Belediyelerde yolsuzluk iddiaları ve siyasi iletişim stratejileri

Güncelleme:

Belediyelerdeki yolsuzluk iddialarıyla ilgili olarak, partililerin belediye başkanları ve gözaltına alınan kişilere destek olmak veya olaya tepki göstermek amacıyla belediye önlerinde toplanmaları, açıklama yapmaları veya destek nöbeti tutmalarının “Destek ve tepki” gösterme boyutu dışında, bir başka boyutu daha bulunuyor.

Bu da, olaydan daha geniş bir halk kesiminin haberdar olmasının sağlanması, olayın güncelliğinin korunması ve diğer belediyelere yönelik olası operasyonların önlenmesidir.

Fakat, işin içinde “Yolsuzluk iddiası” olunca, bu kez önceden hiç haberi olmayan insanlar da bu yolla olayı öğrenmiş oluyor ve insanların kafasında ister istemez bir “Yolsuzluk” algısı ve şüphesi oluşuyor.

Bir konuşmada yaşlı bir amca, bazı belediyelerin parti genel merkezlerine, partilerin il ve ilçe başkanlıklarına düzenli para gönderdiklerini, harcamalarını karşıladıklarını söyleyerek, bu nedenle hepsi açıktan para alıyor diyor. Tabir yerinde ise, belediyelerde çarkın böyle işlediğini söylemek istiyor.

Söze karışan bir başkası, genel başkanlar dahil çoğu kişinin bunları bildiğini ve işlerine geldiği için ses çıkarmadığını, İstanbul için özellikli bazı ilçe belediye başkanlıkları bulunduğunu söylüyor.

Bir başkası ise, emekli maaş artışlarını, hayat pahalılığını unutturmak istiyorlar, bunlar algı operasyonları diyor.

Bu konuşmalar, halkın tamamının bakış açısını ve belediyelerin tamamının işleyişini ortaya koymuyor olsa da, halkın yolsuzluk algısını ve belediyelere bakış açılarını bir nebze ortaya koyuyor olabilir.


Bunların aksine, iddia ve gözaltıların siyasi amaçlarla yapıldığını, gerçek olmayan suçlamalar olduğunu, açık ve şeffaf faaliyet gösteren belediyeler bulunduğunu ileri süren yaklaşımlar da bulunuyor.

Durum böyle olunca, “Yolsuzluk” iddialarına karşı (Destek ve tepki gösterirken) nasıl bir siyasi iletişim stratejisi izlenmesi gerektiğinin önemi ortaya çıkmaktadır. Tabir yerinde ise “Kaş yapayım derken, göz çıkarma ile karşı karşıya kalmak” mümkün olabilmektedir.

Toplum olarak bizlerin beklentisi ise, kamu kaynaklarının halkın yararına elde edilmesi ve kullanılması, yolsuzlukların tamamen sona ermesi ve olumsuz algıların toplumda ortadan kalkmasıdır.

Saygılarımızla.
Levent KÜÇÜK
Genel Başkan
Tüketiciler Derneği (TÜDER)

Diğer Yazıları
Yangın sonrası rezervasyon iptalleri
Kader değil, ihmaller zinciri!
Sahte içki ölümlerinde nereye gidiyoruz ?