Gazeteciliği samimiyet kurtarabilir

Güncelleme:

AYNA

Yazılı medyanın geleceği üzerine kalem oynatmayan kalmadı sanırım. Basılı medyanın geleceği elbette sadece Türkiye’de tartışılmıyor. Bu işten para kazanan herkes bu konuya kafa yoruyor. Fakat Türkiye’deki tartışmalar her konuda olduğu gibi yüzeysel ve her hangi bir sonuca bağlanmıyor. Geleceğe ilişkin belirleyici fikirler öne çıkamıyor.

Son olarak Serdar Turgut Habertürk gazetesinde 08 Ocak 2011 Cumartesi günü “Medyada geleceği blogcular kuruyor” başlıklı bir yazı yazdı. Bu yazısında Turgut; Artık eski medya olarak nitelendirmeye başladığım gazetelerin geleceğinin ne olacağı sorusuyla uzun süredir uğraşmaktayım. Kâğıtta gazetelerin geleceğinin pek parlak olmadığı kesin de o geleceğin ne olacağı henüz belli değil” diyor…

Bu köşeyi sürekli okuyanlar bilirler. Basılı gazetelerin kaderi bu köşede defalarca yer aldı. İnternet gazeteciliği basılı gazetelerin geleceğini etkileyeceği kesin ama bu (bana göre) yakın bir gelecekte görülmeyecek. Tabi bu süreyi kısaltması muhtemel kişiler, Türkiye’deki gibi (bazı) başarısız gazete yöneticileri ve kendini tekrar eden eski kafa (bazı) gazetecilerdir. Dost ahbap ilişkileri içerisinde önüne gelene köşe veren yöneticiler 70 milyonluk Türkiye’de bir milyon gazete satamamaktan utanmıyorlar.

Gazete satmanın yolunu promosyonlarla bulmaya çalışıyorlar. Kimi gazete yöneticileri köşe yazarının yazısını internet baskısına koymayarak veya geç koyarak gazete tiraj sağlamaya çalışıyorlar. Komik olan şu: gazeteciler kendi yazılarını kendi siteleri ve sosyal paylaşım sitelerinden yine okurlarına sunuyorlar!

Bugün kaç gazete okuru sadece köşe yazarı için gazete alıyor? İnternet üzerinden bile çok okunmayan yazarlar bugün köşeleri işgal etmeye devam ediyor. Onları köşelerinden ancak ölüm ayırabilecek gibi görünüyor.

İşin bir başka boyutu daha var: Yazının girişinde söylediğim gibi basılı gazeteciliğin kaderini yazmayan köşe yazarı kalmadı sanırım. Bu samimiyetsizliktir. Eğer basılı gazetecilikte gelecek görmüyorlarsa gazeteciliğin ölmesini neden bekliyorlar? Üstelik ölüm fermanlarını basılı gazetelerden ilan ediyorlar! Bu samimiyetsizlik değil mi?

Sonuç itibari ile basılı gazetecilik internete ve blackbery gibi teknolojinin yeni ürünlerine karşı bir savaşın içinde. Ve bu savaş bugünkü gazetecilik anlayışı ile kaybedilecek. Başka yolu yok!

SONSÖZ: Bu konuda daha önce yazdığım yazılara göz atanlar bu konudaki fikirlerimi net olarak görebilirler.

Gazetecilik Yiğit Bulut ile mi öldü?

İnternet gazeteciliği ve basılı gazetelerin kaderi

Gazeteci katiline gazeteci ilgisi

İnsan onurunun bedeli ne kadar?

Ulusal basında reform mümkün mü?

Diğer Yazıları
Bahçeli'nin tarihi çağrısı
Keşke ülkede muhalefet olsa
Bize yarınlar lazım
Atatürk'ün koltuğu işgal edilmesin
Bu yazıyı yirmi yıl sonra hatırlayacaksınız