Eğitim, kalkınma ve insan
İnsan ve toplum refahını sağlayan etkenlerin bileşkesi olan kalkınma,eğitim bağlantısı zaman için güncelliğini koruyor.
Kalkınma, aslında birey içindir. İnsan refahı sadece maddi öğelerle ölçülmez. Yani yol yaparak, teknolojik araçlara önem vererek, en çağdaş iletişim araçlarını kullanarak, lüks toplu konutlar yaparak, sadece kalkınma için yeterli değildir.Örneğin sanatla da ilgilidir. Ancak, AKP iktidarı yöneticileri “ böyle sanatın içine tükürürüm” diye sanat eserlerini yok edebilmiştir.
Kalkınma, düşünen, etkili kararlar verebilen, düşünce üreten, ürettiğini paylaşan bireylerle de ilgilidir. Kuşkusuz, bu durum eğitim ve kültür sorunudur. Eğitimli kültürlü bireylere gereksinmemiz var. Yoksa, kalkınma ekonomi ile eşanlamlı bir terim değildir.
Ancak, gelin görün ki, Türkiye’de kalkınmanın öğesi insan en çok ihmal edilen öğe olmuştur. Ülkemizde, okuma yazma bilmeyenlerin oranı 15 yaşın üstü, % 5.08 olduğu düşünüldüğünde kalkınma etkeni olan insan öğesinin önemi daha da anlaşılıyor.
Türkiye’de 2000 yılı itibariyle tiyatro seyircisi nüfuzumuzun %2.75’idir. Norveç’te ise bu oran %50 civarındadır.Yine,Türkiye’de müze ve sergiye gidenlerin oranı istenen düzeyde olmadığı ilgili çevrelerce ifade edilmektedir.
Maalesef, kalkınma ülkemizin tarihinde bile yanlış anlaşılmıştır. Kalkınma, askerlik kısıtlı olsa da ekonomik alanlarda yenilik olarak benimsenmiş ve uygulamalara gidilmiştir. İnsan öğesi tümden ihmal edilmiştir. Bu anlayış halen, günümüzde devam ediyor. AKP iktidarı, yaptığı yollarla, konutlarla ve maddi öğelerle övünüyor.
Diğer taraftan vurgulanması gereken konularda biri kitle iletişim araçlarıdır. Bu gün kitle iletişim araçlarında, özellikle televizyon ile birlikte kültürümüz erozyona uğratılmak istenmektedir. Neoliberalizmin felsefi temeli olan postmodernizmin temsilciliğini yapan AKP, bu alanda da halkın düşünsel anlamda gerilemesine ön ayak olmaktadır.Halkın yaşama sevincine katkısı olmayan televizyon dizilerine yer veriliyor. Arabesk müzik dinleyen ,TV’de dallasvari ve hiçbir yararı olmayan şiddeti özendiren dizileri izleyen bireylerin olduğuna tanık olmaktayız. Yine, bugün okuma oranı hiç de beklenmeyen ölçüdedir.Dergi okuma oranı % 4; kitap okuma oranı % 4.5; gazete okuma oranı %22;dir.Radyo dinleme oranı %25; televizyon izleme oranı ise %94’dir.Bu oranlar ülkemizin acı bir gerçeği olsa gerek.
İnsan hakları ihlallerinin yaygınlığı ilgili veriler de çarpıcıdır. Türkiye’de toplumun yaklaşık %73’ü Türkiye’de insan hakları ihlallerinin yaygın olduğunu düşünüyor. Bu veriler kendileri özde olmayan şeklen demokratik olduğunu varsayan AKP iktidarını çok iyi betimliyor.
Diğer taraftan, özgürlükler konusunda duyarlılaşan halk, AKP iktidarını korkutuyor.AKP din sömürüsünü hızlandırıyor, yurttaşların bilgi ve kültür düzeyinin artmaması için elinden geleni yapıyor. Çünkü, AKP kendilerine bağımlı bir kitle yaratmak istiyor. Asıl amaçları bireyciliği toplumsallığa üstün tutan yurttaş yetiştirmektir.
AKP iktidarı kalkınmada baş rol oynayan eğitime gereken önemi vermiyor. 4+4+4 eğitim yasasıyla değil kalkınabilmek, ortaçağın karanlığına gömülmemiz istenmektedir.
Bilgili, kültürlü olanlar ülke çıkarlarını savunanlar, tomaların saldırılarına, biber gazıyla karşı karşıya kalıyor. Haksız yere baskı altına alınıyor, tutuklanıyor. Geriye daha çok diktatörler, dini sömürenler, rantçılar kalıyor. Değil kalkınma yanında bile geçemiyoruz. Bunun sorumlusu AKP iktidarıdır.