Dokuz Kehanet 2. Bölüm

Güncelleme:

Kaldığımız yerden devam;

Bu bilgi de, insanların diğerlerini kontrol altına alıp,
düşüncelerine hükmederek, enerjilerini çalmak eğilimi gösterdiklerini
açıklar.
Enerjimizin kesildiğini ve ondan yoksun kaldığımızı hissettiğimiz zaman hepimiz ayni şeyi yaparız. İnsanları ve durumları kontrol ederek enerjinin sana doğru akısını sağlamak için, dramalar yaratırsın.
Dramalar söyle sıralanır; acındırma, korkutma, sorgulama ve mesafeli yaklaşım.
Mesafeli drama da, esrarengiz ve gizemlibir görünüm kazanıyorsun, kendi kendine ihtiyatlı davrandığını söylüyorsun, ama aslında bu dramanın içine başkasını çekip,sana ilgi göstermesini ümit ediyorsun. Ardından birisini bu dramanın
içine çekince, açık davranmıyorsun ve gerçek duygularını anlamaları için
karşındakileri zorluyorsun. Onlar senin gerçek duygularını anlamaya çabalarken, fazlasıyla ilgi gösterip, tüm enerjilerini sana yolluyorlar. Nedenli esrarengiz davranıp, nedenli ilgilerini çekersen, daha fazla enerji alırsın. Şayet kendimize dikkatle bakıp
enerjiyi yönlendirmek için neler yaptığımızı keşfetmezsek, hiçbir ilerleme olmaz.
Sorgulayıcı dramadan enerji kazanan bütün insanların amacı ise, sorularıyla eşeleyip, diğerlerinin yaşantılarındaki yanlışları ortaya çıkarıp eleştirmektir. Bu dramayı hazırladıktan sonra, diğerlerinin yaşantılarını her açıdan eleştirirler. Eğer istedikleri kişiyi bu dramanın içine çekebilirlerse, hazırladıklarıstrateji başarıya ulaşır.
Diğerleri ise birden bire sorgucunun karşısında kendilerini suçlu hissederler ve sorgucunun dikkatini çekecek hatalar yapmamak için, sorgucunun yaptıkları ve düşündükleri ile ilgilenmeye başlarlar.
Sorgucu bu fiziksel saygı sayesinde gereksinim duyduğu enerjiyi sağlar.
Şayet biri sizi sözle yada fizik gücüyle tehdit edecek olursa,
başınıza kötü bir iş gelecegi korkusuna kapılır, ona zorla
ilgi gösterip enerjinizi verirsiniz. Sizi korkutan kişi tarafından,
saldırgan türden dramanın içine çekilirsiniz.
Bu dramanın adı korkutucu dramadır.
Diğer yandan eğer birisi başına gelen bütün kötülüklerden, sizi sorumlu tutar ve ona yardım etmediğiniz takdirde bu kötülüklerin, başına gelmeye devam edeceğini söylerse, o zaman bu insan, acındırma draması ile enerjinizi çekiyor demektir.
Burada dikkat edilmesi gereken konu, dramaların karşı dramaları yarattığıdır. Örneğin mesafeli insanlar sorgucu insanları yaratıyorlar aynı şekilde sorgucu da
insanları mesafeli yapıyorlar.

Korkutucu da acındırma durumunu yaratıyor.
Geçmişi berraklaştırmak, bireysel yollarla çocukluğumuzda
ögrendiklerimizi kontrol etmekle baslar.

Dramaların farkında ol. Bunlardan bir kez kurtulduğunda, kendini daha yüksek seviyedeki evrimsel kimliğinde bulursun.

İnsanlar kendi tarihsel durumları içine doğarlar ve hayatta destekleyecek bir nesne bulurlar. Başka bir amacın pesinde kosan diğer bir insanla birlikteliği oluştururlar. Bu beraberlikten çocuklar doğar ve rastlantıların önderliğinde, bu iki durumu
birleştirip daha yüksek sentezlere varırlar.
Burada önemli olan, enerji ile her doluşta hayati daha ileriye götürecek bir rastlantı
meydana gelir ve bu düzeydeki enerji içselleştirilir.

