Batı medyası dezenformasyon savaşına gaz verdi
Birçok gözlemci Ukrayna’daki çatışmaların üçüncü dünya savaşına yol açmasından endişe ediyor. Ama öyle olmasa bile, bu kritik savaş adeta bir dünya savaşı gibi sonuçlar doğuracak. Özellikle göbeğinde yer aldığımız Avrasya’daki jeopolitik dengeler açısından.
Şu an savaşın kaybeden tarafı, Ukrayna’yı kullanarak Rusya’ya karşı vekalet savaşı yürüten NATO. Ukrayna topraklarının yaklaşık %20’sini Rusya ele geçirdi. Ukrayna’nın Rusya’yı mağlup etmesi bir tarafa, kaybettiği toprakların tamamını geri alabileceğini düşünenler Batılı uzmanlar arasında bile çok az – NATO doğrudan savaşa girmedikçe.
Ama Batı’nın açık ara kazandığı bir başka savaş var: Dezenformasyon savaşı.
Demokratik geleneklerin zayıf olduğu Ukrayna ve Rusya’da medya büyük ölçüde devlet tarafından kontrol ediliyor. Bu iki ülkenin ayrıca doğrudan savaşan taraflar olması, o ülkelerdeki medyanın durumunu daha kolay anlaşılır kılıyor.
Buna karşılık başkalarına medya özgürlüğü ve dezenformasyon konusunda ders vermeye meraklı Batı medyası, savaşın başından beri kendisinin yürüttüğü dezenformasyona son dönemde iyice gaz verdi.
Geçen ay bu konuda değişik örnekler verdik, bunlardan özellikle birini ayrıntılı inceledik. Savaşın ilk haftalarında Ukrayna için uygun koşullar içeren bir barış mutabakatı Türkiye’de yapılan görüşmelerde sağlanmıştı.
İngiltere ve Amerika’nın müdahalesiyle Ukrayna’nın anlaşmayı imzalamaktan caydığını somut belgelerle anlattık. Ama The Wall Street Journal ve değişik Avrupa medyası bu gerçeği inkar ediyor, imzalanmama nedeni olarak, Kiev yakınındaki Bucha şehrinde o günlerde bir katliamın ortaya çıkması gibi başka bahaneler uyduruyordu.
Savaş devam edince Ukrayna büyük toprak kaybına uğradı. Artık muhtemel bir anlaşmada o toprakların tamamını masada geri alabilmesi imkansız.
Ülke korkunç yıkıma uğradı. 50 milyona yakın nüfusu 38 milyon civarına indi. O tarihten sonra yaklaşık bir milyon Ukraynalı ve Rus hayatını kaybetti veya ağır yaralandı.
Bütün bu ağır sonuçların siyaseten ve ahlaken sorumlusu, o anlaşmayı bozanlar olacak. Fatura ağır.
Tesadüf, bizim yazımızla aynı günde The New York Times (NYT) gazetesi aynı konu üzerine uzun bir inceleme yayınladı. Üç gazeteci kendi ifadeleriyle “aylarca” çalışmış, ayrıca dört gazeteci daha onlara yardım etmiş, bulabildikleri tüm dokümanları toplamışlar, ilgili pek çok yetkiliyle görüşmüşler ve ortaya 3700 kelimelik uzun bir inceleme-haber metni ortaya çıkmış.
NYT’nin tüm dünyada yaklaşık 10 milyon elektronik abonesi var. Batı dünyasında en yüksek okuyucu kitlesine sahip gazete. Yaklaşık 1700’ü gazeteci 5700 kişi istihdam eden dev bir kurum.
Sadece Amerika’nın değil, rahatlıkla “dünyanın en etkili gazetesi” denebilir. Sahip olduğu geniş maddi imkanlar istihdam ettiği gazetecilerin bazı konuları aylarca çalışabilmesini mümkün kılıyor. Bunun sonunda pek çok kez gerçekten başarılı gazetecilik örnekleri ortaya çıkıyor.
Ukrayna’da son anda çöken barış anlaşmasına geniş yer ayırması konunun önemini gösteriyor. O anlaşmanın içeriği hakkında, izleyebildiğim kadarıyla Batı medyasında bugüne dek yayınlanan en kapsamlı metin ortaya çıkmış. Aktarılan bilgiler bizim bugüne dek yazdıklarımızın hepsini neredeyse aynen doğruluyor; özetle:
Rusya son savaşta girdiği topraklardan çekilecek. Kırım ve Donbas sorunları ayrıca yürütülecek uzun vadeli müzakerelerde çözülecek. Ukrayna NATO üyeliğinden vazgeçecek, saldırı silahlarına sınırlandırma getirilecek, güvenliği için 11 ülke garanti verecek. AB üyeliği dahil dış ilişkilerini serbestçe yönetecek. Tam mutabakat sağlanamayan tali konular, kısa sürede yapılacak ve anlaşmanın imzalanacağı Zelenski-Putin zirvesinde çözülecek.
O arada anlaşmanın bozulma nedeninin, The Wall Street Journal ve başka Batılı medyanın iddia ettiği gibi Bucha katliamı olmadığını vurguluyor. Bizim kullandığımız gerekçelerin aynısına işaret ederek.
Ama zurnanın zırt dediği yere geldiğinde, NYT inanılmaz bir dezenformasyon sergiliyor. Mutabık kaldığı anlaşmadan Ukrayna niçin son anda vaz geçti?
Zamanın İngiliz Başbakanı Boris Johnson 9 Nisan 2022’de apar topar Kiev’e gitti, Ukraynalıları ikna etti ve anlaşmayı bozdu. Biden yönetimiyle eşgüdüm içinde. Bunları, Johnson hükümetinin resmi basın duyurusu dahil pek çok kesin belgeye dayanarak anlattık.
Ama yedi gazetecinin aylarca süren çalışması sonunda yayınlanan NYT’nin incelemesinde, anlaşmanın niçin suya düştüğü anlatılırken İngiltere Başbakanı’nın ani Kiev ziyaretinin sözü dahi edilmiyor. Gazete o kader belirleyici ziyareti görmüyor, yok sayıyor. Korkunç!
Barış müzakerelerinin çöküşü hakkında böylesine çarpıtılmış bir haber başka yerde çıkmadı. Sıklıkla dünyanın başka medyasını dezenformasyonla suçlayan NYT’deki bu metin gibi göz göre göre çarpıtılmış ve gazlanmış bir örneğe rastlamak zor.
NYT’nin dayanaktan yoksun açıklamasına göre Ukrayna’nın cayma nedeni, güvenlik garantisi verecek 11 ülkenin karar alırken uygulayacağı oylama yönteminde mutabakat sağlanamaması imiş! Halbuki bütün hayati konularda Ukrayna ve Rusya arasında mutabakat sağlanmış, ikinci planda kalan bazı konuların Zelenski ve Putin arasında kısa sürede yapılacak zirvede çözülmesi karara bağlanmıştı. Zelenski zirveden vazgeçti, iptal etti. Niçin vazgeçti? Sorunun cevabı bugün iyi biliniyor.
NYT, Türkiye’de de epey etkili.
Ancak kritik konularda -Ukrayna savaşı gibi- daha sağlıklı görüşlere sahip olmak isteyenlerin, Batı dahil dünyanın değişik yörelerindeki kaynakları izlemesi, ondan sonra kendi sentezini yapması daha isabetli olacaktır.