Guguk Devleti
Şiddeti Severiz Abicim : Dink suikasti konusunda bir şey yazmak istemiyordum, çünkü olayın bu güne kadar ortaya dökülen kısmı mide bulandırıcı. Ve Cumhuriyetin sahibinin sokaktaki adam olmadığının tescilidir. Aslında yazılması gereken,şiddette prim veren toplum ve o toplumun üyesi olan medya, yargı ve meclis mensuplarının uzerine spot ışıkları tutmaktı. Hatırlarsınız, bu ülke kiralık katilleri “ Robin Hood” gibi gösteren medya mensupları gördü. Bu ülkenin vatandaşları tetikçileri sempatik sözlerle dinleyen hakimlerle tanıştı. Ve en acısı, bu millet çocuk katillerini, sapık suçluları af çıkararak sokağa salan hükümetler gördü. Şimdide traji-komik bir yüzsüzlük olarak, af çıkararak şiddeti kutsayan siyasi partiler tekrar vatandaşın oyuna talip. ( Hiç üzülmeyin bazıları yüzde 10’u geçer) Terazi Değil Rüzgar Gülü : Dink konusunu yazmak istemiyordum ama sonunda Dink’in yeniden yargılanması haberini okuyunca dayanamadım. Suikaste kurban gidip vefat etmiş bir vatandaşı Yargıtay güya kendince aklamaya çalışıyor. Yargıtay, Dink’in daha önce ceza aldığı bir mahkeme kararını usül yönünden bozuyor. Yargıtay’in burada usül yönünden bozarak kamuoyunda sempati kazanması belki günü kurtarır ama, evrensel hukuk kuralları karşısında sadece ’şarki kurnazlık’ olarak kalır. Çünkü Yargıtay bu davranışı zaman zaman ülkede estirilen rüzgara göre sık sık sergilemekte. Gözleri bağlı bakirenin elinde tuttuğu terazi değil sanki rüzgar gülü. Kanguru ? Yeniden görülen mahkemede yaşanan olaylar ayrı bir orta oyunu. Daha önce adı sanı duyulmamış derneklerle ve çesitli nedenlerle, müdahil olarak davaya katılmış kimseler bu sefer müdahil olarak kabul edilmiyor. Neden ? Çünkü kamuoyu o insanların Dink’in öldürülmesinde ’hedef gösterme’ rolü oynadığına inaniyor. Mahkemenin daha önce aklı neredeydi ? O mahkemeye daha önce müdahil olarak katılan, salon içinde ve dışında bağırarak demeç veren ’tipler’ o zaman ’Türklüğe hakaretin’ bekçisi iken, şimdi ne değişti ? Evrensel hukuk temellerine oturmayan 301. gibi bir ceza maddesi çıkarırsan, o zaman o davanın görülmesinde ortaya çıkan ’hukuk aşuresi’nide yemek zorunda kalırsın. Mahkemen ’kanguru’ mahkemesi olur. Korkarım yarın birgün Meclis’ten yeni bir af çıkar, katiller, tecavüzcüler sokağa salınır fakat 301. ceza maddesi, tıpkı son afta olduğu gibi kapsam dışı kalır. Nüfus Dairesini Kutluyorum : Tüm dünya bio-teknoloji konusunda kafa patlatıp, DNA yolu ile ölümsüzlüğü araştırırken, nüfus dairemiz Dink’i mahkemeye hayatta olarak bildirdi. Tipik ’Törkiş’ bürokrasisi. O nüfus dairesi çalışanları dahil Dink’in cenazesini tüm ülke ve dünya izledi. Olsun, o daireye merhumun ölüm ilamı henüz ulaşmadığı için vefatı geçersizdir. Oradaki memur kendini müfettiş raporuna harcatmaz. Hırant Dink kağıt üzerinde hayattadır. Evrensel hukukun ve demokrasinin temeli ’beyanın esaslığı’ çalışmaz. Yarın birgün birisi çıkıp bu örneği soykırım tartışsmalarına taşırsa şaşırmayalım. Pamuk Eller Orhan Pamuk Bey, senin bu guguk, pardon hukukla, bu polis, bu jandarma, bu medya ile oralarda ne işin var. Sen kitaplarınla dünya kamuoyuna mal olmuş bir yazarsın. Ancak bazı ’kifayetsiz muhterisler’ sana kaçak der. Oralar senin gibi insanlara göre değil. Keyfine bak, pamuk eller kaleme misali yeni eserler üret, telif haklarınıda gönlünce harca.