Böylece daha yüksek titreşimlerde varlık sürdürülür. İnsanlar
evrimlerine böyle devam ediyorlar. Şimdiki süreçte bunun hızlandırılması gerçekleşecek.
Bir kez hayatın ne olduğunu anlamak bu noktada önemli.

NOT:
Sık sık durup gerekli enerjini tekrar toplamayı sakın unutmayın.
Her zaman enerji dolu ol ve sevgi konumunda kal. Bir kez sevgi
konumunu elde ettin mi, hiç bir şey ve hiçbir kimse sendeki enerjiyi
çekip alamaz. Aslında,  senden tasan enerjinin yaratığı akıntı
aynı oranda enerjiyi senin içine çeker. Enerjin asla tükenmez.
Ancak enerjinin tükenmemesi için, hep onun işlevlerinin bilincinde
olmalısın.
Bu özellikle insanlarla karşılıklı etkileşim içindeyken çok önemlidir.

Yedinci bilgi de, nesnelerin dikkatimizi çekişinden, belirli
düsüncelerin, bize rehberlik etme maksadıyla aklımıza gelişinden söz eder.

Yedinci bilgi, düşlerden söz eder, düşlerle kendi hayat öykümüzü kıyaslamamızı söyler.
Yedinci bilgi bizim gerçekleştirdiklerimizden daha çok düşüncelerimiz olduğunu söyler.
Bunları fark etmemiz için iyi bir gözlemci olmamız gerekmektedir.

Aklımıza bir düşünce geldiği zaman “NEDEN” diye sormalıyız.
“Şimdi neden bu düşünce özellikle aklıma takıldı?”
“Yaşam sorunumla bunun ne ilgisi var?”
 
Gözlemci durumuna geçince her şeyi kontrol etme gereksiniminden
de kurtuluruz ve bu bizi evrimin akışının içine
sokar.


Bu noktada “olumsuz düşünceler aklımıza gelince ne olur” sorusu sorulabilir.
“Kötü bir şey olacağından korkmak, sevdiğimiz birisinin acı çekmesi ya da
çok istediğimiz bir şeyi elde edememek” gibi sorunlar aklımıza takılırsa ne olur?
Yedinci bilgi, “korku imajları belirir belirmez engellenmelidir,
ardından da aklımıza iyi düşünceler getirmeliyiz
”der.
Kısa süre sonra, olumsuz görüntüler hemen hemen hiç belirmezler.
Seziler hep olumlu konularda olmalıdır, eğer olumlu imajlardan sonra
olumsuz imajlar belirirse, bunları kesinlikle ciddiye almak
gereklidir. Buna göre örnegin eğer aklına kamyon kazası geçireceğin
gelmişse ve biri seni kamyonla bir yere götürmeyi teklif ederse reddetmelisin . SekizinciBilgi diğerleriyle kurulacak ilişkilerde enerjiyi kullanmanın yolunu gösteriyor.
Enerjiyi nasıl yansıtacağını ve başkalarına bağımlılıktan kaçınmak gerektiğini söylüyor.
Özellikle çocuklarla kurulan ilişkilerde, onların hatalarını sürekli
düzeltmenin, onların enerjilerini tüketmek olduğu belirtiliyor.

Çünkü bu durum onlarda kontrol dramaları yaratıyor.

