İnce-Oğan adaylığı ve seçim ittifaklarının etkisi
Önceki yazımızda, muhalefet partilerinin toplamda 10-15 puan önde olmasına rağmen Erdoğan-Kılıçdaroğlu yarışının şimdi başa baş gittiğini, bunun en büyük nedeninin 6’lı Masanın ‘en riskli’ adayı çıkarması olduğunu anlattık.
Muharrem İnce ve Sinan Oğan’ın CB adaylıkları ile Millet ve Cumhur ittifaklarının Meclis seçimleri için farklı işbirliği şekillerini tercih etmesi, sonuçları nasıl etkileyebilir?
Muharrem İnce – Sinan Oğan
Kılıçdaroğlu’nun adaylığı açıklandıktan sonra anketlerdeki desteğin beklediklerinden düşük çıkması üzerine, muhalefetin yandaş medyası özellikle İnce’ye karşı yakışıksız ve gerçeklerden kopuk bir kampanya başlattı.
Yakışıksızdı, çünkü “seçim kaybedilirse sokağa çıkamazsın” veya “sen kendi köyünde bile Erdoğan’a yenildin, şimdi nasıl aday olursun” gibi düzeysiz saldırılar yaptılar.
Gerçeklerden kopuktu, çünkü toplumun nabzını biraz tutanlar İnce’nin tamamen veya büyük ölçüde Kılıçdaroğlu seçmeninden oy almadığını görebilirdi.
Destek verenlerin ezici çoğunluğu Erdoğan’a da Kılıçdaroğlu’na da soğuk duran seçmenler. İnce’nin o güne dek %1’i bulmayan oyunun Kılıçdaroğlu’nun adaylığının açıklanınca aniden sıçrama yapması da bunu gösteriyordu.
İnce adaylıktan çekilirse nasıl oy kullanırsınız sorusuna cevap arayan MetroPOLL’ün son araştırması bu durumu çarpıcı şekilde gösteriyor (9 Nisan):
Erdoğan: 23.4 Kılıçdaroğlu: 30.5 Oğan: 24.3 Kararsız: 21.8
Güvenilir araştırmacılardan Hatem Ete de, daha önce İnce’nin desteğinin yaklaşık eşit miktarlarda iktidar ve muhalefet seçmeninden geldiğini söylemişti.
İnce ve Oğan’ın adaylığı çok büyük olasılıkla seçimi ikinci tura taşıyacak.
İnce çekilse bile seçim 2. tura kalabilir, çünkü o durumda Oğan kolayca %4 civarına, belki daha üstlere yükselebilir.
Oğan’ın milliyetçi çizgiyi temsil ettiği dikkate alınırsa, ikinci turda İnce ve Oğan’ın toplam seçmeninden Erdoğan ve Kılıçdaroğlu’na gidecek oylar muhtemelen birbirine çok yakın çıkacak, Erdoğan veya Kılıçdaroğlu küçük bir avantaj elde edecek.
Bu noktada muhalefet için akıllı çözüm, önceki yazımızda işaret ettiğimiz gibi, %80 civarındaki iktidar ve muhalefet bloğu seçmeninden Kılıçdaroğlu’na kıyasla daha az tepki görecek aday belirlemek olurdu.
Ama aday olduktan sonra da Kılıçdaroğlu’nun yapılabilecekleri vardı, yeterince ilgilenmedi. Yapmadı. İnce’nin sadece çekilmesi değil, Kılıçdaroğlu lehine çekildiğini açıklamasını ve o doğrultuda siyasi tavır sergilemesini sağlamak gerekirdi. Bu kolayca mümkündü.
Adaylık sonrasında ilk ilk görüşmesi gereken kişiydi, en sona bıraktı, ciddi çaba göstermedi. İnce kadar toplam oyu olmayan dört masa partisi için harcadığı enerji ve dikkatin küçük bir yüzdesini dahi sarf etmeyen Kılıçdaroğlu, belli ki CHP’den ayrıldığı için İnce’yle hesaplaşma duygusu içindeydi.
Artık seçime kısa süre kala İnce çekilse bile, seçmen arasında artan kemikleşme nedeniyle Kılıçdaroğlu’na katkısı epey zayıf kalacaktır.
Kendi adaylığından sonra Kılıçdaroğlu ikinci kez yüksek riskli oyunu tercih etti.
Seçim ittifakları
AKP-MHP’nin başını çektiği Cumhur İttifakı, milliyetçi-muhafazakar çizgide, ideolojik olarak nispeten homojen bir yapıya sahip. Buna karşılık CHP-İyi Parti öncülüğündeki Millet İttifakı daha geniş bir siyasi yelpazede yayılan partilerden oluşuyor.
O nedenle ilk bakışta Cumhur partilerinin AKP çatısı altında toplanması nispeten daha kolay, Millet partilerinin ortak listede anlaşabilmesi daha zor görünüyordu. Üstelik DEVA ve Gelecek gibi ilk kez seçime katılacak partilerin kimlik oluşturma ihtiyacı, tek liste altında ittifakı daha da zorlaştıran bir etkendi.
