İhracat/İthalat meseleleri…
Ekonominin dinamizmi, istikrarlı büyüme ve dengeli gelişme için ihracat ve ithalat önemlidir.
Bu iki gösterge/veri, gerçekte bir elmanın iki yarısı gibi birbirinden ayrılmaz bir bütündür.
Bu yazımızda ihracat ve ithalatın bileşimi açısından Dünya’ya ve ülkemize dair tespitler yapacağız.
Dünya ihracatında, doğalgaz, madenler açısından Rusya; petrol ekseninde Ortadoğu; demir cevheri, kömür bakımından Asya ve kısmen Afrika; makine ve ulaştırma ekipmanlarında Avrupa; elektronik temelli ihracatta ise Çin ve ABD, öne çıkan ekonomik havzalardır.
Gayrisafi Milli Hasılaların oluşumunda da ihracat öylesine etkili olmaktadır ki; örneğin, Hong Kong’un ihracat gelirleri milli gelirinin % 227,9’una karşılık gelmektedir.
Bunu sırasıyla Lüksemburg % 203,3 onu da Singapur % 191,6 ve İrlanda % 105,3 ile izlemektedir.
Doğal olarak ihracatı “güçlü” ülkeler aynı zamanda iyi birer ithalat kapsını da oluşturmaktadır.
Türkiye’mize gelince…
Bizim için önemli olan; doğrudan yabancı yatırımların artırılması ve de ihracat kalemleri içerisinde sanayi malı ve ileri teknoloji ürünlerin dış satım payının yükseltilmesidir. Bu ikincisi; yani ileri teknoloji ürünlerinin dış satımdaki payı, işin “dinamosudur”.
İhracat/ithalat meselelerinde çok tartışılan dış ticaret açığı konusunda şu tespit gözden kaçmamalıdır:
Dış Ticaret dengesinde; ihracat/ithalat kompozisyonunda; katma değer’i artırmak için belli bir esneklikle dış ticaret açığı olgusuna katlanılabilir. Bu, tıpkı büyüme için belli bir enflasyona katlanmaya benzer.
Yeter ki, zaman serilerini etkin kullanalım ve üretkenlik ve katma değer artışına karşılık gelen yapısal dönüşüm katsayımızı artıralım.
İçinde bulunduğumuz tablomuzu TÜİK Temmuz 2016 verileriyle inceleyelim:
Gerçekten bizde, yüksek teknolojili ürünlerin imalat sanayi ihracatı içindeki payı % 3,1 iken yüksek teknolojili ürünlerin imalat sanayi ithalatı içindeki payı % 15,3’tür.
Esasen Türkiye’nin 9 milyar 855 milyon dolarlık ihracatı, 14 milyar 643 milyon dolarlık ithalatı vardır.
Dış Ticaret açığımız 4 milyar 788 milyon dolar, ihracatın ithalatı karşılama oranı % 67,3’tür.
Dış Ticaret Açığı “azalmış”, ihracatın ithalatı karşılama oranı artmıştır ancak çekirdekte sorun vardır.
O arada geçen yıl Temmuz ayına göre AB’ye ihracatımız % 1,7 oranında azalmıştır.
En fazla “satış yaptığımız” ülkeler; 982 milyon dolarla İngiltere, 966 milyon dolarla Almanya ve 550 milyon dolarla İtalya’dır.
En çok “alım yaptığımız” ülkeler; 1 milyar 722 milyon dolarla Çin, 1 milyar 722 milyon dolarla Almanya, 1 milyar 117 milyon dolarla Rusya’dır.
Şimdi dönelim “çekirdek” soruna: O da ihracat ve ithalatın sektörel ve niteliksel dağılımıdır…
Bizim ihracatımız, %93,7 imalattan, % 3,7 tarım ve ormancılıktan, % 2 madencilikten oluşmaktadır.
İthalatımız ise % 69,6 ara malları (ham-madde), % 16,6 sermaye malları, % 13,5 tüketim mallarıdır.
İhracat/ithalat bileşiminde “çelikten bir çekirdeğe” ihtiyacımız vardır: daha fazla sanayi malı ihraç etmek ve daha az tüketim malı ithal etmek…
Öte yandan yine ihracat/ithalat bileşiminde gerçek bir “dinamoya” ihtiyacımız vardır; bu da ileri teknoloji ürünlerin dış satım payının yükseltilmesidir…
Türkiye bu alanda gereken düzenlemeleri yaparsa, büyümesini, borçlanmasını, yatırımlarını çok daha iyi planlayabilir, bu da, iç piyasada ve ekonomik düzende istikrar, dünyada ise artan ölçüde saygınlık demektir.