İlişkiler Üzerine
Soğuk bir kiş sabahı çok sayıda kirpi donmamak için hep birlikte ısınmak üzere bir araya toplanır. Ama kısa süre sonra oklarının birbirleri üzerindeki etkilerini görüp yeniden ayrılırlar. Isınma gereksinimi onları bir kez daha bir araya getirdiğinde okları yine kendilerine engel olur ve iki kötü arasında gidip gelirler, ta ki birbirlerine katlanabilecekleri uygun mesafeyi bulana kadar. Bunun gibi, insanların hayatlarının boşluğundan ve tekdüzeliğinden kaynaklanan toplum gereksinimi onları bir araya getirir, ama nahoş ve tiksindirici özellikleri bir kez daha onları birbirinden ayırır.
İnsanlar çoğu zaman yalnızlıktan, sevgisizlikten, ikili ilişkilerindeki mutsuzluklarından bahseder durur. Herkes yaşamında bir şeylerin eksikliğinden şikayet eder....
Kimisi eskiden aşık olduğu eşine artık aşık olmadığından ve onun olumsuz yönde değiştiğinden dertlenir.
Kimisi hayalindeki kadını ya da erkeği bulamadığından....
Kimisi anlaşılamamaktan....
Oysa bence ilişkiler aslında genelikle yukarıdaki hikayedeki kirpiler gibidir.
İnsanlar yaşamla birlikte hareket eder, hızlı akan nehir suyu gibi, yaşamın dinamiği böyledir, sürekli akar ve değişir, ya ona ayak uydururuz, ya da bir yerlere takılıp kalırız. Onun için yaşamın üstadları, nehirle aynı yönde ak der, akışa direnme, sadece teslim ol....
Zamana ve mekana....
Biz ne yaparız, bu akışa direnmeye çalışırız. Aşkımızın sonsuza kadar sürmesini isteriz. Ya da ona değişik isimler takarız, sevgiyle karıştırırız. Aşkın, sevgiye dönüştüğünden bahsederiz.
Hayır aşk sevgiye dönüşmeyebilir, dönüşedebilir.
Sevgiye dönüştüğü anda aşk biter...
Sevgi, merhamet, güven ve şefkat gibi duygular insana huzur ve mutluluk verir.
Aşk da güven olmaz, huzur olmaz, şefkat yerine tutku olur.
Aşk yüksek bir tepeden atlmaya benzer, bol heyecan ve adrenalinin getirdiği kalp çarpıntısı insana yaşadığını hissettirir. Mantık, akıl yürütme, hesap kitap olmaz. Orada da bir teslimiyet vardır. Akan nehirde, yüksek çağlayanın deli sularından düşmüş gibi olursun, anlık mutluluklar, nefes aldığını hissettirir. Sürekli bunu yaşamak mümkün değildir, doğaya aykırıdır. Çağlayanın da sularının yumuşadığı ve sakin aktığı yerler vardır. Tıpkı yaşamlarımız gibi, bazen bir kayaya yaslanıp dinlenmek isteriz, güvende olmak, manzarayı seyretmek, güneşin batışını ve doğuşunu, diğer güzellikleri hissetmek.
Nasıl mutlu olacağımızı seçerken, bunu sadece yaşamımızdaki kişiye bağlamak haksızlık olur doğrusu, önemli olan bizim kendimizle olan mutluluğumuz ve bu nehir yolculuğunda bizimle aynı heyecanları duyacak ve kendini akışa bırakacak yaşamı olduğu şekliyle, tüm dinamikleriyle kabul etmiş bazen durup manzarayı seyredecek, belki bir iki kulaç geride kalacak ama her zaman nehirle ve bizle aynı yönde akacak eşi bulmaktan geçiyor belki de.....