Boksör kalkışması
Şu an iki dünya devi kapışıyor ya.
Herkes huzursuz!
Dünya ticareti zorda, fon akışlarında sıkıntı var!
Dünya genelinde ekonomik yavaşlama var ve bütün bunların merkezinde Trump’ın başlattığı Amerika-Çin ticaret savaşı yer alıyor.
'Dünü bilmeyen bugünü anlayamaz, bugünü anlamayan yarını göremez.' derler!..
Hadi gelin, sizi bugün Mustafa Kemal’in 18 yaşında olduğu, 1800'lü yılların sonu; 1900'lü yılların başındaki Çin'e götüreyim.
İngiliz İmparatorluğu, tüm Asya kıtasında tam gaz sömürgeciliğe devam ederken...
50 yılı aşkın bir süre içinde...
İngiltere tarafından esrar bağımlısı hale getirilen Çin halkı, korkunç bir dejenerasyon yaşar ve iki defa ayaklanma yaşanır; milyonlarca Çinli katledilir.
İşte o günlerde sömürülmekten bıkmış ve bitmiş köylüler kendi aralarında ‘Adil ve Ahlaklı Yumruklar’ adlı bir hareket başlatırlar.
Uzak Doğu dövüş sanatlarında kendilerini geliştirerek kurşun işlemez ve ölümsüz olduklarına inanırlar.
İngilizler bu spor tarzına yabancı oldukları için bunlara Boxer / Boksör adını takarlar.
Ciddi ayaklanmaların yaşandığı bu dönemde, Çinli boksörler, Avrupa'dan ve Amerika’dan gelip Çinlileri Hristiyan yapmaya çalışan onlarca papazı öldürdükleri gibi diplomatları da katlederler.
Nihayetinde milyonlarca Çinli başkent Pekin’e saldırır.
En başında olaylara karşı olan İmparator, daha sonra ayaklanmanın yanında yer almak zorunda kalır ve Batı’ya savaş ilan eder.
Bugün olduğu gibi, o gün de kendi din adamlarına yapılan muamelelere aşırı hassasiyet gösteren Batı, derhal NATO benzeri bir askeri güç oluşturur. Avrupa ve Amerikan donanmaları denize açılır. Müthiş çatışmalar olur.
Burada önemli bir tarihi dipnota değinmeden edemeyeceğim. Kaiser Wilhelm, Alman papazları öldüren ve İngilizleri perişan eden on bin kişilik Müslüman Çinli (Uygur değil) alayından o kadar korkar ki, dönemin İslam Halifesi Sultan Abdülhamit'e bir mektup yazarak, Kansulu cesur yürekleri savaşmamaları için ikna etmesini rica eder.
Abdülhamit de Enver Paşa'yı (İttihatçı değil) Çin'e gönderir. Fakat tam olarak Turkish bir durum yaşanır, bizim Paşa oraya gidinceye kadar savaş biter; barış antlaşması imzalanır.
Sonunda üstün silah gücüne sahip Batı durumu kontrol altına alır, milyonlarca kişi katledilir; (Bundan da hiç söz edilmez!) Çin devletine ve halka hiçbir suretle altından kalkamayacağı çok ağır para ve tazminat cezaları kesilir.
Bu olaylar yaşanırken, Mao daha küçük bir çocuktur. Doğu kültürlerinin vazgeçilmez parçası sözsel tarihi büyüklerinden dinleyerek büyümüştür-ki tahminimiz yerinde olur sanırım-
Mao, Çin kırsalında arkasına taktığı milyonlarca Çinliyi "Aydınlık Yol"da komünizme doğru yürütürken, eminim kendi kuşağının Batı’nın elinde yaşadığı aşağılayıcı tecrübeyi sonuna kadar kendi avantajına kullanmıştır.
Toplumsal Psikoloji
Nasıl ki 'Sevr Antlaşması' Türklerin toplumsal bilinçaltında travma ve tekrar yaşanması halinde ölüm-kalım davasıysa...
Çinlilerin de 'Boksör Ayaklaması'nda aşağılanması da onlara göre tam bir travmadır.
Çin’deki İlkokul tarih kitaplarında, bu rencide edilmişliğe geniş yer verilmektedir.
Gelelim Ticarete
Olabilir, dünya ticaretinin bir ve iki numarası arasında uyuşmazlıklar yaşanabilir. Sonunda iki tarafta tavizler vererek anlaşabilir.
Lakin (hem de büyük bir lakin) Trump’ın Başkanlığında Amerika'nın tutum ve yaklaşımı Boksör Savaşlarında Batı’nın ve özellikle İngilizlerin tutumundan farksız...
Bugünkü Çin toplumu o günkü uyuşturucuyla pelteleştirilmiş toplum değil. Ki, Çin Başkanı da Amerika'da eğitim görmüş olmakla birlikte, o günkü kokuşmuş hanedana benzer bir yönetim de yok ülkede.
Durum böyle olunca...
Çin’in masaya gelip kalıcı bir çözüme imza atması beklenemez!
Şimdi soruyoruz: Peki o zaman ne olacak ?
Filler tepişmeye devam ederse, olan arada kalan küçük çiçek-böceğe olacak.