Davranışsal uyumculuk
Bazı sosyologlar, uyumcu kişiliğin apayrı bir tip olduğu görüşündedir. Bu kişilikteki insanlar önem verdikleri insanlar tarafından beğenilmek ve benimsenmek istedikleri için, arkadaşları ve akranlarının tutumlarıyla davranışlarını yansıtırlar.
Bu konu öğretme-öğrenme süreci çerçevesinde öğrenci boyutuyla ele alınabilir. Öğretme-öğrenme sürecine katkı doğrultusunda birey ve gruplara öğrencinin uyumu bir sorun teşkil etmez. Bu sınıf yönetiminin etkililiğini artıran bir durumdur. Asıl sorun bazı öğrencilerinin beğenilmek açısından sorun olabilmesi olasılığını göz önünde bulundurmaktır.
Gençlik ve öğrenci çeteleri olarak adlandırılan grubun değerlerini benimsemek öğretme-öğrenme sürecini olumsuz etkilemesi kaçınılmazdır. Annenin ve babanın etkisi sınırlı kalıyor. Çünkü, bu gruba giren öğrenciler yavaş ana babalarıyla ve öğretmenleriyle ilişkisini kesiyor, okula ve topluma yabancılaşmasına neden oluyor.
Yine, toplum normlarıyla uyuşmayan gizli işlere girşiyorlar. Ondan sonra çeşitli işliyorlar. Ancak, aile ve okulun çocuk ve ergenlerden ilgilerini esirgemeyerek çaba göstermeleri gerekiyor.
Yukarıda sosyolojik kuramıyla örnek verilen gençlik/ öğrenci çetesi örneği, eğitimcilere ve anne babalara yol göstermek amacıyla verilmiştir.
Öğretmenlerin temel rollerinden biri, çocuğu/gençleri çevreleyen grupları tanımak olmalıdır. Ayrıca, çocuğun/gencin güvenli bir çevre oluşmasına herkes katkı sunmalıdır. Bu da farkındalık ile sağlanabilir. Bu farkındalık ise öğrencileri ve oluşan grupların amaçlarının iletişim örüntülerini bilmek ile mümkündür.