Bize yarınlar lazım
Her insanın yaşadığı topluma karşı borçları ve yükümlülükleri vardır
Birbirimizle yaptığımız sohbetlerde veya kahvehanelerde yapılan vatan kurtarma etikliklerinde her zaman bir suçlu aranır, “ben olsam” diye başlanan çözüm önerileri sıralanır
Ama aynı insanlar, okey masasından kalkıp oy vermeye gittiklerinde, sistemi bozan, enflasyonu dizginleyemeyen, yolsuzluklara karşı önlem almayan düzenin devamı için oy kullanırlar.
Ülkenin son elli yılına baktığımızda bu hep böyle olmuştur.
Demek ki bir yerlerde bir yanlış var!
Toplumun kalkınma hamlesi için, topyekûn gelişim için, daha güzel, daha özgür yarınlar için bilinçlenme hamlesine ihtiyaç var. Peki, nedir bilinçlenme, kim başlatacak bu hamleyi?
Kim kurtaracak bizi?
Bilinç bize bilgi diye yutturulan her yanlışı, doğru yorumlama yeteneğidir.
Bilinçlenmek, neyin doğru olduğunu anlamaktır. Geçmişten, yanlışlardan ders almak ve doğru adım atabilmektir.
Bu, akşam yatıp, sabah kalkınca olabilecek bir şey değil.
Bugün ekilecek tohum belki yirmi yıl sonra fidan olacak. Ama o fidan ülkenin yarınlarını daha güzelleştirmek için önceliğimiz olacak.
Bir yerden başlanmalı, bence bu bilinçlenme için öncelikli iki grup var.
Birincisi öğretmenler
İkincisi kadınlar, özellikle ev hanımları.
Bir kıvılcıma, bir ilk adıma ihtiyaç var ve bu adımı atabilecek kişi ve kurum fazlasıyla var bu ülkede.
Kurumlara görev yüklemek gibi olmasın ama bu ülkede bozulan düzeni tamir etmek her kişi ve her kurum için bir görevden öte sorumluluk gerektirir.
Girişte söylediğim gibi bu topluma karşı bir borçtur.
Bu kesinlikle devlet ve milli eğitim bakanlığı projesi olmamalı.
Neticede bakanlık bir siyasi düşüncenin, siyasi oluşumun etkisiyle yönetiliyor. Zaten toplum bu haldeyse, dünün çocukları, bugünün gençlerinin iyi eğitilmediğindendir. Demek ki milli eğitimin (dünden-bugüne) politikaları yetersiz veya yanlış.
Bize siyasi değil, gerçekçi etkileri olan, gerçek milliyetçi, sorumluluk duyusu yüksek, bilinçli, sosyal adaletçi, duygusal çalışmalar lazım. Bize yarınlar lazım.
Bize gençlik kollarında daha çok koşacak gençten daha önce, ülke için kafa yoracak gençler lazım.
Bize bu gençlerin bu ülkede daha nasıl mutlu yaşayabilecekleri yarınlar için çalışacak genç siyasetçiler lazım.
Bize düşüncesiyle bir başkasını ötekileştirmeyecek, fikir adamları, sektör liderleri, gazeteciler lazım.
Bize bugünün çıkarcı ve yanlış politikalarına itiraz edebilecek bilinçli, cesur yurttaşlar lazım.
Bize daha çok kazanmak için inşaattan, demirden, betondan çalıp, insanların hayatlarıyla oynamayacak müteahhitler, onlardan rüşvetle imar izni, yapı kullanım onayı vermeyecek belediyeciler lazım.
Başında Türk kelimesi olan, eğitim alanında dernek faaliyetleri yürüten sivil toplum kuruluşları; öğretmenleri baştan sona yeniden eğitmeli. Kurslar, seminerler verecek, aydınlanma için çoban ateşi yakacak binlerce vatansever aydın, felsefeci, fikir adamı bulabilirler.
Aynı eğitim ve bilinçlenme hareketi ev kadınları üzerinden yürütülmelidir.
Buradaki eğitimden kasıt, bilimsel, mesleki eğitim değil kuşkusuz.
Daha temiz, bilinçli, saygılı ve özgür bireylerin yetiştirilmesi, eşit ve adil toplumun yaratılması, çevreci faaliyetler için bilinçlenme, vatan sevgisi ve sorgulama yeteneğini gelişmesi başta olmak üzere, bireysel elişim için çoban ateşinin yakılmasıdır bu.
Siyasi etkilerden, politik kaygılardan uzak, militaristlikten, partizanlıktan daha ziyade vatansever olmayı becerebilen öğretmenler ellerindeki çocukları çok daha mantıklı ve vatansever yetiştirirler.
Bilinçli öğretmenlerin tavsiyeleri çocukların tertemiz kalplerinde iz bırakır, beyinlerine yerleşir.
Eve giden çocuk bilinçli anne baba ile güzel yarınların çiçekleri olurlar, tohumlar yarınlara ekilir, çiçek bahçesi olur ülkemiz. Daha mutlu birey, aile, daha mutlu bir ülke bu bilinçlenmeyle mümkün olacaktır.
Yarıları yaşanabilir kılmak için bugünkü çocukları olması gerektiği gibi eğitmek, bizim için görev ve sorumlulukların en yücesidir.
Bu hem insani hem vicdani hem de vatan borcudur.
ŞUNLARA DA ÖZ ATABİLİRSİNİZ
İyiler güçlenirse, iyilik kazanacak.