CHP biat ile yönetilemez
Seçimler sonuçlandı.
Ana muhalefet partisi CHP bir seçimi daha kaybetti…
Şimdi eteklerdeki taşlar dökülmeli, eksikler, hatalar, suçlular partiye ve parti kurumlarına hesap vermelidir. Elbette, aday belirlenme süreci dahil, seçimle ilgili bütün gelişmeler sorgulanmalıdır.
Seçimin diğer kaybeden partisi MHP’de sessizlik hakimken, CHP üzerinden tartışmalar devam ediyor…
Murat Bardakçı ve çoğu AKP’ci köşe yazarları durumu “CHP içinde parti içi muhalefet, parti içi hizip, didişme, parti içi çekişme” gibi aktarıyorlar. CHP yönetiminde yaşanan bu gelişmeler, tarihin hangi aşamasında yaşanırsa yaşansın Türkiye demokrasisi içinde bir gelişme olarak görülmelidir. Çünkü CHP diğer sağ ve geleneksel partiler gibi yönetene koşulsuz bağlı, karşılıksız biat kültürünün olduğu yapılardan değildir.
CHP’nin başkanı kim olursa olsun sürdürdüğü politikalarla halka kendini anlatamadığı gerçeğini seçim sonuçları bize çok net anlatıyor. Deniz Baykal döneminde CHP, Sosyal demokrat bir parti hüviyetini zamanla kaybetti, aşırı laiklik hassasiyeti olan zenginlerin sığındığı bir liman haline geldi.
Deniz Baykal’dan sonra gelen Kemal Kılıçdaroğlu ile farklı açılımlar yapılmaya çalışıldı ama bu yönelmeler halkın geniş kitlelerine yine anlatılamazken, ulusalcı, laik kesimin CHP’ye güvenini azalttı.
CHP’nin yanlışı sağ’a yaklaşmasında değil, özetle sağ ile genel anlamda sol siyasetin harman halinde topluma sunulamamasındadır. Toplumun çok büyük bir kesimi muhafazakarken, sadece sol değerler CHP’yi iktidara taşımaya yetmezdi! Denendi… Taşımadı… Hele laiklik ve ulusalcılık korkusu ve ısrarı ile bir seçime daha girmek intihar olurdu.
CHP Tüm hassasiyetlere saygılı ve toplumun tüm kesimlerine politika üretebilen, Kürt, Alevi, Laik, Ulusal tüm kesimlerin sıkıntılarına eşit oranda çare olabilen, bunu deneyen, denetleyen bir kitle partisi olabilmelidir.
Son dönemde yapılan tartışmalardan sonra CHP’nin yönetimi değişsin veya değişmesin; seçimlere bakış açısı değişmelidir. Salt ulusalcı ve laiklik tabanlı politikalar ile muhafazakar ağırlıklı bir toplumda iktidar olunamaz. Sadece seçim dönemlerinde, seçimlere hazırlanan bir parti seçim kazanamaz.
Gençliğe, öğrenciye, işçiye, işsize sahip çıkmayan, sendikalarla mesafeli olan, Kürt siyaseti üretemeyen bir parti iktidar olamaz…
Belediyeler, iktidara giden yol iken, CHP yerel seçimlerde başarısız adaylarda ısrar ederek deyim yerindeyse, kendi bacağına sıkmıştır. Seçimler beş yılda bir yapılmaktadır, CHP bir sonraki seçime şimdiden hazırlanmalıdır.
Parti içi muhalefete saygılı olmayan, kendi içinde birliği sağlayamayan, farklı sesleri dışlayan bir parti yönetimi seçimlerde başarılı olamaz. CHP biatla yönetilemez…
CHP için bunlar söylenirken seçimin diğer mağlubu MHP için de bir şeyler söylenmesi gerekmektedir.
MHP için öncelikli soru şu olmalı: MHP milliyetçi ve muhafazakar olmasına rağmen neden AKP’den oy almak bir yana dursun neredeyse her seçimde seçmenin AKP’ye kaymalarını engelleyemiyor?
Her sçeimde biz yenilmedik, seçimin kazananı biziz açıklamaları artık günü kurtarmıyor maalesef.
Bunun önünü alamazlarsa (ve Erdoğan siyaset hayatından çekilmezse(! )) MHP bir iki seçim sonunda tarihe karışacak düzeye gelecektir. MHP’nin çok önemli bir lider sorunu olduğu kesindir.
Son cumhurbaşkanlığı seçiminde çatı aday fikri çok doğru, ama aday çok yanlıştı!
Her iki partinin kitlesine uyabilecek, toplumdan genel kabul görebilecek bir aday elbette bulunabilirdi!
Muhalefette yer alan irili ufaklı tüm partiler seçim sonuçlarının sunduğu yenilginin hesabını verebilmelidir. Küçük sol veya sağ diğer partiler artık tabelalarını indirmeli ve kendilerini daha fazla küçük düşürmeden CHP veya MHP kendilerine en yakın parti içerisine girip, o partiyi güçlü hale getirmelidir.
Seçimin kazananı AKP’ye gelince…
AKP’de Erdoğan sonrası işaret edilecek kişi bekleniyor.
Bu kişinin Ahmet Davutoğlu olacağını tahmin etmek zor değil.
AKP tarafında değişen pek bir şey olmayacak. AKP’de Erdoğan ne derse, parti içinde veya dışındaki Erdoğanistler bunu uygulayacak. Tek lider ve biat kültürünün hakim olduğu partide bir lider sorunu asla yok…
Başsağlığı
Türk futbolunun efsane ismi, Beşiktaş’ın unutulmaz başkanı Süleyman Seba’nın hayata gözlerini yummuş olması Türk futbolunu yasa soktu… Başta ailesi olmak üzere, Beşiktaş ailesi ve Türk futbolunun başı sağ olsun!