Haziran'a kadar gündem
Son günlerde ortaya çıkan işaretler, önümüzdeki beş ay için, yani Haziran ayı sonuna kadar iç siyaset gündemini görünür kılıyor. Olasılığı en yüksek senaryoyu aşağıda kısaca özetleyelim.
Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun çalışmaya başlamasıyla, AKP başkanlık sistemi tartışmalarını yoğun bir şekilde ülke gündemine yerleştirecek. Komisyonda diğer partilerden en az biriyle uzlaşma arayacak.
Muhalefet partileri herhalde başkanlık sistemine evet demeyecek. O durumda AKP, partili cumhurbaşkanı için destek isteyecek. Bu desteği bulabilirse, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın ifadesiyle, "sorun çözülmüş" olacak.
Muhalefet partileriyle o konuda da anlaşma olmazsa, sanıyorum bu kez 316 milletvekili imzasıyla bir anayasa değişikliği teklifi verilecek.
TBMM Başkanı'nın yasa tekliflerini imzalaması için hukuki bir engel yok. O nedenle 317 imzalı bir teklif dahi görebiliriz.
Ama oylamaya Meclis Başkanı katılamayacağı için, AKP'nin 316 oyu olacak.
Oylamaya sunulacak teklif, elbette başkanlık sistemine geçiş ve partili cumhurbaşkanı maddelerin ikisinin de, veya sadece ikincisinin kabulüne imkan sağlayacak şekilde düzenlenecektir.
Anayasa değişikliği teklifinin meclis genel kurul gündemine girmesi, konunun kamuoyunda daha çok tartışılmasına yol açacak. Bu da zaten AKP'nin istediği bir şey. İkinci olarak, muhalefet partilerinin perişan durumu dikkate alınırsa, teklifin mecliste 330 oy alması mümkün.
Toplam 233 muhalefet milletvekili var. Hedef CHP'li, MHP'li ve HDP'li bu vekillerden en az 14 oy alıp 330'u bulmak olacak. AKP'den az sayıda fire olabileceğini varsayalım, 16-17 oy ilave oy rahatlıkla yetecektir.
Oylama gizli ve grup kararı olmadan yapılacak. Gizli oylamalarda hangi milletvekilini ne renk oy verdiğini belirlemek kolay değil.
AKP her türlü 'ikna' olanaklarını devreye sokarak, en az 16-17 oy bulmaya çalışacak. Bu ikna olanaklarının ne olduğunu sanıyorum okuyucularımız kolayca tahmin edebilir.
Mevcut şartlarda AKP'nin 330'u bulabilme şansı var. Böyle bir teklifin kabul veya ret ihtimali için %50-%50 diyebiliriz.
Eylül'de ya referandum ya erken seçim
Meclisteki oylamanın sonucu muhtemelen mayıs veya en geç haziran ayında alınır. Eğer 330 oy bulunursa, eylül ayında anayasa referandumuna gidilir.
CHP ve MHP dağınık, izledikleri siyaset etkisiz. Buna bir de mecliste getirdiği vekillere sahip çıkamamış olmanın moral bozukluğunu ekleyin. Büyük ihtimal referandumda AKP istediği sonucu alır.
İkinci ihtimal AKP'nin mecliste 330 oyu bulamaması. O zaman, en doğrusu işin sahibi millete gitmektir gerekçesiyle, erken seçim kararı alınır.
Eylül ayında erken seçime gidilir. O seçimde AKP en az 330 milletvekili, MHP ve HDP'den en az biri baraj altında kalırsa, 367'den fazla vekil kazanabilir.
Yani eylül ayında ya referandum ya da seçim sandığı görünüyor. Muhalefet partileri açısından bunun anlamı, eylül ayında referandum veya seçimde ağır bir yenilgi almaları olabilir.
Ülkede bu gün anayasa değişikliği için uygun ortam yok. Özgür tartışma ortamı bulunmuyor. Haber yazan gazeteciler hapse atılıyor. Muhalif gazete ve TV'lere el konuluyor.
Medyada en küçük farklı ses çıkaranlara karşı yaygın bir linç ve tehdit kampanyası yürütülüyor. Türkiye, tartışma ve düşünce özgürlüğü açısından dünyada en kötü durumda bulunan ülkelerden biri haline geldi.
Yargı siyasi iktidarın denetimi ve emri altına girdi. Farklı görüşleri sindirmek ve susturmak için kullanılıyor.
Ülkenin güneydoğusunda iç savaş var. Askerin Suriye'de savaşa gireceği haberleri her geçen gün artıyor. Gerçekten böyle bir ihtimal söz konusu.
Muhalefet partileri, özellikle CHP ve MHP, AKP'nin yazdığı siyasi senaryoda rol alan figüranlar gibiler. Rüzgarın önünde savrulan ve sürüklenen yaprak gibiler.
Mevcut şartlarda anayasa değişikliği olmaz, anayasa komisyonuna katılmıyoruz diyemediler. Gelin önce düşünce ve medya özgürlüğünü, bağımsız yargıyı sağlayalım diyemediler.
Önce oluk oluk akan kanı durduralım, sonra yeni anayasa tartışması yapalım diyemediler!
Anayasa değişikliğinden daha önemli şeyler var, önce onları yapmak şart, diyemediler. O doğrultuda güçlü bir kampanya başlatamadılar.
Merak ediyorum, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve Sayın Devlet Bahçeli, eylül ayında başkanlık sistemine geçilmiş olursa veya partileri ağır bir seçim yenilgisi daha alırsa acaba ne yapacaklar?