''Bence bir esere baktığınızda size bir soru sorduruyorsa o eser sizin kalbinize dokunmuştur''
‘‘Bence bir esere baktığınızda size bir soru sorduruyorsa o eser sizin kalbinize dokunmuştur.’’
Belma Bozkurt’un İstanbul’daki kişisel sergisi Shade of Branches ile 27 Nisan – 3 Mayıs tarihleri arasında Caddebostan Kültür Merkezi’nde sanatseverlerle buluştu. Sanatçıyı sergisinde ziyaret ettim ve merak ettiklerimi sordum.
Kendini nasıl bir sanatçı olarak tanımlıyorsun?,
Türkiye’ de çağdaş ressamlar arasında sanat terapisi uygulayıcılığı ve CTI sertifikalı Co-active profesyonel koçluk ünvanlarını taşıyan, eğitimlerini tamamlamış ve aktif olarak uygulayan nadir kişilerden biriyim. Hem kendi işlerimde bu yetkinliklerimi eserlerime yansıtıyorum, bu bilinçle eserlerimi üretiyorum. Aynı zamanda sanat terapisi koçluğu uygulamalarıyla gönüllü çalışmalarda bulunuyorum.
Yurtiçi ve yurtdışı pek çok sergi ve fuarda eserlerim yer almaya devam ediyor ve Tokyo Metropolitan Müzesi’nde ve Türkiye’de IAAF Istanbul, ArtAnkara ve Bodrum’da sergilendi. En son Shade of Branches kişisel sergim 27 Nisan-3 Mayıs tarihleri arasında Caddebostan Kültür Merkezi’ nde yoğun ilgi ile karşılandı. Anda farkındalık teknikleriyle sanat üretimini birleştiren sanat pratiğiyle İnsan olma değerine temas etmeyi araştırıyorum. Mükemmel varılacak bir yol değil, özgün ve otantik olan ise an içinde çok keyifli bir yolculuk sözleriyle sanata yaklaşımımı ifade edebilirim. Bence bir esere baktığınızda size bir soru sorduruyorsa o eser sizin kalbinize dokunmuştur. Eserler insana insanı insanca anlatır. Eserlerim izlendiğinde yarattığı atmosfer ile izleyicilerin ruhsal bir huşu deneyimi yaşaması beni keyiflendiriyor.
Ben özgün, farkındalığı yüksek, ulaşılabilir ve alçak gönüllü bir sanatçıyım. Sergime gelen herkesin yanına giderek kendimi tanıtıyorum, hoş geldiniz diyorum. Bu işi yapmamın sebebi zaten insana, ruhuna dokunabilmek. Bazı eserleri çok beğeniyorlar, kısa zamana da olsa sorduğum sorularla kendilerine ait bir keşif sağlamalarına yardımcı olmaktan mutluluk duyuyorum. Sanatın insan ve dolayısıyla halk için olduğunu düşünüyorum. Sanat ile uğraşan insanların ve sanat eseri alım gücü ve vizyonu olan kişilerin ayrıcalık sahibi olduğuna dair bir yanılsama hakim Türkiye’ de. Üniversite mezunu, kariyer sahibi insanların bazen ilk defa sergi gezdiğine şahit oluyorum. Sanatçı manifestosunun dışında bir de gelecek nesillere ve yaşadığı çağa hizmet eden bir vizyon taşımalı bana göre.
‘‘Sanat terapisi uygulayıcılığı teknikleriyle kendimde farkına vardığım durumları çocukluk dönemimde odamdan sarkan kiraz ağacı ile diyaloguma yansıttım.’’
‘Shade of Branches’ isimli kişisel sergin olumlu tepkiler aldı. Biraz bahseder misin?
