Gündemde tahliyeler var
Medyanın Fetö yapılanmasında Terör örgütüne bilerek taraf ve destek olmak, 15 Temmuz’ da Darbe Çağrışımı yapmak suçundan tutuklu yargılanan, Nazlı Ilıcak ve Ahmet Altan adli kontrol şartı ile tahliye oldular. Bu tahliye kararı bir anlamda kafaları karıştırdı çünkü haklarında çok uzun yıllar telaffuz edilerek içeride yatan Ilıcak ve Altan haklarında verilen tutukluluk kararının Yargıtay da bozulup tahliye olmaları, acaba bu işte yine Fetö parmağı mı var kuşkularını akla getirdi.
Suriye’ ye düzenlenen, Barış Pınarı Harekatı sonrası Amerika ile ilişkilerimizin masaya yatırıldığı bu günlerde halkın kafasının karışması çok normaldi, hatta bu karışıklık siyasi partilere de yansıdı ve CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun Altan ile Ilıcak’ ın tahliyesine sevinip ‘içeride hiçbir gazeteci kalmamalıdır’ sözünün CHP nin ‘Ulusalcı’ kesimini kızdırdığı söylendi. Gerekçe olarak da Balyoz ve Ergenekon kumpaslarında hayatını kaybetmiş insanların ölümleri hatırlatıldı.
Devlet Bahçeli ise yargı kararlarına saygılı olduklarını ancak bu kararların halk vicdanı ile çelişmemesi gerektiği hatırlatmasını yaptı.
Ayrıca Bahçeli, Bülent Arınç’ın son günlerde Fetö ile ilgili hukumetin özeleştirisi gibi algılanacak sözlerini de yorumladı ve KHK ların uygulanmasının facia olduğunu belirtmesini, Fetö ile mücadelenin sulandırılması ve 15 Temmuz şehitlerine saygısızlıktır göndermesini yapması da dikkat çekti.
Sonuç itibarı ile suçludur ya da değildir bu insanlar belli bir süredir içeride yatıyor en azından belki hapisten çıktıktan sonra eskisi gibi kalemlerini sorumsuzca sallamazlar ve bir konu hakkında haksız yere birilerini suçlamaktan imtina ederler. Ben öyle olacağını düşünüyorum ya da buna inanmak istiyorum. Önümüzdeki süreçte neler yapacaklarını hep birlikte göreceğiz ve asıl önemli olan, tartışılması gereken belki de yargı süreci öncesindeki uzun tutukluluk sürelerinin kısaltılması olabilir ve olursa bu uygulama, içerideki pek çok tutukluya da ışık olabilir.
Hürriyet Gazetesindeki İstifalar
Bizim millette şöyle bir huy var sevgili okurlar dikkatimi çekiyor. Bir konuda nedeni niçini belli olmadan hemen karar veriyorlar ve yeni kahramanlar yaratmak istiyorlar. Mesela Hürriyet Gazetesindeki işten çıkarma haberleri sırasında Gülse Birsel Twitter hesabından, köşe yazarlığından istifa ettiğini duyurdu ardından yılların magazin röportajcısı Ayşe Arman’ın artık Hürriyet’ te yazmayacağını duyduk ve bunları Hürriyet Gazetesinin el değiştirmesine, artık tarafsızlığını kaybettiğine, bu yazarların da kahramanca davrandığına bağladık.
Peki böyle olduğuna dair bu yazarlar istifalarını böyle bir gerekçeye bağladılar, bunun altını çizdiler mi? Hayır. E biz nereden çıkartıyoruz o zaman? Yanlış yorumlama!
Kaldı ki eğer bu gazete tarafsızlığını yitirdi ise Aydın Doğan zamanında da çok fazla tarafsız ya da muhalefet miydi ki şimdi oldu? Demek ki bu ayrılma ya da işten çıkartılma ve istifaların gazetenin tarafsızlığı ile bir ilgisi yok. Gerçek sebep içinse biraz daha vakte ihtiyacımız var. Ekonomik anlamda Türkiye’nin içinde bulunduğu kötü gidişat ve artık haberlerin gazetelerden değil internetten, haber sitelerinden okunması, gazetelerin zarar etmesi çok daha akla yakın bir ihtimal. Yoksa o bulunduğu yerlere gelmiş gazetecilerin hiçbiri durdukları yeri öyle ‘sizin sandığınız’ gibi kahramanca sebeplerle bırakmazlar hiç merak etmeyin.
Işıd’ın lideri terörist El Bağdadi öldürüldü
El Bağdadi Amerikan askerlerince sıkıştırıldığı bir delikte, tünelde Suriye-Türkiye sınırında öldürüldü. Daha doğrusu üzerindeki bombayı patlattı. Bu ne demek oluyor? Öncelikle terör ile bir arpa boyu yol gidemezsiniz ve bir sonuç elde edemezsiniz. Diğeri de Amerika o kadar güçlü bir ülke ki bu teröristler yerin dibinde de olsa bir deliğe de saklansa buluyor ve dümdüz ediyor. Uydu ile tepeden yeri tespit ediyor ve sonra saldırıyor. Yani adamın ölüsünü bile tek parça halinde çıkartamıyorsunuz. Artık toprağa nasıl yapışmışsa, gömülmüşse ölüsü bile çıkartılamıyor olabilir. Peki bu teröristler neden Amerika’ ya meydan okuyor, onunla mücadele edebileceklerini gerçekten düşünüyorlar mı yoksa öleceklerini biliyor ve savaşmadan ölmeyelim biz de zarar verebildiğimiz kadar zarar verelim kafasındalar mı? Küçük bir ihtimal olarak da birileri de bize arka çıkar ve Amerika ile baş edebiliriz kafasındalar mı? Bu akılsız teröristlerin kafasını çözemiyorum doğrusu!
4 kardeş siyanür içerek intihar etti
Fatih’ te bir apartmanda yaşayan 4 kardeş siyanür içerek intihar ettiler. Bu haber eminim okuyan herkesi rahatsız etmiştir. Hele ki borçları vardı, elektrik borcundan dolayı elektrikleri kesilmişti, maaşlarına el kondu haberini öğrendikten sonra hepimizin içi fazlasıyla cız etmiştir. Nasıl günlerden geçiyoruz ki, iflas eden bazı iş adamlarına devlet bankalarından krediler çıkıyor, bazı devlet memurlarına, belediye çalışanlarına bile 15-20 binin üzerinde maaşlar veriliyor, benzinleri devletten emirlerine arabalar tahsis ediliyor. Üniversite mezunu çocuklar iş bulamıyor. Bir yerlerde de gururlu insanlar elektrikleri kesildi, ekonomik çıkmaza girdi diye intihar edebiliyor.
İçiniz sızlamıyor mu? Benim çok fazla sızlıyor ve bu konularda vatandaşlara değil devlete çok fazla sorumluluk düştüğünün altını çizmek istiyorum…Devletin başındaysanız millet adına kararlar veriyor, vergiler alıyorsanız elbette onların sorunları için de sorumluluk almanız gerekir. Sadece etrafınızda dolaşan, el-pençe divan duran akrabanızı, yakınınızın, sizden taraf olan iş adamının değil hiçbir çıkarı olmayan sade vatandaşın da hamisi olmanız beklenir….