Kimin Devleti
Sade bir vatandaş için tertemiz bir sayfaya yazılan ilk anayasa maddesi ‘seyyah olup bu alemi gezmek için’ atılmış ne kadar heyecan verici bir adım olsa gerek. 1982 senesinden bu yana 177 madde ve bir düzine geçici madde ile silahların gölgesinde hazırlanmış bir anayasa ile yönetiliyoruz. Anayasadan cok yönetmelik şeklinde hazırlanmış bir kitapçık. Tüm mevzuatların anası. ‘Şarki’ kurnazlıkla 1982 senesinde halk büyük çoğunlukla kabul oyu verdi diyebilirsiniz. Acaba normal yaşama dönmek için başka alternatif var mıydı ? O yıllarda 50 milyon olan Cumhuriyet şimdi 70 küsur milyon. 20 milyon insan uzun bir yönetmelik olan ‘tek tip insan’ üretme sisteminden geçmiş. Sade vatandaşın sade ve basit bir o kadar da anlaşılır bir Anayasa ile yönetilmesinin getireceği enerji tartışılmaz. Kontrolsüz bir Aygıt, Devlet : Aşağıda sizlere bazı alıntılar sunuyorum, Belki açılış paragrafında ne demek istediğim daha iyi anlaşılır. Alıntı 1 : “Uzun ve yorucu bir yoldur. Çok merak ediyorum 'İstanbul Emniyet Müdürü' olmak için kaç kişi kaç kişiyi araya sokmuştur? Bu işleri yıllarca 'Cavit Çağlar' hallederdi. Galiba şimdi ortada kaldı. İşi alıp “bu örgüt işi, uzantıları polise kadar gidiyor” diye komplo teorisi kurmak sadece çocukluktur. Her şeyi bildiğini sanan ama bir şey bilmeyenlerin rüyası.” Aykut Işıklar, Bugün Gazetesi Meraklısına Not 1 : Yukarıdaki alıntı İstanbul cemiyet hayatını yakından tanıyan gazeteci Aykut Bey’e aittir. Cavit Çağlar Sultanhamam’dan yetişme mali sıkıntılar içinde olan bir tekstilci iken 6 defa iktidarı kaybeden Demirel’in son seçim kampanyasını finanse etmiş politikacıdır. Demirel tarafından Kamu Bankalarından sorumlu Devlet Bakanı yapılmıştır. Sabah Gazetesinin o zamanki sahibi Dinç Bilgin’le beraber Etibank’ı satın almıştır. Etibank’ın 600 milyon doları buharlaşınca Bilgin’le beraber cezaevine girmiştir. Bilginiz olsun. Alıntı 2 : Televizyon haberlerini hangi siyaset-medya-banka ilişkileri sonucu bıraktığımı merak ediyor musunuz?... İnanılır gibi değildi ama, Turkcell’in, Digitürk’ün, Show Tv’nin sahibi dünyanın 11. zengininin iki bankası elden gidiyordu... Ankara’da DSP-ANAP-MHP koalisyonu vardı...Bu konularla birebir ilgilenen ise daha çok ANAP kanadıydı... Siyaset-ticaret-medya arasında ilginç bir vals yapılıyordu o günlerde “Reha Bey, Ateş Hattı ve İtiraf programlarını yeni sezonda da yapmanızı istiyoruz... Ne isterseniz ödenecek... Ayrıca Digitürk’te sizin adınıza bir kanal kuracağız... Sizinle yarı yarıya ortak olacağız... Tek bir konu var... Haberler... Pamukbank’a el kondu... Yapı Kredi’ye el konması an meselesi... BANKALARI KURTARACAK PARTİ, HABERLERİN BAŞINDA BİR BAŞKA KİŞİYİ GÖRMEK İSTİYOR...” Reha Muhtar, Vatan Gazetesi; Meraklısına Not 2 : Reha Muhtar’ın yazdığı söz konusu parti Mesut Yılmaz yönetimindeki ANAP’tı. Bankaların sahibi olan İşadamı da, babadan kalma değil, kendi yeteneği ile dünyanın en zengin insanları arasına girme başarısını elde etmiş işadamı Mehmet Emin Karamehmet’ti. Hazine uzmanları tarafından o zamanlar 7 yıldan beri zor durumda olmasına rağmen,koltukta oturan yetkili bakanların sümen alti ettiği raporlardan dolayı bankası ayakta idi. ANAP’la Karamehmet’in ilişkilerini yürüten bakan ise Güneş Taner’di. Alıntı 3 : Kongre’de Ermeni tasarısının öncülüğünü yapan Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin düzenli olarak gittiği Türk kuaför, Büyükanıt’ın yanına gelerek, “Pelosi’ye soruyorum: ”Kore’de ABD askeriyle omuz omuza kim savaştı? Soğuk savaşta Sovyetlere karşı sizi kim korudu?” diye. Büyükanıt’ın “Ne yanıt veriyor?” sorusuna Öztürk, “Veremiyor ki” cevabını verdi. Gazeteler 14 Şubat 2007 Meraklısına Not 3 : Binlerce dolar maaş alan Diplomatlarımız neler yapmakta ? ABD’de ve özellikle Washingtong’da yaşayan Türkler yıllardır birbirine düşman klikler içindedirler. Kendi görüşleri dışında olan hükümetleri ABD’de desteklemezler. ABD demokrasisinin temel taşı olan, yerel demokrasi yani ‘grass roots’ yapılanmasını anlamaz ve benimsemezler. Dar çerçeve içinde ve elitist yaklaşımlarla kendi aralarında çekişirler. Dışişleri Bakanlığının resmi politikaları dışında özgün politika üretemezler. Belirli okazyonlarda sefarette toplanıp, ’Türkün Türke Propagandası’ şeklinde toplu terapi yaparlar. Kişisel ve özel sohbetlerde Musevilere karşı sivri dilli ve eleştirisel olsalar da, başları sıkışınca Ermeni ve Rum lobilerine karşı büyük abileri Musevi Lobisinden medet umarlar. İşte böyle değerli okurlar. Askerlerin hazırlattığı anayasa ile hukuk devletinden çıkıp kaosa sürüklenen devlet aygıtının kimin ne şekilde yönelttiği belli değil. Sandıkta atılan oyun demokrasi olarak ‘kakalandığı’ medyatik ortamda, aş ve iş derdinde olan gürühlar nereye çekilse oraya gitmekte. Bir devletin prestijini belirleyen dış politikamızda Suriye’den geride ( Haftaya bu konuya gireceğim)