İzmir'de futbol ve strateji faciası: Fenerbahçe düşmanlığı tırmanıyor, uyanın
-Göztepe'ye 2-0 galipken, sonuçta alınan 2-2 beraberliğe mi yanayım...
-Fenerbahçe'nin oynadığı "sağlam olmayan" güvensiz futbola mı yanayım...
-Orta sahaya halen yapılmayan bir meastro transferine mi yanayım...
-Kalede Livakoviç olmasa 4'lük olacak koskoca rüyalar takımının savruk defansına ve delik deşik orta sahasına mı yanayım...
-Attığı penaltı golünden sonra her daim pas hataları yapan Dzeko'ya mı, yoksa gün geçtikçe kötüye giden, ayakları yerine çenesini konuşturan Tadiç'e mi yanayım...
-Szmanskyi denen adamın 90 dakika çok çalışıyor gözüküp, ama F.Bahçe'ye ilk geldiği günlerdeki gibi faydalı olamayışına mı yanayım...
-İsmail olmasa (..Ki o da fazla pres yiyince şaşırıp dağılıyor çocuk!) orta sahanın olamayacağına mı yanayım...
-En önemlisi asıl sahada rakibine pres yapması gereken Fenerbahçe'nin, irili ufaklı her türlü rakipten adam adama pres yiyince dağılmasına mı yanayım...
-Ve ceza alanı yakınında Çağlar'ın, Osayi'nin, Osterwolde'nin, Becao'nun, kalecileri Livakoviç ile saçma sapan paslaşmalarına ve pres yapan rakibin topu kapıp tehlikeli pozisyonlar yaratabilme imkanına izin veren Mourinholu yedek kulübesine mi yanayım...
Evet bunlar Fenerbahçe Futbol Takımı'nda gözüme çarpan ve içimi yakan olaylar, "düzelir inşaallah" diye diye, "Mourinho halleder" diye diye yine bir koca sezonu geride bırakacağız gibi gözüküyor...
Yanılırım inşallah...
Gelelim İzmir'deki Strateji faciasına...
Biletli yüzlerce Fenerbahçe taraftarını, Türk Futbolu'na ve Fenerbahçe'ye düşman bazı ahlaksızlar içeri almamışlar, stada alınmayan taraftar da haklı olarak protestolarda bulunmuş, Poliste yine her zamanki gibi orantısız güç kullanıp ortalığı jopla ve biber gazıyla savaş alanına çevirmiş...
Bu nedir? Türk Futbolu'ndaki "Büyük bir ahlak yoksunluğudur", bu bir adap bozukluğudur, bu bir misafire saygısızlık ve düşmanlıktır...
Türkiye, futbolda yedi düvele rezil edilmiştir, halen de bu tip rezillikler devam etmektedir.
Olayların Sorumlusu kimdir?
Göztepe Kulübü'dür...
Biletli seyirciyi dışarıda bırakmak davasını kovalamak kimin hukuki meselesidir? Türkiye Futbol Federasyonu'nun...
Peki mağdur olan Fenerbahçe taraftarının hakkını "masa başında ve hukuki platformlarda korumak" kimin işidir?
Fenerbahçe Kulübü yönetiminin ve Kulüpler Birliği'nin işidir...
Ülkede bu sorular, bu ilgili kurumlarda cevap buluyor mu, hayır...
Türkiye'de müthiş büyümekte olan bir Fenerbahçe düşmanlığı körükleniyor mu, evet...
Eeee ne yapacağız?..
Sahaya mı ineceğiz, ligden mi çekileceğiz, UEFA veya FİFA'ya mı şikayet edeceğiz, Göztepe'li bir kaç kendini bilmez yüzünden tüm İzmir'i mi suçlayacağız, ya da dün Sayın Başkan Ali Koç'un yaptığı gibi anlık gaza gelip fevri mi davranacağız...
Ali başkan, hem Koç Grubu'nun, hem 45 milyon Fenerbahçeli'nin, hem de Süper Lig kulüplerinin 'SİMGESİ'dir..
F.Bahçeli taraftarlara stad dışında yapılan orantısız gücü durdurmak için kendi başına mücadele verme kararını uygulayan Başkan Ali Koç;
-Saha içinde itiş-kakışa maruz kalamaz...
-Bir hain tarafından itilip yere düşürülemez...
Ali bey yere düşerse Fenerbahçe yere düşürülmüş demektir,
Koç Grubu itilip kakılmış demektir, Kulüpler Birliği tartaklanmış demektir...
Bu ahlaksızlık affedilemez, affedilmemeli...
Fakat; İşin diğer yönüne bakarsak, Sayın Ali Koç," Öfke kontrolsuzluğu"yla, sonradan yaşanabilecekleri ince bir şekilde düşünmeden bunları yapmamalıydı...
Siz başkansınız, siz bir SİMGE'siniz Ali bey...
Sahadaki, kulübedeki Fenerbahçeli futbolcu ve teknik heyetin sizi maç sırasında yere düşmüş, polisler arasında itiş kakış yürürken görmelerinin yaşatacağı o anki travmayı bilmeniz gerek...
Yaptığınız taraftar hakkını korumaktır, haklısınız ama davranış şekli bu değildir ve böyle olmamalıydı...
Zaten Fenerbahçe'ye düşmanlık artıyor, zaten Taksim Divan yüzünden halen kinler nefretler saman altında yaşanıyor, zaten FETÖ'nun futbol kolları kesilmemiş, tamamen Fenerbahçe'nin üzerinde kullanılıyor...
Düşmana koz vermemek gerek...
Sayın Başkan siz, 45 milyon Fenerbahçeli'nin başkanısınız, tüm kulüpler birliğinin başkanısınız ve Türkiye'nin yüz akı Koç grubunun patronusunuz, yani bir SİMGE olarak öfke kontrolünüzü iyi yapmalısınız...
İşleri masa başında bitirmelisiniz, Fenerbahçe lobilerini her alanda çoğaltmalı etkin hale getirmelisiniz. Stratejik olmalısınız, liderlik böyle bir şeydir, siz bunu hepimizden iyi bilirsiniz.
Sevgili başkan, dışarıda kalan taraftar olaylarını engelleyeyim derken;
Sahada 2-0 galip oynayan Fenerbahçe'nin moralini yerle bir etmiş, sinmiş rakibinin de uyanmasını sağlamış olabilir misiniz?
Düşünün bir lütfen...
Sevgili başkan, saha kenarına paçanıza takılan bir kalabalıkla gelmeniz ve saha içine girmenizle geçen dakikaların normal süre bitiminden sonra 6 dakika uzatma olarak geri dönmesi ve 90 artı 5'te 2-1 galip Fenerbahçe'nin 2 puan kaybettiren golü yiyip maçın 2-2 bitmesi de ilginç değil mi?
Şunu unutmayın ki, Fenerbahçe bu sezonda hem de Mourinho ile şampiyon olamazsa, o kapıda kalan taraftar size "istifa" diye bağırabilir...
Uzun lafın kısası...
Fenerbahçe'yi sevenler akıllı olsun, stratejik olsun, bir hamle sonra ne olacağını çok iyi görsün, popilizmin anlık olduğunu aklından çıkartmasın ve düşman cephelerini çok çabuk azaltsın ki, o kazanılmasın gereken savaş kazanılsın...