Canavarın Kursağı
Öyle bir canavar ki...
Biri uçak gemisi olmak üzere 40 gemisi, 175 savaş uçağı ve 21 bin personeli var.
Evet, Akdeniz’de kıyısı olan tüm ülkelerin toplam savaş gücünden daha fazla ateş gücüne sahip olan 6'ncı filo'dan bahsediyorum.
Ve bu canavarın cebinde bu filodan 7 adet bulunuyor.
Her filonun ‘tektaş’ı uçak gemisi.
İmalat maliyeti 5 milyar dolar, yıllık operasyon maliyeti ise bir milyar dolar.
Ve halen hizmetini sürdüren 20 adet uçak gemisi, yerkürenin okyanuslarını turluyor.
Hesap yapmaya gerek yok! Ki, rakam anlamını kaybedecek kadar büyük.
Haa! Daha nükleer başlık taşıyan denizaltılar konusuna girmedim bile.
Milletçe dolar kuruna zumlamışken hatırlatmakta yarar var.
Sanırım doların dünya ticaretinde baskın para olmasının ardında,
okyanusların 7 köşesinde ticaret yollarını denetlemesinin 7 filoyla yapılmasının önemini kavramak için Einstein olmak gerekmiyor.
Kursak...
Her bünye kendi içinde, kendini telef edecek DNA’yı beraberinde taşır.
Bu evrensel kural İmparatorluklar için de geçerli.
Gelin bugün canavarın elindeki silahlara değil, kursağındaki öğütemediği taşlara bakalım.
Üzerinde durmak istediğim konu: Amerikan Sağlık Sistemi.
Tüm gelişmiş ülkeler içinde ulusal sağlık sigortası olmayan tek ülkedir Amerika.
Sigortası olanlar için primler anormal yüksek, sigortası olmayanlar da (40 milyon insan) Allah’a emanet.
60 yaşında hiç bir sağlık sorunu olmayan vatandaşın aylık primi 800 dolar.
Sizlere yakınımda yaşanan iki spesifik olaydan söz edeceğim.
Birincisinde, bir dostum olukları temizlerken damdan düştü. Omuzu çıktı, kolu ve burun kemiği kırıldı. Hastanede ve evde tedavi gördü. Fatura: 130 bin dolar.
İkincisinde, Amerika’ya okumaya gelen genç bir kızımız evde mutfak bıcağıyla parmağını kesmiş hastanenin ilk yardım bölümüne gitmiş. Dikiş atmışlar. Fatura 1700 dolar.
Sağlık faturalarını ödeyemeyen yaşlı emeklilerin arasında korkortada ilan edenlerin sayısı yüz binleri geçti.
Sağlık Hizmetleri Canavarın Yumuşak Karnı
Obama kanser olup sigortası olmadığı için tedavi göremeyen annesinin kendisinde yarattığı duygu birikimiyle hırslanıp, çok uğraştı ve ulusal sağlık sigortasını başlattı.
Bu durumdan rahatsız olan, özellikle mavi yakalı beyazlar Trump’ı ulusal sağlık sigortasını yok etmesi için seçtiler.
İnsanın aklına gayri ihtiyari şu soru geliyor: Dünya İmparatorluğu nasıl oluyor da kendi evinde sağlık hizmetleri sorununu çözemiyor.
Çözemiyor! Çünkü vahşi kapitalizmin yarattığı açgözlülük sınır tanımıyor.
Tıp fakültelerinde eğitim aşırı pahalı.
Doktorlar yüz binlerce dolar öğrenci borcuyla mezun olmakta.
Bir şekilde bu borçları ödemek zorundalar.
Hukuk eğitimi de ucuz değil. Mezun avukatlar öğrenci borçlarını kapatmak için tedavi yapan doktor ve kurumları astronomik rakamlarla dava ediyorlar.
Doktorların tazminat davalarına karşı korunmak için ödedikleri yıllık sigorta primi yüz binlerce dolar.
İlaç firmaları araştırma yapıp geliştirdikleri ilaçlar için korkunç yüksek fiyat talep ediyor.
Devlet de ilaç fiyatlarını kontrol etmiyor.
Sonuçta tüm yerküreyi havada, karada ve denizde denetleyen Amerikan İmparatorluğu evinde zor durumda.
Vatandaşlarının keyfi yok!..
Bu durum sürdürülebilir mi? Zor!