Canlı yayın şoku

Güncelleme:

Meltem Doğanay" ın canlı yayın kazası

Meltem Doğanay" ı yıllar önce, Ankara" da yaşadığım yıllardan hatırlıyorum. Çankaya Caddesi" nde, beyaz 5.20 i Bmw marka otomobiliyle, evimin önünden geçerken görürdüm.

O zamanlar, beyaz Bmw çok az kimsede vardı, çünkü yeni çıkmıştı. Bir kez de TRT" nin Kavaklıdere Stüdyoları" nın girişinde rastlamıştım, arjante kürkler içinde ince uzun bir kadındı. Derken önce bir iş adamıyla beraber olduğunu, sonra da evlendiğini okudum.

En son da, geçenlerde bir canlı yayında izledim. Eşini kaybetmiş, sahnelere dönmüş, Türk sanat müziği parçaları, İngilizce okurken. Ne alaka dedim içimden.

Ama genel olarak, birisi bir iş yapıp da başarısız olmuşsa, karşısına geçip dalga geçenlerden değil de, üzülenlerden olduğum için, ya keşke okumasaymış diye inceden, rahatsız oldum.

Bu gün ne göreyim, bir internet sitesindeki haberde, Meltem Doğanay" a canlı yayın şoku isimli haber videosu. Üvey kızı arıyor, ağzına geleni söylüyor. Kadıncağız yıllar geçmiş, yaşını almış, kilosu bir hayli ilerlemiş, eşini kaybetmiş üç çocuğuyla kalmış.

Belki psikolojisi çok bozuk ve depresyona girip, eve kapanacağına, kendini bu şekilde teselli ediyor. Hemen eleştiriyoruz, yok kadın vukuatlıymış, canlı yayına çıkıyormuş, sesi berbatmış. Yani bir kere en çok kızdığım şey, insanların özel hayatlarıyla ilgili, yargılama, yorum yapma, hakkını bize kim veriyor? Sonra, kadının üvey kızı niye canlı yayına bağlanıyor, reji hiç mi sormuyor, neden arıyorsunuz? Ne söyleyeceksiniz diye.

Belki hakikaten , onlarda gafil avlanmış olabilir ama kadıncağıza yazık değil mi, sanki bilerek gol atmak istiyormuş gibi.

Ben bir kadın olarak, bir insan olarak, yaşadığı bu olaya çok üzüldüm. Hata yapmış olabilir, ne işin var canlı yayında, eşini kaybetmişsin, olmuş 6 ay ama kadının yaşamıyla ilgili tercihi, belki kendini tedavi etme şekli bu yani kime söz söyleme hakkı düşer.

Diğer taraftan üvey kıza bakıyorsun, o da babasını kaybetmiş, belli ki onun da içi dolmuş, o da üzgün kolay değil, o da ağzına geleni söylüyor.

Herkes kendi tarafından bakınca haklı. İzleyici yerine koyunca kendimi böyle insanların özel hayatını bu kadar afişe eden programlara ne gerek var diyorum.

Bu sefer televizyoncu olarak, madem programın formatı bu, buradan da çıkarılacak dersler olabilir diye değerlendiriyorum. Velhasıl ben de ne diyeceğimi bilemiyorum. Üzüntü verici bir durum. Bir canlı yayın kazası.

Kıssadan hisse; birilerini eleştirirken, kendimizi eleştirdiğimiz insanın yerine koyup ne hissettiğini düşünmek lazım. Yoksa iftira atmak, eleştirmek o kadar kolay ki, iki dudağın arasında. Ama vicdanımıza dönüp baktığımızda, taşıdığımız yükün ağırlığını bir tek biz biliyoruz. Çünkü o ağırlığı aslında yalnızca " biz" taşıyoruz.