Cumhurbaşkanı Seçim Süreci ve Türkiye

Güncelleme:

Cumhurbaşkanı’nı ilk kez halk seçecek, Türkiye, fiilen başkanlık sistemine geçecek.

Seçilecek Başkanın siyaset-üstü durması beklenir fakat seçim, bir o kadar da siyasidir.

Yasama-Yürütme-Yargı güçler dengesi zedelendi; toplum, 50’ye 50 dengelendi..

Bir yanda AKP ile BDP, diğer yandaki CHP ve MHP’yle zıt kutup başları olarak belirdi.

Ne ki, son Yalova seçimi kendi ölçeğini aşıyor; bazılarınca bir model olarak tanımlanıyor.

Yalova’da HEPAR’ın oyları belirleyici oldu. Fakat, MHP ile CHP’nin iş birliği hala belirsiz.

Evet her seçim aynı zamanda bir taktik savaşımıdır. Muhalefet, bir yol ayrımında;

Ya 10 Ağustos’a tek adayla girecekler ya da 24 Ağustos’taki ikinci tur için birleşecekler!

Fakat bir ihtimal daha var: Tıpkı 30 Mart yerel seçimlerinde 11 ili iktidara kaptırdıkları gibi..

Kaygı şu: ne Meclis dışı muhalefeti kapsayacak ne de kurumsal bir iş birliğine yönelecekler.

İktidarın stratejisi, “Kürt oyları”nı kamufle etmek, “dağınık evde”, oyları süpürmek.

Elinde dev gibi bir medya gücü ile devletin olanakları var. Oyun kurucu konumdalar.

Cumhurbaşkanı olduktan sonra DYP’ye ne olduğunu bilen Demirel geçenlerde bir taş attı.

AKP’yi tırpanlayacak, CHP’yi ‘tırtıklayacak, MHP’yi baraj altına itebilecek,

Mevcut Parlamentoda yeni bir merkez (sağ) denklem: “Muhalefet, Gül’de birleşsin!”

Tutmadı. Kılıçdaroğlu ile Bahçeli ise “son randevuyu” bir birlerine saklamış gibiler!

Başbakansa, Abdullah Gül seçeneğini çoktan ‘aştı, AK Parti tramvayının durağı; Çankaya!

Dünya’nın izleyeceği bu seçimde her oy iki kere değerli ve artık gurbetçi oyları da önemli…

Ve Türkiye, nefes almak istiyor… Özgürce üretmek istiyor…

İç ve dış politikada siyaseten dengeleme, icra açısından etkin bir denetleme…

Mecburiyetlerden, mahcubiyetlerden, mahkumiyetlerden arınmış bir toplum…

Bunun bir yolu da Cumhurbaşkanlığının özgül ağırlığını iyi değerlendirmek.

Bir örnek verelim: nispeten yeni bir demokrasi sayılabilecek Macaristan’dan..

Yıllar önce tek başına hükümet kurabilecek bir parti, kabineye muhalif üyeler de almıştı.

Kamplaştırmayan, kutuplaştırmayan, kasmayan bir tutumdan en fazla demokrasi, yararlanır.

Cumhurbaşkanları ile başbakanların ayrı  siyasi akımlardan 'gelmesi' herkesin yararınadır.

Diğer Yazıları
Hedefi 12'den vurmak!
Sömürü ve savaş
Ordumuz kadar ekonomimizi de güçlendirmeliyiz…
Trump neden kazandı?