Ama tam tersi oldu. Millet İttifakı’nın dört partisi sadece CHP listelerinden seçime katılma, CHP-İyi Parti 16 küçük ilde ortak liste yapma konusunda anlaştı. Buna karşılık Cumhur’da; AKP, MHP, BBP ve YRP bütün illerde ayrı listelerle seçime giriyor.
Bu sürpriz gelişmeler seçim sonuçlarını nasıl etkileyebilir?
Saadet, DEVA ve GP’nin toplam oyları zaten düşük düzeydeydi, şimdi o oyların daha da düşük bir kısmı CHP’ye gidecek. Ancak dört partinin sadece CHP listelerinden seçime girmesi ve CHP-İyi Parti işbirliği belli sayıda ilave milletvekilliği kazandıracak.
Buna karşılık üç partinin, ama özellikle MHP’nin tüm çevrelerde kendi listeleriyle seçime girmesi, Cumhur’un daha çok sayıda milletvekili kaybetmesine neden olacak.
Altı ve daha az milletvekilliği çıkaran 51, altıdan çok çıkaran 36 seçim çevresi var. Birinci gruptaki çevrelerin %20-30’unda, ikinci gruptakilerin %40-50’sinde birer milletvekilliği eksilirse, toplam 25-33 arası milletvekili eksik çıkabilir.
AKP muhtemelen birinci parti çıkacağı için, Cumhur’un 300’ü geçip çoğunluğu alma şansı daha fazlaydı. Ama yeni durumda bu artık epey uzak bir ihtimal.
Hiçbir ittifakın çoğunluğu kazanamaması, Millet artı HDP (Emek ve Özgürlük) ittifakları toplam milletvekili sayısının 300’ü geçmesi, ama anayasa değiştirme çoğunluğunun altında kalması en muhtemel senaryo gibi görünüyor.
Buna karşılık partiler, milletvekili liste ittifaklarını hazırlarken, cumhurbaşkanlığı seçimine etkisini pek dikkate almadılar gibi görünüyor.
DEVA, Gelecek ve Saadet’in seçimlere katılmaması ve sadece CHP listelerinden aday göstermeleri CB seçimleri açısından iki muhtemel sonuç doğurabilir.
Teşkilatlar açısından: Bu üç partinin il ve ilçelerin çoğunda teşkilatı var. Üçünün toplam teşkilat sayısı 1500-2000 arasında tahmin edilebilir. Partilerin kendisi seçime katılmadığı için, teşkilatların kampanyada çalışma yoğunluğu kaçınılmaz olarak hayli daha düşük düzeyde kalacak; destekledikleri cumhurbaşkanı adayına getirebilecekleri oy miktarı azalacak.
Üç partinin seçmeni açısından: Kılıçdaroğlu’nun adaylığı belli bir fireye neden olacaktı. Bu partilerin bazı adaylarının CHP listelerinde görünmesi, seçmenleri nezdinde CHP özdeşliğini artıracak ve fire artacak. “CHP’yle özdeşleşme” konusunu gelecek yazımızda daha ayrıntılı ele alacağız. Ayrıca, bu durum CHP eğimli bazı seçmenini de uzaklaştırabilir.
Misal, eğer Saadet-DEVA-GP ‘ittifak içinde ittifak’ modelini seçseydi, çok büyük olasılıkla toplam oyları artacaktı. Bunu bir yıl kadar veya daha önceden başlatsalardı, %7 barajını geçme şansı yüksek olacaktı. Ama barajı geçemeseler bile, CB seçiminde Kılıçdaroğlu’na daha çok oy yönlendirmek mümkün olacaktı.
Yukarıdaki mantık benzer şekilde Cumhur İttifakı için de geçerli. MHP dahil üç partinin ayrı listelerle seçime girmesi milletvekilliği kaybetme sonucu doğuracak ama CB seçiminde Erdoğan’a getirecekleri oy sayısı artacak.
Özetlersek; muhalefet en büyük yanlışı aday belirlerken yaptı.
İnce ve Oğan’ın adaylıkları seçimi 2. tura taşıyabilir ama muhtemelen neticeyi belirleyen bir unsur olmayacak. Kılıçdaroğlu İnce’nin desteğini kolayca alabilirdi ama pek gayret etmedi.
Milletvekili liste ittifaklarının şekli büyük ihtimal, Meclis seçiminde Millet İttifakı, CB seçiminde Erdoğan lehine etki doğuracak. Mecliste hiçbir ittifak tek başına çoğunluk sağlayamayacak, ama Millet artı HDP (Emek ve Özgürlük) toplamı 300’ü geçecek.
Daha önemli olan Cumhurbaşkanlığı seçimi gelinen noktada bıçak sırtında.
Şimdi önümüzde iki kritik husus var: Kalan bir ay boyunca tarafların yürüteceği kampanya ve seçim gününün yönetimi.
Cumhurbaşkanlığı seçimini kampanya dönemi ve seçim günü yaşanacaklar belirleyecek.
Pazar günü bu iki hususun irdeleyecek ve Cumhurbaşkanlığı seçimi için en muhtemel senaryoyu öngörmeye çalışacağız.