Allah askerimizi korusun

Güncelleme:

Türkiye, Fırat Kalkanı Harekâtı’nın ardından PKK'nın Suriye'nin kuzeyindeki etkinliğini yok etmek için adına ‘Zeytin Dalı’ dediği askeri harekât başlattı. Operasyonun adı "ZEYTİN DALI" ve Zeytin dalı barışı simgeler.

 

Bu operasyonun amacı sınırımızdaki terör devletine engel olmak  ve ABD’nin kurduğu son tuzağı görmektir. 

 

Amerika’nın göz göre göre ağır silahlarla beslediği ve yıllardır Türkiye’nin başına bela olan terör örgütünün güvercin kanadında gül göndermeyeceğini tahmin etmek zor değil maalesef. Operasyonun deklare edilen hedefi "PYD-YPG-PKK'nin kökünü kazımak". Ve şu ana kadar bu hedeften şaşılmadığı ve sivillere her hangi bir yönelimin olmadığı çok net görülüyor.

Türkiye’nin yaptığı hamle mecbur kalınmış bir hamledir.

 

Türkiye’nin açık hedefinin bu operasyonla terör örgütünü ve terör devletinin oluşumunu engellemekken, aslında gizli hedefinin Amerikan gücünün yok sayılması denilebilir. Türkiye ABD’nin şiddetle karşı çıktığı operasyona, Rusya’nın çekincelerine rağmen yapması kritik bir hamledir.

 

18 Ocak’ta Orgeneral Hulusi Akar ve Hakan Fidan’ın Moskova’da yaptığı görüşmelerle ilgili detayları bilmiyoruz.

 

Ama Suriye’nin müttefiki olan bir ülkenin desteğinin alındığı çok net görülüyor.

Günümüz dünyasının kanlı emperyalist ülkesi Amerika bu toprakları uzun süredir şekillendiriyor ve çıkardığı savaşla hem ekonomik hem askeri hem de silah ticaretini yönlendiriyor. Irak savaşları, Suriye'nin iç savaşa sürüklenmesi, yakın geçmişte yaşanan "Arap Baharı" rüzgârı hep Amerikan projesiydi ve BOP parçasıydı.

 

Sırada İran ve sonrasında Türkiye'nin olacağını artık herkes net olarak görebiliyordu. Yakın zamandaki İran karışıklıkları da bu hedefin en net ön denemesiydi. 

Amerika'nın gönderdiği ağır silahların tek amacı bölgede bir düzenli ordu kurulması çalışmalarıdır. Bu düzenli ordu YPG/PKK militanlarından oluşturulacak.

Amerika, Türkiye'nin yapacağı operasyona öncesinde şiddetle karşı çıktı. Sonra sessiz kalmayı ve çabuk çıkın gibisinden tehditkâr tutum takınmayı tercih etti.

 

Yılların politikalarından ve huzursuz müttefiklikten anladığım şudur: Amerika şiddetle karşı çıkıyorsa, bu operasyon Türkiye için hayati önemdedir ve gereklidir.

Sineklerden kurtulmak için bataklığın kurutulması gerekir.

 

Savaşa karşıyım ama bu ülkenin bir evladı olarak sorumluluk duygusu taşıdığıma da inanıyorum. Bu sorumluluk duygusu, yıllardır ülke içinde dökülen kanların bir son bulması için bu operasyonun gerekli olduğuna hükmediyor. Operasyona destek vermek bazı gerçekleri göz ardı etmemize de engel olmamalıdır. 

 

Amerikanın oyuncağı olan bazı iktidarların, geçmişte Amerikanın belirlediği siyaset ile yönettiği içini ve bunu maalesef özellikle sağ iktidarların hiç biri göremediği için bu noktadayız. 

 

Bunca yıl siyasi İktidarların, yanlış politikalarının faturasını, yoksul insanların çocukları canlarıyla ödediler..

 

Sadece geçmişte değil, yakın zamanda da, AKP hükumetinin yaptığı bazı kritik hatalar oldu. Oradan bir Kürt devleti çıkacağını bile bile Suriye’yi parçalanmasına göz yummak hatta destek vermek ölümcül bir hataydı. Amerika’nın gizli yönlendirmesiyle Suriye’deki muhalifleri desteklemek yanlıştı.

 

Fakat Maymun gözünü açmıştır Afrinde!

En azından böyle umut ediyorum.

 

 

Peki, bundan sonra ne yapmalı?

 

ABD’nin, PKK’nın kolu YPG’ye kamyonlarca silah sevkiyatından endişe duymalı ve artık şirin bir stratejik müttefik yalanına ortak olmamalıyız.

 

Türkiye toprak bütünlüğünü korumak uğruna, on binlerce evladını toprağa verdi. Savaşın, askeri operasyonların ve terörle mücadele etmenin ekonomik maliyetinin ağırlığını unutmamalıyız. Bu ekonomik maliyetin azaltılması veya yok edilmesi demokrasinin rayında ilerlemesine bağlı.

 

Önce içeride huzuru, barışı tesis etmemiz, toplumsal bütünlüğü sağlamamız, sonra da sınırın öte yanında kim olursa olsunbüyük Atatürk’ün söylediği gibi “yurtta sulh cihanda sulh” sözünden hareketle diyaloğa, dostluğa dayalı ilişkiyi geliştirmemiz gerekiyor.

 

 Eğer böyle tuzaklar, aleyhimize hesaplar varsa tüm bunlarla ancak içeride toplumsal bütünlüğünü sağlamış, kurumlarıyla, kanunlarıyla demokrasisiyle güçlü bir devlet olursak baş edebiliriz.

 

Türkiye’de yaşayan tüm insanların siyasi düşüncesi ne olursa olsun, ayrıştırmadan, ulusal çıkarlarda toplanmayı sağlamalıyız. Türkiye’nin hamurunda birlik ve beraberlik vardır.

 

Ülke sevgisi, duyguyla, akılla ve mantıkla hareket etmeyi gerektirir. Mantıklı olan her oluşum ve düşünce desteklenmelidir. Bundan sonrası için savaş en son çare olmalıdır.

 

Ve kalıcı çözüm barıştan ve demokrasiden geçtiğini unutmamak gerekmektedir.

Ve unutulmamalıdır ki; demokrasisi güçlü bir ülke her açıdan güçlüdür.

 

Allah askerimizi korusun.

Diğer Yazıları
Bahçeli'nin tarihi çağrısı
Keşke ülkede muhalefet olsa
Bize yarınlar lazım
Atatürk'ün koltuğu işgal edilmesin
Bu yazıyı yirmi yıl sonra hatırlayacaksınız