Cumhurbaşkanı adayı için iki önemli koşul
Şu anda görünen, ülke için kader belirleyici seçimler büyük olasılıkla Nisan veya Mayıs 2023’te yapılacak. Zaman azalıyor.
Türkiye’nin yeni bir cumhurbaşkanına ihtiyacı var.
Yeni cumhurbaşkanının sahip olması gereken nitelikler hakkında, deneyimli siyasetçilerimiz dahil değişik çevreler isabetli öneriler yapıyor. Umarım karar vericiler aday belirlerken bu önerileri değerlendirecektir.
Burada sadece, aday belirlerken dikkat edilmesi gereken iki hayati koşula işaret etmek istiyorum.
Birincisi, muhalefet kesinlikle ortak aday çıkarmalıdır.
Daha açık bir ifadeyle, altı partili muhalefet ittifakının benimsediği ortak aday mutabakatına sonuna kadar bağlı kalınmalıdır. Hangi gerekçeyle olursa olsun mutabakat bozulmamalı, isteyen parti kendi adayını çıkarsın yoluna kesinlikle gidilmemelidir.
Altı parti ittifakı ortak aday formülü üzerinde anlaşmış görünüyor. Doğru çözüm budur. Ama özellikle aday belirleme günü geldiğinde, mutabakatın bozulmayacağı garantisi yok.
Siyasetin doğası gereği pek çok değişik nedenle görüş ayrılığı çıkabilir. Son zamanlarda ittifakı oluşturan bazı genel başkanların, ortak aday çıkmazsa kendilerinin aday olacağını ima eden açıklamaları bu çerçevede okunabilir.
Mesela altılı ittifakı oluşturan partilerden bazıları, herhangi bir genel başkanın ortak aday olmasını ‘haksız rekabet’ doğuracağı gerekçesiyle uygun bulmayabilir.
Elbet bütün parti liderleri ve örgütleri, gösterdikleri ortak adayı kampanya boyunca destekleyecek ve o kişinin kazanması için çalışacaklar. Ama aynı gün milletvekili seçimi var. Bu durum, genel başkanı aday gösterilen partiye ciddi bir oy avantajı sağlayabilir ve haksız rekabete neden olabilir.
Bu ve diğer bütün muhtemel siyasi sorunlar mutabakat bozulmadan çözüme bağlanmalıdır.
Ortak aday yerine her parti dilediği gibi hareket edebilir noktasına gelinirse, Cumhur İttifakı adayı Tayyip Erdoğan’ın karşısında en az yedi-sekiz, muhtemelen daha fazla muhalefet adayı olacak. Sadece muhalefetin aday sayısının çokluğu dahi, Erdoğan için önemli bir avantaj anlamına gelecektir.
Aday enflasyonu dağınık muhalefet görüntüsü yaratacaktır.
Şu anda zaten gergin siyasi ortam, seçim günü yaklaştıkça muhtemelen daha da sertleşecek. İktidarın gerginlikten kendisine avantaj çıkarma arayışlarını ve alışkanlığını biliyoruz.
O nedenle seçim ilk turda bitmelidir. Ortak aday çıkarmadan muhalefet ilk turda seçimi kazanamaz.
Kamuoyunda ortak aday için güçlü bir beklenti var. Mutabakatı bozacak parti veya partiler kamuoyu tarafından sorumlu görülecektir ki bu da ortak aday seçeneği lehinde bir husustur.
İkincisi, HDP’nin desteği muhakkak alınmalıdır.
Güvenilir anketlere göre HDP’nin oyu %11 civarında. Kişisel gözlemlerime göre Haziran 2015’te aldığı %13,1 rekor oyu aşabilecek düzeyde bir desteğe sahip.
Altılı masadaki bazı partilerin HDP’ye yakın görüntü vermekten kaçınmasını o partilerin siyasi çizgisi açısından anlamak zor değil. Ama HDP desteği, altılı masada yer alması anlamına gelmiyor.
Sadece o partinin destekleyebileceği ve seçmenlerinin oy verebileceği bir ortak aday bulunması gerekiyor. HDP sözcüleri böyle bir yaklaşıma sıcak baktığını ima ediyor.
İstanbul’da 2019 yerel seçimlerinde AKP-MHP ittifakının Öcalan ismini nasıl fütursuzca kullandığını biliyoruz. Şimdi kuşkusuz daha fazlasını yapacaklar. Bu kez Abdullah Öcalan üzerinden daha açık ve yaygın siyasi manipülasyonlara başvurabilirler. Muhtemelen HDP seçmenini hiç olmazsa sandıktan uzak tutmaya çalışacaklar.
İktidarın o doğrultudaki olası girişimleri, muhalefetin HDP desteğini almasını daha da kritik bir koşul yapıyor.
Esasen aday belirleme aşamasında sadece HDP değil, oy desteği daha az görünen bütün muhalefet partileriyle diyalog kurulmalı.
AYM’de devam eden dava, bir ihtimal, seçimlerden önce HDP’nin kapatılmasıyla sonuçlanabilir. Ama o durumda dahi, eğer siyasi yanlışlara ve tuzaklara düşülmezse, yeni bir parti üzerinden veya başka yollarla HDP seçmeninin önemli ölçüde beraber hareket etmeye devam etmesi beklenmeli. Çünkü HDP seçmeni ileri derecede politize olmuş /siyasallaşmış durumda.
HDP oyunun en azından büyük bölümünün desteğini almadan, ortak adayın seçimi birinci turda kazanması çok uzak olasılık. Hatta yukarıda değindiğimiz gelişmelere bağlı olarak, ikinci turda bile muhalefet adayının kazanması riske girebilir.
Ülkenin geleceğini derinden etkileyecek cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucunu belirleyecek iki hayati koşul, ortak aday mutabakatının bozulmaması ve HDP desteğinin alınması olacak.
Bu iki koşul sağlanırsa, Türkiye’nin yakında yeni bir cumhurbaşkanına sahip olması çok daha kolay bir hedefe dönüşecektir.