Ali İsmail Korkmaz seni unutmayacağız

Güncelleme:

Ali İsmail Korkmaz 19 yaşında kafasından aldığı darbe sonucu öldü.

Daha bunun üstüne kimse, abuk sabuk, aptalca konuşup, anlamsız yorumlar yapmasın.
Ağzınızı, çenenizi kapatın ve insanlığınızdan utanın. O inandığınızı söylediğiniz Allah’ ınızdan, insan olmayı dileyin. Siz vicdanı kararmış, sadece açlığını bastırmak için öldüren hayvandan bile daha zararlısınız ve eminim günü geldiğinde, doğa, enerji, ilahi yasalar sizi hak ettiğiniz çöplüğe geri gönderecektir….

Hayatımda bu kadar gergin, bu kadar mutsuz, bu kadar, üzgün ve huzursuz bir Türkiye’ de yaşadığımı hatırlamıyorum.

19 yaşında bir çocuk ölüyor ve birileri twitterdan ona git bak bakalım şimdi Allah var mı yok mu görürsün it oğlu diye yazabiliyor.

Veya bu haberin yani çocuğun ölüm haberinin altına, pardon da bu çocuk nerede ölmüş okulunda mı diyebilen, geri zekalı ve kötü, oportünist insanlar çıkıp yorum yapabiliyor.

Ve ben bu insanlara sormak istiyorum. Madem ki bu ortamı tasvip etmiyor, polisin aşırı şiddet kullanımını doğru buluyorsunuz. O halde 12 eylül döneminde, ki hepimiz küçük çocuklardık ama bir takım gazeteler, haberler vs pek çok arşiv  gördük.   dönemi merak edip araştırdık, analiz ettik.
O kanlı dönemde, normal insanların sokağa çıkıp vurulmaktan korktuğu, kan gövdeyi götüren, devletin hiçbir şekilde çalışamadığı, kanun çıkartamadığı, karar alamadığı, her gün yüzlerce insanın durduk yerde çatışma sonucu öldürüldüğü bir ortamda, nasıl öldürülen teröristleri haklı buldunuz.

Bu dönemde öldürülen çocukların hiç biri terörist ya da bir siyasi parti üyesi değil. Sadece kendiliğinden ortaya çıkmış, baskıdan, sömürülmekten bunalmış, daha iyi bir ülkede yaşamak isteyen gencecik, sizler gibi, bizler gibi normal insanlar. Bunların öldürülmesini nasıl haklı buluyorsunuz?

Hiç mi utanmıyorsunuz, iç görünüz ve vicdanınız yok diye. Nasıl insan kendi acımasızlığından bu kadar habersiz olur???

10. yıl marşında ayağa kalkmayan partililer, İstiklal Marşı’ ndan, Andımızdan rahatsız olan bir  ‘gerçek anlamda çapulcu’ güruhu oluştu ve bu birilerinin işine geldi. Neden? Siz Türk değil misiniz, neden bunlardan rahatsız oluyorsunuz?Bu toprakları kanları ile almış, savaşmış Ata’ nızdan utanıyor musunuz?  Derdiniz ne sizin?

Medeni olma yalanları, ilerleme yalanları anlatıp, kendiniz söyleyip, kendiniz inanıyorsunuz. Şaka gibi….

Avrupa Birliği’ ne bile bizi almıyorlar. Hem de tam 40 yıldır. Bu mu ilerleme?

Suriye ve Mısır ile itişme halindesiniz. Orta doğuya mı yakınsınız? Nerede seviliyoruz? Nerede lider konumdayız?

Dünyanın en pahalı pasaportu, en pahalı benzini, en yüksek vergilerini uygulayan ülkelerden biriyiz. Birçok KİT’ imiz özelleşti, bir çok tüketim maddesini dışardan alıyoruz. Siz daha yol yaptık, havaalanını iki katına çıkarttık diye övünüp durun. Oraları kullanacak para vatandaşta nerede?
İnsanlar arkalarında hiçbir güç olmadan bütün bunlara isyan etti ve demokratik, anayasal haklarını kullandı meydanlarda içini döktü.

Onlara gaz sıktınız, ifade özgürlüklerini ellerinden aldınız, içeri tıktınız, su sıktınız, dövdünüz, hakaret ettiniz, öldürdünüz. Sonra geçip koltuklara, demokrasiden bahsettiniz…

Efendim???

Hiç olmayacak bir şey oldu ve tüm dünya bu cesaretli, onurlu direnişçilere destek verdi. Tüm dünya basını Gezi Parkında idi. Ama bizim televizyonlarımız yoktu orada.

Bizim televizyonlarımız, ‘bu gerçeği görmek yerine’, kafasını kuma gömdü.

Mısırda ki, Suriye deki olumsuzluklardan bahsetmeyi tercih etti ve bunları kendisine yedirdi….
Neden? Paralarını kaybetmemek için, duruşlarını, gururlarını kaybetmeyi tercih ettiler.

Twitter ve Facebook ile görüşmeler yapıp, insanların özel bilgilerini almak istediniz. Oraları kapattırmak istediniz. Demokrasiyi ve ifade özgürlüğünü baltalamak istediniz. Azınlığın sesi olduğunuz halde, demokrasiden bahsettiniz, sizi eleştiren gazetecilere, halka en ağır hakaretleri ettiniz. Çapulcu dediniz, bunlar dediniz, ayyaş dediniz, dinsiz adamdan hayır gelmez dediniz. Kısaca yerin dibine soktunuz. Sonra yine üstün demokrasi anlayışınızdan bahsettiniz.

Yazmak, kendimizi ifade etmek artık içimizden gelmiyor. Çünkü korkuyoruz. Yazdıklarımızı dinlemiyor, hep sizi övenleri, yağcılık yapanları aman padişahım çok yaşa diyenleri dinliyorsunuz. Bir nevi antidepresan  etkisi gibi.

Ama bilin ki gerçek hep aynı yerde duracak. Orada ve apaçık. Kendinizle yüzleşmediğiniz ve nefret ile, kaçınmaktan vaz geçmediğiniz sürece hiçbir zaman olması gereken güzellikleri yaşayamayacaksınız.

‘Öteki’ nin sesini bastırdıkça iyileşemeyeceksiniz.

Çünkü bu tüm öğretilmişliklerin ötesindeki tek ilahi gerçek olarak dünyanın kuruluşundan, sonuna kadar devam edecek.

Gerçeğin gücünden ve etkisinden kaçamayacak iyileşemeyeceksiniz. Ama bu gerçeği kabullenip, iyileşmeyi istediğinizde, her şey beklentilerinizin çok ötesinde olacak….

Tarihi inceleyin, bakın ve öğrenin…Ama kendinizi kandırmadan, gerçeklerle korkmadan yüzleşin. O çark sizi içine almadan, iyi bir şeyler yapmaya başlayın.