Dünyanın en pahalı silahı: S-400
Reuters 20 Nisan’da, S-400’lerin işletmeye alınması aylarca ertelenecek haberini geçti. Kaynak gösterilen isimsiz kıdemli memura göre neden, Covid-19 ve teknik sorunlarmış. Günlerdir yalanlama gelmediğine göre haber doğru ve büyük olasılıkla kamuoyunu alıştırmak amacıyla sızdırıldı.
Tabii kıdemli memur gerekçeleri anlatırken martaval okumuş. Suriye ve Libya’da süren savaşlar etkilenmezken, Covid-19 ülke içinde askeri bir sisteminin işletmeye alınmasını nasıl engelleyebilir?
S-400 bataryaları 2019 yaz aylarında, füzeler sonbaharda, yandaş medyanın sürmanşet kutsamaları eşliğinde Ankara’ya getirildi. Sistem monte edildi, testler bitti. İşletmeden sorumlu TSK personeli Rusya’da eğitimini tamamladı.
Hiçbir teknik sorun olmadığını vurgulayan mahcup edici bir açıklama Rusya’dan gelirse sürpriz olmayacak.
Yalanlanmayan haber, S-400’lerin şimdi depoda çürümeye terk edileceğini gösteriyor. Milletin 2,5 milyar doları (17,5 milyar TL) çöpe atılacak.
O iş bitti dediler.
Ağzımızdan çıkan söz sözdür dediler.
Bizi tanımıyorlar, altına imza attığımız anlaşmadan dönmeyiz dediler.
Dediler, dediler.
Ama görünen o ki, şimdi bütün dediklerini yutacaklar. Cumhuriyet tarihinin en büyük silah alım hezimetine doğru gidiyoruz. AKP’nin S-400 serüveni dünyanın en pahalı silahı olarak tarihe geçecek.
S-400’ler entegre savunma ağına bağlanamayacağı için, esas fonksiyonu olan füze savunma yeteneği sıfıra yakın olacaktı. Teknoloji transferi sıfırdı. Bütün bunlar bilinmesine rağmen, tamamen siyasi kararla o yola gidildi.
Bazı yorumlara göre iktidara geriye marş marş yaptıran nedenler ülkede giderek yoğunlaşan ekonomik sorunlar, ABD Merkez Bankası FED’le anlaşma yapma arayışı, Suriye’de Amerika’yla yakınlaşmaya başlayan pozisyonlar, Trump-Erdoğan arasındaki iyi ilişkileri bozmama kaygısı, vs.
Bunların hepsi belli ölçülerde önemli olabilir. Ama iyi hesaplanmamış riskler almaya eşi görülmemiş derecede yatkın bir iktidara tornistan yaptıran temel neden başka.
Yeni ortaya çıkmış bir durum söz konusu değil. Baştan beri mevcut olan gerçeklerin duvarına tosladılar ve acı bir çark yapmak zorunda kaldılar.
5. kuşak savaş uçaklarından mahrum kalmak Türkiye için kabul edilemez güvenlik riskleri taşıyor. Mesela fırsat kollayan Yunanistan hava üstünlüğünü ele geçirebilir, karasularını 12 mile çıkarabilir ve Ege Rum gölüne dönüşebilir. Kıbrıs dahil Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’da dengeler alt üst olabilir.
Bunları hiçbir iktidar göze alamaz. Askeri uzmanların AKP’nin karar vericilerine, gerçekçi senaryolar içeren bol miktarda brifing verdiğine eminim.
S-400 macerası gösterdi ki, AKP iktidarının ikinci ve üçüncü adımları hesaplama yeteneği yüksek değil. F-35 ve S-400’lere aynı anda sahip olma arzusu, bu sistemlerin ABD ve Rusya için ne anlama geldiğinin yeterince farkında olmadıklarını gösteriyor.
F-35’ler özellikle Rusya’ya ve Çin’e karşı geliştirildi. Bu platform, gelecek on yılların olası konvansiyonel çatışmalarında, ABD stratejisinin belkemiğini oluşturuyor. Strateji, savaşın ilk aşamasında Rusya hava sahasında üstünlüğü hızla ele geçirmek üzerine kurulu (air superiority). Değişik güç unsurları arasında, günümüzün en gelişmiş havacılık elektroniğine (aviyonik) sahip görünmez F-35 platformları herhangi bir uçak değil ve harekâtta merkezi rol yüklenecek.
Rusya’nın kendi hava sahasını savunmasında, elbette diğer askeri unsurlarla beraber, benzer anahtar rolü S-400’ler (yakında S-500’ler) üstlenecek.
Bunları daha ayrıntılı şekilde “Ankara’da S-400, Eskişehir’de F-35 olur mu?” başlıklı yazıda anlattım (Mart 2019).
Böylesine hayati bir askeri platformun S-400’lerle bir arada kullanılmasını ABD’nin kabul etmeyeceği aşikardı. Zaten diğer NATO ülkeleri arasında bunu tasavvur eden dahi yok.
