Entel Olmanın Dayanılır Hafifliği

Güncelleme:

Dünyada değişiklikler son hızla devam ediyor. Türkiye’de yaşamın köklerini oluşturan
birikimin her türlüsü temelinden sarsılmakta. Bardağı yarı dolu gören iyimserler gelişmeleri hayra yorumluyor. Bardağı yarı boş gören kötümserler ise bu memleket adam olmaz yorumu ile hedonistik yaşam tarzına tutsak, gününü gün etmekte.
Çalkantıların yaşandığı, sosyal tsunamilerin ansızın kapıyı çaldığı ortamlarda söz konusu toplumun entellektüel kesimine büyük görev düşmekte. Çerçeve dışına çıkabilen, farklı boyutta düşünebilen aydınlara sorumluluk düşmekte.
Elitist yaklaşımların tuzağına düşmeden, toplumun önderliğini yapabilecek, yeni analizlere ve sentezlere ortam hazırlayacak ‘acil entel birikim’ aranmakta olduğunu belirtirim. Lütfen unutulmasın, bir fıçı barutu ateşleyen, tüm bir cephaneligi havaya uçuran minik bir fitildir.
Fitili tutuşturan çakmak misali Türkiye’nin, gozlerinde, sözlerinde, düşüncelerinde çakmak çakmak çakan aydınlara ihtiyacı var. Bu haftaki analizimde Türkiyeli entellektüellerin çaplarını mercek altına almak istiyorum. Bakalım entellektüel topoğrafya bizi hangi çukurlara ve zirvelere yönlendirecek

Kulluk Psikozunda Münevverler :

Osmanlının Batılılaşması Tanzimat macerası ile başladı. Bu konuda hiçbir fikir ayrılığı yok. Sorun Tanzimat ile başlayan gelişmelerin hangi gayeye hizmet ettiği ve hangi grupların etkisi altında kaldığıdır. Tanzimat hareketini başlatan aydınların büyük bir bölümünün padişahın kulu olarak kalmayı tercih ettiklerini biliyoruz. Bu psikoloji içinde
İslam dünyasını birleştirme gibi hayallerin olduğunu biliyoruz.
Tanzimat hareketini başlatan aydınların yaşadıkları ikilemin bilinçsiz batı hayranlığından kaynaklandığını biliyoruz.
Sanayi devriminden nasibini almamış burjuvazinin yokluğu entellektüel hayatın gelişmesini engellemiştir. Sermaye birikimi yaratamamış bir burjuvazinin felsefe, edebiyat ve güzel sanatlarda entellektüellere kanat germesi mümkün olmamıştır. Batı’da gücünü ‘Tanrının yeryüzündeki gölgesi’ olmaktan alan krala, Batı burjuvazisi karşı çıkmıştır. Osmanlıda bu burjuvanın eksikliği entellektüel hayatı geliştiremediği gibi yeni ve farklı düşüncelere açık olmamıştır.
Nitekim Cumhuriyet’e geçilirken fark edilen eksiklik devlet eli ile giderilmiştir. Bunun sonunda ortaya çıkan tablo ‘ne kuş ne deve’ türünden bir mahlukattır.

C-Tipi Aydın :

Cumhuriyet dönemi özünde farklılıktan hoşlanmayan, mevcut farklılığı görmemezlikten gelen bir siyasi sistem olarak özetlenebilir. Gümrük ve koruma duvarları ardında sanayici ve onun uzantısı sermayadar sınıfı geliştiren cumhuriyet, aydınları da koruma altında geliştirmiştir. Resmi politikaların dışında düşünen ve konuşan aydına bu sistemde manevra şansı bırakılmamıştır. Entellektüel kimse Cumhuriyet tarafından yetiştirilmiş ‘C-Tipi’ aydın olarak günlük yaşamda yerini almıştır. Farklı düşünme, farklı ifade ve farklı yaşam biçimi söz konusu olamaz. Her aydın toplumun kültüründe zaten var olan ‘aidiyet’ prensibine göre koşullandırılmıştır. Mutlaka bir grubun, bir liderin, bir ideolojinin, bir inancın üyesi olmak zorundasınızdır. Mutlaka bir takım tutmak zorundasınızdır. Aksi taktirde kimse sizi dinlemez, kimse sizi dinletmez.


Çamur Makineleri 24 Saat Hizmetinizde :

Şimdi gelelim son 10 yıla. Köylü kitlelerinin seçtiği köylü liderlerle iktidara gelen şark kurnazları ekonomik krize kadar durumu idare ettiler. Dünyadaki gelişmelerin farkında olamayan siyasetçiler ve kireçlenmiş bürokrasi herşeyi eskisi gibi ‘idare’ edeceğini sanarken, Türkiye’nin etrafında iklim değişmeye başladı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulurken, o zaman gündemde olan sorunlar, değişen dünya koşullarında tekrar gündeme geldi. Sorunlar bilinen ve hiçbir çözüm üretilmemiş sorunlar; Kıbrıs sorunu, Ermeni sorunu, Kürt realitesi, Kerkük sorunu, Ege sorunu. Bu sorunlara resmi politikaların reçetesi hazır ve değişmezdir. Bu konular üzerinde fikir yürütmek isteyen bir entellektüel çıkmaya görsün. Yazılı ve sözlü medyada yerleştirilmiş çamur makinaları hemen salvo atışa geçerler. Kullanılan gülleler standarttır. Değişik fikirlerin sahipleri ya Ermeni asıllıdır, ya Yahudi dönmesidir, ya masondur. Hadi bu saldırılar tutmadı ikinci tip mermilere geçilir ; Resmi politikaların dışında fikir beyan eden entellektüel ya Kürt kökenlidir, ya CIA ajanıdır ya da sapıktır. Baktınız derin devletin medyadaki silahları işe yaramadı bu sefer devreye devletin adaleti ile, polisi ile kendi mekanizmaları devreye girer. Kanunlar değil, düzenlenen mahkeme dosyaları konuşur. Sonuç olarak Türkiye’de kimsenin adamı olmayan, kendi başına bağımsız fikir üretebilen bir entellektüele yaşam hakkı yoktur.

Evlatlarını Yiyen Sistem :

Değişik fikirlere toleransı olamayan, farklı ifadelere tahammül edemeyen sistem için tek çözüm şiddette başvurmaktır. Televole kültürünün hakim olduğu ülkemizde zaten aksi düşünülemez. Sonunda çözümsüzlükler devam eder. Çözümsüzlükler devam ettikçe Türkiye her on yılda bir, kriz mevsimine girer ve çıkar. Her kriz sonucu medyada yerleşik C-Tipi enteller yeni ‘günah keçileri’ yaratır. Her zaman olduğu gibi Anadolu kültürünün dokusundaki maya kabarır ve yeni bir kurtarıcı ‘Mesih’ beklenir.


Diğer Yazıları
Ne Seçimdi Ama…
Paris Olimpiyatları ve Tarihi Anılar