Bir Karnaval Olarak Amerikan Başkanlık Seçimleri

Güncelleme:

Geçtiğimiz aylarda ABD başkanlık seçimleri üzerine bir analiz yazmıştım.

Dün demokrat başkan adayları çekişmesinde önemli gelişmeler yaşandı.

Öncelikle biraz arka plan bilgisi paylaşmamda fayda var diye düşünüyorum.

ABD’ye has bir gelenektir. Beyaz Saray’da oturan başkanın partisi ön seçime girmez.

Bu durumda partisinin doğal adayı olan Donald Trump, seçime doğrudan katılacaktır. 

Kasım’daki başkanlık seçimini eğer Trump kazanırsa, 4 yıl sonra görevi bitecek ve kanunlar gereği bir kez daha Başkan adayı olamayacak.

O zaman her iki partide aday adayları boy gösterecek.

Bugün durum farklı. Demokrat aday adayları 2 senedir kora kor yarışmaktalar.

Trump’ın ilk seçildiği günden bu yana kendisine karşı olanlar, başta liberal sol kanattan gelen Demokrat Parti politikacıları ve CNN gibi liberal olarak adlandırılan medya, aday adaylarının yarışını sanki Trump için gelecek ay seçim olacakmış gibi sıcak tuttu.

Son analizimde demokrat adayların üzerinde durmuş ve son dakikada yarışa katılan milyarder medya patronu Bloomberg’in beklenen çıkışı yapamadığı taktirde, Trump’ın seçimi rahat kazanacağı öngörüsünde bulunmuştum.

Pazartesi Kuzey Karolina’da yapılan ön seçimde, Barack Obama döneminin başkan yardımcısı Joe Biden küllerinden doğdu.

Joe Biden, ABD başkanlık yarışında, aday adayları için önemli bir dönemeç olan 'Süper Salı'nın galibi oldu.

Özellikle zencilerin yoğun olduğu eyaleti kazandı.

Kuzey Karolina seçimlerinden sonra kritik bir gelişme yaşandı.

Amerikan tarihinde bir ilk olarak, eşcinsel kimliğiyle aday adaylığı seçimlerine katılan Buttigieg ile birlikte kadın adaylardan Senatör Amy Kulabuchar, yarıştan çekilerek Joe Biden’ı desteklediklerini açıkladı.

Kendisini ‘demokratik sosyalist’ olarak tanımlayan Sanders dolu dizgin Süper Salı’ya doğru koşarken Demokrat Parti elitleri de bayağı ürkmüştü.

Endişelerin kaynağı, Sanders gibi bir sosyalistin demokrat da olsa Trump’a karşı hiç bir şansı olmamasıydı.

Süper Salı’ya girerken corona virüsü ve bir sosyalistin başkan olma olasılığı, FED’in faiz indirimine rağmen, finans piyasalarını tatmin etmedi. Borsalarda büyük düşüşler yaşandı.

Dün gece ‘Süper Salı’ sonuçları belli oldu. Esasen Biden ve Sanders arasında geçen yarışta, Biden delege sayısı yüksek Teksas dahil birçok eyaleti kazandı. Delege sayısı eyalet nüfusuna orantılı olduğu için, salı günü, Teksas büyük ödüllerden birisiydi.

Ne ki diğer büyük ödül Kaliforniya’yı Sanders kazandı. Gençler Sanders’i destekliyor ve statükocu Biden’i tutmuyor.

İlginçtir! Geçen seçimlerde de aynı senaryo oynanmış, gençler Sanders’i desteklerken Statükocular Hillary’i desteklemişlerdi.

Hillary Demokratların Başkan adaylığını kazanınca küskün gençler sandığa gitmedi ve sonuç olarak Trump kazandı.

Bugün (Çarşamba) cebinden yüzlerce milyon dolar harcayarak bütün kanallarda reklam yapan Bloomberg, salı sonuçlarından sonra adaylıktan çekildi. Bloomberg de Biden’i destekleyeceğini açıkladı.

Şu an itibarıyla önde giden her iki aday, Sanders ve Biden delege çoğunluğunu sağlayabilmiş değil.

Salı günü sonrası, ivme orta yolu temsil eder gözüken Biden’den yana.

Biden Sanders’e karşı ciddi şekilde alternatif olduğunu gösterince, hem de ‘korona’ virüsüne rağmen bugün finans piyasaları Biden’i büyük bir yükselişle selamladı.

Öyle gözüküyor ki üçüncü senesine giren aday adayları karnavalı, demokratların kurultayına kadar devam edecek.

Sizlere son durumla ilgili özet bir görüntü vermeye çalıştım ve ana mesajımı yazımın sonuna bıraktım.

Bence ne kadar demokratik olursa olsun ve ne kadar zengin olursa olsun hiçbir ülke, seçimin birinci yılı bitmeden seçim havasını canlı tutmamalı.

Sonuç olarak seçilenlerin icraat yapması gerekmekte.

Emin olun Amerika’da büyük çapta medya desteğiyle, başkanlık seçimleri 3 yıl boyunca gündemde tutuldu.

20 aday adayı aylardır eyalet eyalet dolaştı, ekranlarda, canlı yayınlarda, kendi aralarında tartıştı.

Ciddi bir şekilde toplumun gündemi işgal edildi. 

‘Demokrasi-seçim-oy’ dediğimiz süreç adeta bir sirk, bir karnaval havasına dönüştürüldü.

Günün sonunda, Demokrat Parti’den seçilecek başkan adayını partiye kayıtlı partililer seçiyor, yani halk seçmiyor! Bu kadar uzun bir süreç toplumu bezdirebiliyor.

ABD seçimlerinde farklı bir denklem var. Başkanlığa giden yolda hangi eyaletlerin kazanıldığının önemi büyük. Çünkü ABD Başkanı olacak kişiyi Washington’a giden delegeler seçiyor nihayetinde. 

Son seçimde, hatırlarsanız, Hillary oy toplamında Trump’ı geçmişti ama Trump eyalet bazında daha fazla delege kazandığı için başkan seçilmişti.

Hatta Türkiye’de, dikkat çekmek için spekülasyon yapan bazı ekran maymunları da “Delegeler Trump’ı seçmeyecek” şeklinde içi boş kehanetlerde bulunmuşlardı.

İşte böyle değerli dostlar.

Demokrasiye selam, demokrasi karnavalına devam!..

Diğer Yazıları
Ne Seçimdi Ama…
Paris Olimpiyatları ve Tarihi Anılar