27 Nisan-3 Mayıs tarihleri arasında Caddebostan Kültür Merkezi’ nde 3 yıllık çalışmamın sonucunda yer alan 60 eser ile sanatseverlerle buluştum. Hepimiz bir ağacın dallarıyız ve her halimiz birbirinden sözüyle yola çıktım. İçinde bulunduğumuz zor günlerde birlik ve beraberliğin önemli olduğunu düşünüyorum. Sanat terapisi uygulayıcılığı teknikleriyle kendimde farkına vardığım durumları çocukluk dönemimde odamdan sarkan kiraz ağacı ile diyaloguma yansıttım. Yaşadığımız modern hayat içerisindeki farklı duygudurum temalarını izleyiciye aktardım. Dalların kendi varoluşumu yansıttığını düşünüyorum, kuşlarla doyumda, yaşama değer ve anlam katan bir hayatı tarif ediyorum. Aldığım geri bildirimlerde eserlerde yoğunlaşan duygunun sanatsevere yansıması ve özgün işlerle dikkat çekmesi özgün ve otantik olduğunu ortaya koyuyor. Gelişim ve analiz bir ömür bana göre. Hayat mani olmazsa bu yolda yürümeye devam etmek konusunda heyecan taşıyorum.
Sanat terapisi koçluğu ve bu alandaki gönüllü çalışmalarından bize biraz bahseder misin?
Sanat terapisi, egonun regresyonu olarak tanımlanır. Resim, müzik ve drama gibi sanatın belirli bir teknikle araç olarak kullanılması sağlanarak danışanların bilinçdışını ifade etmeleri için tercihe göre bireysel ve grup eşliğinde imkan sağlanır. Sanat terapisinde amaç güzel resim yapma yeteneğimizi keşfetmek ya da estetik bir üretim değildir. Esas amaç sanat terapisi uygulayıcılığı esnasında kişinin ürettiği eserler aracılığıyla dışavurum sağlayarak kendisi ile ilgili farkındalığı sağlamasıdır. Örneğin duygularını dışa vurarak rahatlamak, eleştirel iç sesten kurtulmak, kendini olduğu gibi kabul etmek ve sevmek, potansiyelini keşfetmek gibi sıralayabiliriz. Sanat terapisti olmak psikoloji ve psikiyatri branşlarında uzmanlık gerektirirken, sanat terapisi uygulayıcılığı ve koçluğu alınan özel bir eğitimle rahatlıkla uygulanabilir.
Açtığım 6 kişilik gruplarla signature Art Gallery’de gönüllü sanat terapisi koçluğu çalışmalarına devam ediyorum. Katılımcılarla tanışmak ve kendimi de tanıtmak bana iyi geliyor. Her insan biricik ve her halimizle güzeliz.
‘‘Duygularımla yüzleşmek ve derinleri araştırmak için büyük merak ve cesaret duyuyorum.’’
Yaratma sürecinde seni neler besler?
Duygularımla yüzleşmek ve derinleri araştırmak için büyük merak ve cesaret duyuyorum. Farkındalıklarım, merak ettiklerim, görünmeyenin ötesi, mindful bir an bana ilham veriyor olabilir. İnsanların resimlerimi izleyerek anda hissetmesi beni heyecanlandırıyor.
Bize yeni projelerinden bahseder misin?
1-4 Haziran 2023 tarihleri arasında Art Contact Fuarı, Dr. Mimar Kadir Topbaş Gösteri Merkezi, Atölye Sanat Hayatı standında yer alacağım. Ayrıca fuar kapsamında düzenlenen panellerde acının estetiğini sanat terapisi koçluğu bakış açısı ile ele alacağım. Beymen online Artroom’ da Beymen özel serisi ile yer alıyorum. Sosyal sorumluluk amacıyla gönüllü olarak düzenlediği Sanat Terapisi Koçluğu çalışmalarına Signature Art Gallery’ de devam edecek, katılmak için @belmabozkurt.art instagram hesabından takip edebilirsiniz.
Son olarak gelecek hedeflerin nelerdir?
Sadece Türkiye’ de değil, global düzeyde sergiler açmayı hedefliyorum. Özellikle sergilerde ve fuarlarda gördüğüm çocukların ve gençlerin resme gerçekten çok büyük bir ilgisi var. Biz genç sanatçılar, özellikle yeni global dünyanın içerisinde olan yetenekli insanlar olarak Türkiye’de sanat vizyonunu daha ileriye götürmeye çalışmalıyız diye düşünüyorum. Liselerde, üniversitelerde, gönüllü çalışmalarla gençlerin sanat sevgisini, sanata bakışını, koleksiyoner mantığını geliştirmeliyiz. Belki ileride önemli koleksiyonerler, Türkiye’yi dünyada global düzeyde başarılı bir şekilde yansıtacak sanatçılar olacaklar.