Bakanlara Mercedes Jesti

Güncelleme:

4 Bakanın altına S 600 Mercedes çekti!

Sözcü' nün haberine göre; Başbakan Erdoğan Devlet Bakanları Egemen Bağış, Selma Aliye Kavaf, Hayati Yazıcı ve Tarım Bakanı Mehdi Eker 'e 2010 model Mercedes aldı.

Sözcü Gazetesi'nin "Millet aç yatarken, tanesi 800 bin liralık Mercedes'te keyif çatılmaz ki.’

 diye duyurduğu Mercedes olayı, kabinede yeni bir tartışma başlattı.

Diğer bakanların 2010 model Mercedes'e binememekten yakındıkları öğrenildi.

Türkiye ekonomisinin krizden etkilenerek %6,5 küçüldüğü, işsiz kalan vatandaşların günler süren eylem ve protestolar yaptığı bir dönemde 800 bin TL'lik Mercedes'ler tepki çekti.

12 motoru olan Mercedes s- 600, saatte (üreticinin koyduğu limit) 250 km. hızla ilerleyebiliyor.

 

Bakın sevgili okurlar haber bu şekilde aynen aktarıyorum. Eğer haber doğruysa; !

 

 Bu haberi hangi taraftan yorumlamak lazım, inanın ben de şaşırdım, nereden başlamak lazım diye.

 

 Çünkü nereden başlarsam başlayayım, elimde kalacak bir haber.

 

Tam da bir önceki yazımda, aslında anlatmak istediğim, ‘işin özünde yatan yanlışa’ çok iyi bir örnek.

 

Mercedes herkesin bildiği gibi Alman yapımı bir araç, dolayısıyla Almanya’ da, Türkiye’ de olduğu kadar pahallı değil.

 

 Böyle bir şey Almanya’ da yaşansa, bu şekilde haber değeri taşımaz. Orada zaten araç, kendi ürettikleri  malları, fiyat da o kadar fahiş değil.

 

 Ayrıca,  Alman Devleti zaten, dünyanın en güçlü ekonomisine sahip ülkelerinden.

 

 Dolayısıyla Başbakan çıkıp, bakanlarına böyle bir jest yapsa, haber olmaz.

 Kaldı ki,  onların siyasi prosedürü daha farklı işliyor.

 

 Eyalet sistemi olduğu için, Başbakan, halktan aldığı vergilerle, bakanlarına jest yapar mı bilmem.

 

  Sosyal demokrasi ile yönetildikleri  için, uygulamaları bizden farklı olabilir.

 Ama  doğal olarak ekonomileri de son derece güçlü.

Biz de ne oluyor, neredeyse eski parayla 1 trilyona yakın her bir aracın   fiyatı ile TOKİ’ den 7-8 dar gelirli aileye daire alınıyor.

Yüzlerce kişinin asgari ücretli maaşları ödeniyor. Hesap ortada..

 

Sonra makam araçları 0 kilometre alınıyor, biraz kullanıldıktan sonra, değerinin çok altına satılıyor.

 

Ayrıca asgari ücrete baktığımızda,  1 Ocak 2010'dan itibaren, 16 yaşından büyükler

 

 için brüt;  729,

 net 521.89 lira,

 

 16 yaşını doldurmamış işçiler için ise brüt 621,

 net 444.57 lira olarak belirlenmiş.

 

O zaman  bu insanların, oyları ve vergileriyle iktidara gelip, sonra da bakanlara 0

 kilometre Mercedes makam aracı almak ne kadar, ak ne kadar insani bir hareket olduğunu , sorgulamak gerekiyor.…

 

Milletvekili maaşlarına bakıyoruz; milletvekillerinin de maaşı 2009 itibariyle;

 9 bin 469 TL olurken. Memur maaş oranlarına baktığımızda; 9′un 1′inde üniversite mezunu bir devlet memurunun da yine aynı göstergelere göre daha önce 1.150 TL olan aylık net maaşı, katsayı ve asgari geçim indirimi artışıyla 1.200 TL’ye yükseliyor.

Genel Müdür maaşının  3.818 TL’den 3.975 TL’ye, müsteşar maaşının  da 4.180 TL’den 4.351 TL’ye çıktığını görüyoruz.

Yani kimsenin maaşı niye yüksek demiyorum ama biraz adalet lazım, 500 lira asgari ücretle 1 ay geçinmek imkansız.

Ya da devlet memurları, niye suratsız, niye davranışları soğuk diye şikayet ediyoruz. 1150 lira maaş alan bir memurun yüzü nasıl gülsün?

 

 Eğer bir parti iktidarı başarılı olmaktan söz ediyorsa, birinci kriteri, toplumun ekonomik düzeyini yükseltmek olmalı. Yok böyle değilse başarı söz konusu olamaz..

 

Her şey ortada, yorumlamaya çok fazla gerek yok, hesaplar açık ve net tabloyu ortaya koyuyor.

Konuyu toparlarsak, bir çok parti başkanı bu aralar seçim anketi yaptırıyormuş,  yeni seçimlerde hangi parti, hangi lider gelirse gelsin, vatandaşın ekonomik, refah seviyesini yükseltmediği sürece, hangi partinin başa geçtiği, hangi liderin daha popüler olduğunun hiçbir önemi yok.