Asgari ücrette hayal kırıklığı
Asgari ücrette yapılacak artışın, yaşadığımız hayat pahalılığı ve geçim sıkıntısı esas alınarak, siyaseten bir “İNSANI SORUMLULUK ve ZORUNLULUK” olduğunu, önceki yazılarımızda belirtmiştik. Hükümetin ekonomiye ilişkin şunu yaptık, bunu yapıyoruz, şöyle olacak, iyi gidiyoruz şeklindeki açıklamaları, toplumdaki olumlu beklentiyi üst seviyeye çıkarmıştı.
Asgari ücretteki % 30’luk artışın, bugünkü piyasa şartları ve hayat pahalılığı gerçeğinde bir hayal kırıklığı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. İstanbul başta olmak üzere kira, ulaşım, yeme içme, ısınma gibi temel mal ve hizmetlerin çok pahalı olduğu şehirlerde, bu ücretin çok düşük kaldığı apaçık ortadadır.
Durum böyle olunca, ekonomideki pembe tablonun, tabir yerinde ise “HAVAYA SIKMAK” olduğunu ya da bunun sabit ve dar gelirlilere bir faydasının bulunmadığını anlamış oluyoruz.
İktidarların ülke yönetimine ilişkin birçok görev ve sorumluluğu bulunmaktadır. Ancak, her bir vatandaşın evinde huzur içinde yaşaması ve yatağına karnı tok girmesi, en öncelikli görevidir. Etin, peynirin, zeytinin, ekmeğin, ulaşımın, kiranın, meyve ve sebzenin, deterjan ve tuvalet kâğıdının fiyatının adeta peşinden koşan, ucuzluk marketlerindeki indirimleri takip eden asgari ücretli, emekli ve sabit gelirlilerin hayat şartlarının iyileştirilmesi temel bir zorunluluktur.
Asgari ücretteki artışın yeniden değerlendirilmesi, sabit gelirliler açısından insani bir zorunluluktur. Hükümet yetkililerin dikkat ve değerlendirmesine sunuyoruz.
Saygılarımla.
Levent Küçük
Genel Başkan
Tüketiciler Derneği (TÜDER)