Cemaatlerin kucağına itilen gençler
Malum Eylül ayında yeni eğitim yılı başladı. Sadece ilköğretim ve lise değil üniversite öğrencileri de okullarına yeni kayıt yaptırdılar veya kayıt yenilediler.
Bu öğrencilerin büyük bir kısmı doğup büyüdükleri şehirlerinden, evlerinden hiç tanımadıkları başka bir kente gidiyorlar. Yolunu bile bilmedikleri bir şehirde hiç tanımadığı insanlarla bir arada kalıyorlar.
Küçücük ömürlerinde sınav atına döndürülen çocuklar için sadece ders çalışmaktan ibaret değil hayat. Bu genç çocuklar yeme, içme ve barınma ihtiyaçları da karşılanmalı. Sosyal, kültürel ve sportif faaliyetleri düşünülmeli ve düzenlenmeli.
Bunların içinde en büyük sorunu barınma teşkil ediyor.
İnternet’ten kolayca erişilebilecek 2007 rakamlarına göre Kredi ve Yurtlar Kurumuna bağlı sadece 228 devlet yurdu bulunuyor. Bu 228 yurdun toplam yatak kapasitesi yine Yurt-Kur verilerine göre 205 bin civarı...
Bu 228 yurtta önceki yıllarda kayıt yaptıran öğrenciler barınmaya devam ediyor. Ayrıca bu yurtların öğrenci aileleri, yüksek öğrenim gören öğrenciler, yabancı öğrenciler ve öğrenci ailesi ziyaretçilerin de barınma amaçlı kullanıldığı düşünülürse okulu yeni kazanan öğrencilere “yurt çıkma” ihtimali bir hayli zayıflıyor.
Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre çeşitli dernek ve vakıflarca işletilen 1226 özel yurt yaklaşık 72 bin yatak ile hizmet veriyor.
Ailelerinin ekonomik durumları iyi olanlar kendilerine ya arkadaşları ile ya da bağımsız olarak bir ev tutuyorlar. Peki parası olmayan garibanlar ne yapacaklar?
Her yıl ÖSS sınavına yaklaşık 800 bin ile 1 milyon kişi giriyor.
İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğünün verilerine göre sadece İstanbul’da yaklaşık 30 bin genç 4 yıllık üniversiteye kayıt yaptırmış. Siz diğer illerden 4 yıllık veya 2 yıllık okullara kayıt yaptıranların sayısını kafanızda canlandırın.
Yaklaşık 2 milyon öğrenciden bahsediyoruz.
Şimdi küçük kaba bir hesap yapalım...
Toplam öğrenci sayısı yaklaşık 2 Milyon.
Yurt-Kur yatak kapasitesi 205 bin.
Özel yurt kapasitesi 72 bin.
Toplam yurt imkanı bulan öğrenci sayısı 277 bin...
Geriye kalanlar ne olacak? Bu yeni yetmeler nereye gidecek, nerede kalacak? Üstelik hangi parayla?
Gerçekçi istatistikleri ellerinde bulunduran ve bilimsel veriler ışığında bu kaba ve küçük hesabı yapan veya yapması gerekenler uzun yıllardır gençliğin yurt problemini görmezden geliyorlar.
Yaban elde yurtsuz kalan öğrencilere cemaatlerin kucağına koşmaları için yön gösterme levhalarıdır bu boş vermişlik.
Sadece devlet değil yıllardır yaşanan bu soruna rağmen ADD ve ÇYDD öğrenci yurdu açma konusunda en az devlet kadar etkisiz kalıyor.
Hal böyle olunca cemaat evleri öğrencilerin tek kurtuluş reçetesi. Sonra cemaatlere kızıyorlar, öğrencileri yurtlara çekip öğrencilerin beyinlerini yıkıyorlar diye...
Üniversite öğrencilerinin yurt ve barınma probleminin neden bir türlü çözüme kavuşamadığı ve bu öğrencilerin cemaatlerin kucağına göz göre göre itildiği hayatın bir acı gerçeği olarak gözümüzün içine bakıyor.
Hem de her yıl ve içimizi acıtarak...
Sevişmeli diziler için bir öneri
Geçtiğimiz hafta Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf içinde Türk aile hayatına uygun olmayan sahnelerin yer aldığı dizi sahneleri için “şifreleme” yoluna gidilebileceğini söylemişti.
Ayrıca Türk aile hayatında insanlar öpüşmezler mi o ayrı bir soru!
Bu ülkede RTÜK denen bir kurumun varlığı ortada iken neden böyle bir fikir ortaya atıldı anlayamadım.
Kurumsal olarak hayatta olan ama işlevselliği yok denebilecek bir devlet mekanizması olan RTÜK bu dizileri daha önce izlemeli ve en azından içinde “öpüşme, sevişme” geçen bölümlerin saatleri değiştirilmeli.
Sansür bu çağda olacak iş değildir.