Alo öğretmenim beni dövüyor!
Bir televizyon programını izlerken, dikkatimi çeken ve eğitimle ilgili bir haber geçildi.Şiddet vb. durumlara maruz kalan öğrenci, 147’yi arayarak,öğretmenini şikayet edecekmiş.Mart ayından itibaren de uygulamaya başlanacakmış.
Aklıma, öğretmenliğin tanımı geldi o an. Öğretmenlik mesleği, öğrencide sosyal, duyuşsal, bilişsel ve psiko-motor alanda gelişme sağlamayla ilgilidir. Bu nedenle, bu uygulama öğretmenliğin doğasına aykırı olacağından yeniden gözden geçirilmesi bir karardır. Kararın aşağıda belirtileceği gibi, daha birçok eleştirilecek yönü bulunmaktadır. En başta böyle bir karar, öğretmenlere güvensizliğin bir sonucu olarak değerlendirilebilir. Ancak, öğretmenliğin doğasında, alanında ve insan ilişkileri alanında uzman olma vardır. Bu kararın uygulamaya geçirilmesi demek, bu gerçeği göz ardı etmek demektir.
Diğer yandan,etkili bir sınıf yönetiminde, öğretmenin, öğrencileriyle kurması gerektiği güven ortamının önemi yönünde aldığı formasyonu inkar etmek demektir.
Karşı olduğum, bu karar, sistematik bir şekilde düşünülmediği yönündedir.Çocuk psikolojisi, ülke koşulları, ailelerimizin bir bütün olarak değerlendirilmediği düşüncesindeyim. Bu çağdaki çocukların şikayet etme hakkını kullanabilecek donanım ve olgunluğu sağlayacak demokrasi, insan hakları eğitiminden yoksundur diye düşünüyorum. Ayrıca, demokratik iklimin yerleşemediği ailelerimizde çocuğun şikayet etme hakkını etkili kullanamayabilir. Çünkü, sorumluluk demokrasi ilegeleşebilir. Bu nedenle,çocuk sağlıklı kararlar vermeyip, bu hakkını, yanlış ve böyle kararın verilmesine neden olan gerekçeye hizmet etmeyecek şekilde kullanabilir.
Diğer eleştirilecek noktalardan biri de öğretmenin sınıf yönetimi olumsuz etkilemesi yönündedir. Çünkü öğretmenle,öğrenci arasında güven bunalımı yaşanabilir. Bu da öğretmenin öğrenciyi okulun amaçları doğrultusunda güdülememekle sonuçlanabilir.