Sekizinci bilgi bize, gelişmeye başladığımız ilk andan itibaren, otomatik olarak karşı cins enerjisi almaya
başladığımızı hatırlatır. Bu doğal olarak evrenin enerjisinden gelir.
Ancak burada dikkatli olmamız gerekir,
Çünkü bir başkası gelip bu enerjiyi doğrudan bize vermeye kalkınca, biz hemen
gerçek kaynakla bağımızı kesiveririz ve sonra gerileme baslar
.
Bu noktada AŞK tan söz etmeliyiz.
Ask olduğunda, iki kişi bilinçsiz olarak enerjilerini birbirlerine verirler
ve mutluluk ve neşe inanılmaz derecede artar, titreşimler yükselir.
Ne yazık ki, insanlar kısa sürede birbirlerinden gelen bu enerjiye bağlanırlar ve
evrenden sağladıkları enerjiyi keserler, oysa iki kişinin birbirine verecek yeterli enerjisi yoktur.
Bir süre sonra birbirlerine enerji vermeye son verip, diğerinin enerjisini elde etmeye çalışırlar ve çocukluk dramalarının içine düşerler.
Ve sonuçta ilişki giderek yozlaşır ve güç mücadelesine dönüşür.
Aslında bu durumdan tam olarak kurtulmayı öğreninceye kadar alfabedeki C harfi gibiyizdir.
Karşı cinsten kolay etkileniriz, onun yarım kalmış dairesi gelip bizimkiyle birleşir.
Birbirimize enerji akıtmaya başlarız,
gerçekte ise kendi dışında diğer yarısını arayan bir başka insanla birleşmiş oluruz.

Karşı cinsten birine bağımlı olmamızın nedeni,
karşı cinsin enerjisini elde etmek istememizdir.
Halbuki, içimizdeki kaynaktan aldığımiz mistik enerjinin hem erkek hem de dişi yönü vardır.
Zamanla onun dışarı vurmasını sağlarız ama evrime ilk başladığımız sıralar
çok temkinli davranırız. Bütünleşme işlevi zaman alır.
Eğer olgunlaşmadan eril yada dişil enerjimiz için, insan kaynağı ile bağlantı kurarsak,
evrensel kaynağın akışını durdururuz.
Önce daireyi kendimiz bütünlemeliyiz.
Evren ile bağlantımızı sağlamlaştırmalıyız .

Bu zaman alır ancak bunu sağladıktan sonra yüksek ilişkiler kurabiliriz.
Böylece bütünleşmiş bir insanla romantik ilişki kurduğumuzda süper-insanı yaratırız.
Ama bu bizim bireysel gelişimimizi engellemez.
Bu deneyime ilk başlarken,
karşılıklı bağımlılık ilişkisinin ilk günlerinde duyulan iyilik ve keyfin tadını, tek başına olduğun zaman çıkarmalısın.
Onu içine almalısın.
Bundan sonra gelişmeye başlarsın ve kendine uygun romantik ilişkiler sana ulaşır.
Gerçek enerji yansıtmasında bağımlılık ve bağımlı olma eğilimi yoktur.
Çünkü insanların ikisi de gelecek mesajları beklemektedirler.
Eğer konuştuğumuz, mesaj alıp verdiğimiz kişilerin dramalarına
yanıt vermezsek, onların dramaları bozulur böylece bizde mesajı görebilme şansını yakalarız.
Bunu yapabilmek içinde karşıdakinin oynadığı dramayı tanımlamamız gerekir.
Bütün dramalar enerjiyi ele geçirmek için stratejiler uygularlar,
dramayı tanımlayıp söylediğimiz anda bu oyun bozulur.
Unutmamamız gereken hayatta yolumuza çıkan herkesin bize bir mesajının olduğudur.
Yoksa başka yola saparlar ya da bizden önce ya da bizden sonra o yoldan geçmeyi tercih ederler.
Özellikle sorunumuz olduğunda, yanıtları bize verecek insanlarla karşılaşırız.
Karşılaştığımız her insanın bize bir mesajı vardır.
Tesadüfi rastlantılar yoktur.
Ama bu rastlantılara nasıl yanıt verdiğimizi,
bize iletilen mesajları algılayabilme derecemiz belirler.
Yolumuza çıkan biriyle o an yaptığımız sohbet o anki sorularımıza yanıt
vermeyebilir ama bu yaptığımız sohbetin bir mesaj taşımadığı anlamına gelmez. Dokuzuncu bilgi der ki; enerji düzeyimiz arttıkça
vücudumuzdaki atomların
titreşimlerinin düzeyi de artar.

Kısaca ruhumuzu arındırıp hafifleriz.