Dersimiz : Küreselleşme
Irak, UEFA, Taş Fırın Maçosu derken, dünyanın en önemli trendi olan ekonomik küreselleşmeyi gözümüzden kaçırıyoruz. Ekonomik globalleşme hızlanarak devam etmekte. Bu köşede geçmişte değindiğim gibi ekonomik küreselleşmeden en büyük yararı gören ülke ise Çin ( bakınız Kızıl Süpürge ve Çin Ekonomisi ). 21. yüzyılın en büyük ‘challenge’ lerinden birisi, militer gücü bu kadar yüksek bir siyasi yapıyı, kazasız belasız dünya ailesine entegre etmek olacak.
Hatırlarsınız 90’lı yıllarda Rus ekonomisi yoğun bakımda yatan hasta iken, küreselleşmenin ekonomik güçleri Rusya’yı ayağa kaldırmıştı. Şimdilerde Rusya’daki post-komünist yaşamın yolsuzluk entropisi* değişime zorlanıyor. Putin’in ‘pokerci’ yüzü ile yürüttüğü iç politik manevralar sancılı gerilimlerin sadece bir parçası. Putin büyük kumar oynamakta ve ‘pot’ yüklü.
ŞOK TEDAVİLER :
Küresel mali piyasalar, acımasızca uyguladıkları terapilerle hastalıklı ekonomileri kısa sürede ayağa kaldırmakta. 1997 senesinde Asya Krizine yakalanan Güney Kore ve Tayland bugün fazla kiloları atmış daha ‘fit’ ve daha güçlü ekonomiler. İyileşen hastalara eklenen ve taburcu olmayı bekleyen başka bir ekonomi de Arjantin. 2002 senesinde yaşanan yüzde 11’lik eksi büyümeden sonra Arjantin bu sene yüzde 9’luk ekonomik büyüme beklemekte. Arjantin Borsası dolar bazında bu yıl yüzde 100’lük büyüme ile en fazla değer kazanan borsalardan birisi.
Türk ekonomisinin 2003 senesindeki performansı en az Arjantin kadar çarpıcı idi. Sanıyorum terörist saldırılar ekonominin performansına şimdilik gölge düşürmeyecek. Analiz edilmesi gereken gerçek, yabancı yatırımcıların Türkiye riski denklemlerine yeni parametreler ekleyeceği. Bu konuda kritik dönemi kendi kendimize ‘slogan’ atarak geçirmeyelim.
YAŞLI KITA
Küresel finans piyasalarının kırbacından, şimdilik kurtulan ekonomiler de var. Özellikle sendikaların güçlü olduğu Fransa ve Almanya’da iktisat politikaların esnekliğinden söz etmek olanaksız. Ancak Kıta Avrupa’sında genç kuşakların değişim isteyen talepleri yavaş yavaş fokurdamakta. Diğer taraftan AB’ye katılan 10 yeni üye, statükocu ülkeler için adeta kuzu postuna bürünmüş kurt.10 yeni üye tüketime aç, düşük ücretle çalışmaya hazır kalabalıkları içermekte. Beklenen, yeni üyelerin Berlin-Paris ekseninde siper tutmuş AB politikalarını silkeleyip hırpalaması. 10 yeni üyenin katılımı ile AB’de doğacak sentez, tüm günahları ve sevapları ile AB’yi Çin gibi, ABD de gibi gerçek global güç yapacak. AB üyeliği için sabırsızlanan Türkiye’nin yakından takip etmesi gereken, 10 yeni üyenin AB ile nasıl halvet olacağı.
ÇIBAN BAŞI :
İnanması zor ama, küreselleşmeyi başlatan ve bu akımın en büyük amigosu olan ABD şimdi en büyük sorun. Amerikan ekonomisinin yeni iş imkanı yaratmaksızın büyümeye geçmesi ekonomistleri düşündürüyor. Bush yönetiminin “ Terörle Savaş’a ” aşırı fokus olması sağlıklı bulunmuyor. Amerikan yönetiminin sürekli dış ticaret açığı vererek ekonomik büyüme yaratması ve askeri harcamaları bütçe açıkları ile finanse etmesi globalleşmenin ekonomik kanunlarına ters düşmekte. Geçtiğimiz hafta Bush’un çelik ithalatında gümrükleri kaldırması, kasvetli ekonomik havayı bir nebze olsun dağıttı.
Unutulmaması gereken, küreselleşmenin en büyük katkısının dünya enflasyonunu bütün ülkelerde düşürdüğü. Globalleşmeyi yaratan teknolojik, ekonomik ve siyasi güçlerin orkestrasyonu şart. Küreselleşme sürecini ulus devletlerin iş birliği ile yürütmeleri elzem.
Tarihten alınacak dersler var. Günümüzde yaşanan küreselleşmenin başka bir emsali 1870-1910 yıllarında yaşandı. O dönemde küreselleşme akımının sonu Birinci Dünya Savaşı ile gelmişti. Altın standardına bağlı dünya ödemeler dengesi çöktü ve uluslararası ticaret öldü. Dünya ekonomisi de ancak II. Dünya Savaşından sonra kendine gelebildi.
Tam kökü kazındı sanılırken mutasyonla karşımıza çıkan tropik hastalıklar gibi, enflasyon ve korumacılık benzeri ekonomik virüslere karşı savaşı elden bırakmamak gerekiyor. Tüm dünya Merkez Bankalarına bu konuda önemli görevler düşüyor.
*Meraklısına Not : Entropy : Sayfa komşum Veysel ‘Hoca’ bu hafta entropy’den söz etmiş. Kaos teorilerin temel taşı olan entropy, termodinamiğin en önemli olgusudur. Son yirmi yıldır sosyal bilimlerde kullanılmakta. Verilen mesajda kaybolan bilgi. Kapalı bir sisteminde olan kargaşa ve gelişi-güzellik. Bir toplumun kesintisiz ve kaçınılmaz dejenerasyonu gibi olaylar entropi olarak tanımlanıyor.