Connie Culp kocasını affetmiş.
Kocası tarafından yüzü bir kurşunla darmadağın olan ve şimdilerde de, yüz nakliyle tekrar yaşama dönen Amerikalı kadın, enteresan bir açıklama yapmış ve kocamı daha ilk günden affettim, çünkü onu seviyorum demiş..
Bence bu durum çok Tanrısal bir durum..Yani bu kadının yaptığını pek çok insan yapamaz..
Affetmenin, karşı tarafa değil, insanın kendisine faydası olduğuna inananlardanım. Düşünsenize büyük bir nefret ve kin duygusuyla yıllarca yaşadığınızı, o negatif enerji insanı içten içe kemirir, durur..
Oysa affettiğinizde, Tanrısal bir davranışla, kendinizi rahatlatırsınız.
Karşı tarafın ne olduğunun çok önemi yok.
Güzel bir affetme hikayesi vardır; küçük bir çocuğu , eski zamanlarda dinini öğrenmesi için, babası medreseye gönderir. Çocuk da, hem okuluna gider, hem medreseye, hem ilim, hem de aynı zamanda bilim öğrenir..
Bir taraftan da, egosunu törpülemek için, hocasına hizmet eder, kendisi gibi diğer çocukların da işlerini görür.
Yine böyle bir günde, hocası, çocuğu çeşme başına su almaya gönderir, iki tane büyük testiyi verir ve yollar.
Çocuk çeşme başına doğru bir hayli yol gider, tam çeşmenin başına yaklaşıp, sularını doldururken, dört nala koşan bir atlının geldiğini duyar.
Atlı büyük bir hızla çeşmeye yaklaşır ve çocuğu sertçe kenara iter.
Yere düşen çocuk, elindeki testileri de yere düşürür ve iki testi de oracıkta kırılıverir.
Çocuk üzgün, eli boş medreseye döner, hocasına durumu anlatır.
Hocası dinler ve ertesi gün çocuğun eline yine testileri tutuşturur.
"Eğer o atlı bu akşam yine çeşme başına gelirse, ona kız , bağır, çağır, ağzına geleni söyle" der ve çocuğu gönderir.
Çocuk şaşırır, bu nasıl iş babam beni buraya, dini yönden bilgi sahibi olayım, erdemli bir insan olayım diye yolladı, şu hocamın dediğine bak, ben nasıl derim o lafları diye düşüne düşüne yürür.
Çeşmenin başına varır, ikinci testisini de doldururken, atlı yine dört nala koşarak gelir ve aynı şekilde, çocuğu itip, çeşmeden suyunu içer.
Yine aynı şekilde, testiler yere düşer ve kırılır, çocuk iyice üzgün, hocasının yanına döner.
"Ne oldu" der hocası, "sana söylediklerimi yaptın mı?"
"Hayır efendim, hiçbir şey söyleyemedim" çekindim der çocuk.
Bu sefer hocası kızar, "yanlış yapmışsın" demiş, üçüncü gün de çocuğu, su almaya çeşmeye yollamış.
Fakat bu sefer, çocuk, korkunç bir manzarayla karşılaşır.
İki akşamdır, çeşme başına gelip, kendisini yere deviren atlının, başı bir yerde, gövdesi bir yerde, cansız yattığını görür.
Çocuk, hemen etrafındakilere sorar, atlıya ne olduğunu.
Onlar da cevap verir, "O kadar hızlı geliyordu ki, at arabasının altında kaldı, kafası koptu"
Çocuk, her zamankinden daha üzgün, hocasının dizinin dibine koşar, her şeyi anlatır.
Der ki, hocası; "şimdi anladın mı, sana niye bağır, çağır, hakaret et dediğimi, eğer sen affetmeseydin, cezasını bulacak, hak ettiği muameleyi görecekti, sen affettin ama bu sefer de Allah affetmedi .
Yani kadıncağız kocasını affetmiş ama acaba ilahi adalet affetmiş mi, asıl önemli olan o, ona da bakmak lazım..