Birbiriyle bağdaşmayan iki sistemi beraber satın almak için sürekli ısrar etmesi ve sürekli refüze olması, iktidarın bu gerçekleri yeterince idrak edemediğini gösteriyor.
Son aylarda sıkışınca, Türk ve Amerikalı askeri uzmanlardan oluşacak komisyonda sorunu tartışalım dediler, Pentagon’un yanıtı ‘konuşacak hiç bir şey yok’ oldu. Kasım 2019 zirvesinde Başkan Trump’ı araya koymaya çalıştılar, fayda etmedi. Son manevra olarak komisyon başkanlığını NATO yapsın dediler, zırnık etkisi olmadı.
Pentagon’un karşı çıkmasına rağmen ABD başkanı mesela Suriye’deki askerlerin çekilmesine karar verebilir. Irak’taki askerleri de çekebilir. Ama hiçbir Başkan ABD’nin güvenliğiyle doğrudan ilişkili kabul edilen F-35’leri riske atamaz. Zaten Trump bunu denemedi bile.
O arada bol bol ‘seçeneksiz değiliz’ şarkısını okudular. Kendi 5. kuşak savaş uçağımızı yaparız dediler. Türkiye’nin F-35 eşdeğeri bir savaş uçağını makul süre içinde ve tek başına yapma şansı zayıf. Ama Batı’yla kavga ederek hiç yok.
Esasen AKP iktidarı kendi başına 5. kuşak savaş uçağı yapabileceğine inansaydı, muhtemelen S-400 kararından dönmezdi.
O arada Rusya’yla, 5. kuşak SU-57 savaş uçağı görüşmelerine başladılar. Yandaş medya, bir F-35 parasıyla iki Su-57 alacağız güzellemesi yaptı.
SU-57 henüz Rus ordusu envanterine dahi girmedi. Teknik açıdan F-35’lerin hayli altında. Hindistan Hava Kuvvetleri yıllardır ortak olarak yer aldığı ve milyarlarca dolar yatırdığı SU-57 programından 2018’de çekildi. Gerekçe görünmezlik (stealth), havacılık elektroniği, radar ve sensor konularında 5. kuşak ölçütlerinin karşılanmıyor olması.
Teknolojik geriliğinden daha önemlisi, SU-57’lerin stratejik açıdan kazançtan çok zarar doğurması. ABD ve NATO işbirliği tamamen son bulacak, TSK’nin sahip olduğu başta F-16’lar, Black Hawk ve Chinhook helikopterleri, değişik füze sistemleri gibi pek çok hayati donanım hızla kullanılmaz olacaktır.
Neticede SU-57 hamlesi de boşa çıktı. Döndüler dolaştılar ve yukarıda gönderme yapılan yazıda bir yıl önce öngördüğümüz noktaya geldiler:
“En muhtemel senaryo S-400’lerin gelmesi ve kurulması…
F-35 teslimatı duracak… İp en son kopma noktasına kadar gerilecek.
ABD’nin elinde, F-16’ların uçamaz olması dahil, Türkiye’nin güvenliğine ağır zararlar verme imkanı var. Türkiye’nin kavga ederek kendi 5. kuşak uçağını yapma şansı yok.
Ankara’nın S-400’lerden vazgeçmesi belki uzun süren bir hırlaşma döneminden ve çıkarlarının iyicene hırpalandığını gördükten sonra, yumurta iyice kapıya gelince olabilir.”
Tam da öyle oldu. Ama henüz iş bitmiş değil.
‘S-400’leri depoda tutacağız’ demek yetmeyecek. Önceki koşullara dönüş imkansız. Zarar hanesinde 2,5 milyar dolardan fazla yazacak.
ABD ve Rusya dahil dünya gördü ki, Ankara’da yarın hangi zikzaklar yapacağı öngörülemez bir iktidar var. Güven kaybı en büyük zarar olacak.
Rusya nezdinde doğacak olumsuz sonuçları göreceğiz.
F-35 programına yıllarca sürecek teslimat gecikmesiyle ve belki artan fiyatlarla dönülecek.
Avrupa’daki bütün F-35’lerin bakım merkezi Eskişehir olacak, Türkiye önemli maddi ve teknolojik avantaj kazanacaktı. AKP arıza çıkarınca yeni bakım merkezi Hollanda’ya kaydırıldı. Dönüş olur mu, göreceğiz.
Bu arada ABD hemen, ‘gel al F-35’leri’ demeyecek. Depoda, yarın ne yapacağı belli olmayan bir iktidarın elinde işletmeye hazır duran S-400’ler var.
ABD muhtemelen o deponun anahtarını isteyecek!
Anahtarı nasıl ister? Belli aralıklarla denetçi gönderir veya yazılı yaptırımlara bağlar veya başka yere taşımasını mı ister? Rusya bunlara ne der? Göreceğiz.
Ancak ABD ne yapacaksa, AKP’nin imzasını alarak yapacak.
Biz bağımsız ülkeyiz söylemiyle başlayan AKP’nin denemesi muhtemelen, kendi topraklarındaki bir silah deposunu veya S-400’lerin akıbetini ABD’nin iradesine terk etmesiyle son bulacak.