İlker Başbuğ
Güncelleme:
Son yıllarda Türk ordusu sadece PKK ile savaşmıyor. İçten belli bir merkezden yıpratma çalışmaları en az PKK mücadelesi kadar yoruyor orduyu. İçerdeki PKK'lı kadar asker var hapishanede. Dışarıdan kuşatılamayan, terör faaliyetlerince yıpratılamayan ordu, içerden kuşatılmaya çalışılıyor.
Bir merkezden düğmeye basılıyor, umulmadık yerlerden bombalar çıkıyor. Bir merkez işaret ediyor yıllardır görülmeyen, bilinmeyen krokiler, imha planları, lav silahları bir anda ortaya çıkıyor.
Kuşkusuz TSK bünyesinde çürük elmalar vardır. Bu çürük elmaların ağacın köküne zarar vermemesi için Başbuğ ve yetki kademesi Ergenekon savcıları kadar niyetli görülmedi. Bu büyük bir hata idi.
Zor bir dönem yaşadı Genelkurmay. Ve bu zor dönemde görev aldı İlker Başbuğ. Açıkçası iki yıl hiç rahat yüzü görmedi. Oysa ne umutla başlamıştı göreve. Ordu beklide ilk defa felsefe düşkünü bir paşa tarafından yönetildi.
Kuşkusuz altından kalkamadığı, cevap veremediği olaylarda oldu. Cevap verip inandırıcı olamadığı zamanları da. Mesela Heron skandalı. Heron skandalına verdiği cevaplar kimseyi ikna edemedi. Beni de. Mesela "sabrımız taşarsa elimizdekileri açıklarız" demecine rağmen sabrı mı taşmadı, elinde mi bir şey yoktu anlayamadım.
Yandaş kalemler YAŞ geriliminde yaşananları İlker Başbuğ'un kaybettiği bir savaşmış gibi yansıttı. Son dört genelkurmay başkanına verilen şeref madalyasını ise görevdeyken yaptığı hatalarından dolayı alamadığını söylüyorlar. İçten içe gülüyorlar. Bir devlet nişanının bile başbakanın iki dudağı arasında olduğu hiçbirini rahatsız etmiyor. Gün geçtikçe otoriter bir rejim kurgulandığını görmemizi istemiyorlar.
Kimler madalya almadı ki bu ülkede. Bu ülkede tarihimizi yok eden krala bile şeref madalyası verildi. İktidar, kendisine muhtıra veren Büyükanıt’a layık gördü de İlker Başbuğ’a layık görmedi şeref madalyasını.
Belki şeref madalyası verilmeyen bir paşa olarak anılacak ama arkadaşlarını ispiyon eden veya arkasından dedikodu yapılan bir emekli paşa olarak hiç anılmayacak.
30 Ağustos
Orduyu hep bir düşman veya kuşatılması gereken bir mevzi olarak görenler, savaş meydanlarında alınan zaferleri anlayamazlar. Onların zaferi masa başındadır, silahla değil kalemle ve parayla alınır. Tüm düşmana inat: 30 Ağustos zafer bayramımız kutlu olsun.
Diğer Yazıları