Ana muhalefeti dinleyin biraz
Eskiden, şarkıcılar, sanatçılar film yıldızları için sıklıkla söylenirdi. Herkes birbirine "onun da kaseti var" şeklinde imalı açıklamalar yapardı. Bu kasetler elden ele dolaştığını duyardım. Hiç izlemişliğim yok fakat bugün sinema, TV ve sanat dünyasında bugün otorite olarak sıklıkla karşımıza çıkan çoğu isim geçmişindeki kasetle yaşıyor!.
Eskiden bu kasetler büyük tip kasetlerdi, evinde video denen cihaz olmayanlar izleyemezdi. Şimdi İnternet üzerinden aynı anda binlerce hatta milyonlarca insana ulaşıyor. İnternet denen çağın buluşu, bize, siyasetçilerin telefonlar aracılığı ile kimlerle neler konuştuklarını kulaklarımızın pasını silercesine duyuruyor.
Günlerdir sosyal medyada kasetleri izliyorsunuzdur. Kasetlere göre, rüşvet pazarlıkları, adalete müdahale diyalogları yapılmış. Başbakanımız “beni bile dinlemişler yahu beni, bu ülkenin Başbakan’ını” diyor meydanlarda. Bunun ipucunu “Oğlum Bilal üzerinden benim üzerime gelecekler” demişti. İçine doğmuş olmalı!
Her şey bir yana; bu ülkenin başbakanını nasıl dinlerler? Sanki sıradan bir adamdan bahsediyoruz. Gazeteyi, gazeteciyi, askerleri, hukukçuları, örgütleri, partileri, iş adamlarını dinliyorlar hadi de, bir başbakan ve oğlunu nasıl dinlerler? Akıl alır gibi değil!
Üstelik şu on bir yıl gösterdi ki; Sayın Başbakanımız yaptığı tüm hukuki düzenlemeleri bu halk için, bu seçmen için yaptı. Yapılanlara bir bakın allah aşkına! Atatürk bu ülkenin her coğrafyasında var, insanların aklının derinliklerinde. T.C kaldırılmak istenmiş, andımız kaldırılmış ne var bunda büyütülecek? Eğer bir şeyler silindiyse, değersizleştirildiyse, kaldırıldıysa bu halk içindir, milletim içindir.
Telefon konuşmalarına gelince… Başbakanımız oğlu ile konuşamayacak mı? Üstelik “senin paran var baba” diyor, başbakanımız da “dağıt o parayı” diyor dinletilen kasetlerde… Bundan güzel şey var mı? Adalet Bakanıyla(!) görüşemeyecek mi? Adalet Bakanına tavsiyelerde bulunamayacak mı? Muhalifler “paralar çalınmış” diye haykırıyor, yüksek sesle. Meydanlarda “hırsız var” diye bağırıyorlar. Sanki bu ülke halkı hırsızlık vakasını ilk kez görüyor gibi!
17 Aralık sürecinden sonra zorunlu gözaltında misafir edilmiş olan Hayırsever işadamı: “memurun ve orospunun bahşişini peşin vereceksin” demiş haksız mı? "işçinin hakkını alnının teri kurumadan veriniz" diyen bir ümmetin torunları değil miyiz biz?
İktidar destekçisi dostlarımız “çaldıysa benim paramı çaldı” diyorlar, haklı olabilirler. Muhalifler durmak bilmiyor; “senin paranı çalarken araya benimki de kaynadı” diyor. Kurunun yanında yaşta yanar, olacak o kadar! Üstelik paranın şekli de önemli; zekât mı, öbür türlü mü o da belli değil. Ayakkabı kutularının içinden para çıkmasını da önemsemiyorum. Kimin koyduğu bile belli olmayan paralar için insanlar neden suçlanıyor anlamış değilim. Evde kasa yoksa ayakkabı kutusunda saklamak çok yaratıcı bir fikir gibi geldi bana. Denemeye değer!
Ortada telefon görüşmeleri varsa her şey bu millet içindir, paralar, ayakkabı kutuları hepsi bizler için… Ne yapıldıysa bizler için yapmışlardır eminim ben...
Sözün özü biz bu muhalefete layığız arkadaş. Ne demişler insanlar layık oldukları muhaliflerce eleştirilir. Meydanlarda sürekli yüksek sesle bir şeyler söylüyor ana muhalefet…
Artık yeter yahu… Bu ana muhalefeti de biraz dinleyin!