak klavye başındalar.
Aman dikkat! Bir klavyeşor her an karşınıza çıkabilir…