Açlıkla terbiye edilmek…
Yetersiz beslenme kibar tanımı!.. Dünya düpedüz açlıkla terbiye ediliyor.
Dünya’da yaşayan her sekiz kişiden biri aç; 870 milyon insan, aç…
Bu, 10 tane Türkiye eder.
Güney Asya, Afrika ve Sahra açlığın an yaygın olduğu yerler.
Küresel Beslenme Endeksi (1) 2013 raporuna göre halen 19 ülke açlıkla boğuşmakta.
Eğer “Açlığı” daha geniş tanımıyla alırsak ve “gıda, beslenme, sağlık hizmeti” bileşenlerini değerlendirme skalasının içine katarsak, tablo daha da ağırlaşıyor. Oysa 2012 yılında Rio+20 Konferansı’nda “Milenyum Gelişme Hedefi-1” de “Sıfır Açlık” hedefi konuldu… Ancak aynı 2012’de, tropikal fırtınanın vurduğu Haiti’de, 18 milyon insan birden bire açlığa duçar oldu.
Angola, Bengaldeş, Kamboçya, Etopya, Gana, Nijer, Raunda, Tayland ve Vietnam gibi ülkelerde açlık, yarıya yakın azaltıldı ama halen “alarm” veren Brundi, Eritre gibi ülkeler var. Yanı sıra, Afganistan, Irak gibi ülkelerde ve kimi bölgelerde verilere ulaşmakta sorun var.
Doğal afetlerden daha korkunç olarak, Dünya’da servet dağılımına ilişkin büyük uçurumlar var… Bu eşitsizlik, Hindistan gibi “geriden gelen ve atılım yapan” ülkeleri de etkiliyor.
Yapılan projeksiyonlara göre Hindistan’ın 2050 yılındaki nüfusu 1 milyar 700 milyona yükselecek; bu rakam, bugünkü Çin ve ABD nüfuslarının toplamına yakın ve Dünya Açlık Endeksine (2) göre 78 ülke arasında 63’üncü sırada olan Hindistan’ın, -verili koşullarda- 57’inci sıradaki Pakistan’la yarışması olasılığı var.
Niçin mi Hindistan?.. Çünkü, Hindistan örnek vaka! Eşitsiz başladığı dünya yarışında, yazılım teknolojileri, uzay araştırmaları ve atölye tipi üretimle belli bir ivme yakaladı ama bu ülke nüfusunun % 17’si, çocukların da üçte biri, yeterli gıdadan yoksun. Peki neden?..
Hindistan’da ne yoksa, benzer sorunları yaşayan ülkelerde de o yok:
-Ulusal Gıda Politikası, yetersiz
-Tedarik zinciri, etkisiz
-Depolama, çok ilkel
-İşletmecilik, sıfıra yakın…
Düşünün bu ülkede üretilen gıdanın % 40’ı har vurulup harman savruluyor, sebze ve meyvenin % 70’i tüketiciye ulaşmıyor. Fiyatlar bu nedenle iki misli, fiyat artışı % 10, öte yandan 21 milyon ton buğdayı zararlı böcekler yutuyor. Ülke dünyanın en büyük süt üreticilerinden ama, sütü, teşbih yerindeyse, çocuklardan çok inekler içiyor!
Dünya Açlık Endeksinde çok şükür ki Türkiye’nin ve Türk Cumhuriyetlerinin yeri yok.
Yok ama, Türkiye de, daha kısa bir süre önce kendisini besleyen bir ülke iken, artık, bir çok gıda ürünü açısından ithalatçı bir ülke… Dahası, şeker pancarı gerilerken, yapay tatlandırıcının önü açılıyor, Genetiği Değiştirilmiş Gıda terörünün önüne geçilemiyor.
Önümüzdeki yıllarda en önemli konular, tarım ve enerji politikaları olacak. Siyaset, bu noktalarda ayrılacak, belirginleşecek, takdir görecek ya da bir kenara itilecek. Saydam bir toplumda, doğal sonuç bu, çünkü kimse kendisinin ve evlatlarının sağlığıyla oynanmasını ve üreticiyken dilenci duruma düşmek istemez. Bu konuda medyaya büyük görev düşüyor.
Yeterli Gıda, etkin tarım demek. “Ekmeyene” ve ağalığa değil, üretene ve kooperatife destek vermek gerek. Buraya gelmişken, gıda, tarım konularında yapılması gerekenleri maddeler halinde sıralayalım:
1) Gıdada tedarik zinciri, son teknoloji depolama, soğuk sevk zincirleri, üretimde kullanılan elektriğin verimi, fiyat istikrarını destekleyen devlet yönetimi, yatırımların teşvik edilmesi gibi ekonomik önlemler alınmalıdır.
2) Ürün deseni, planlama, yaygın eğitim, organizasyon kalitesinin yükseltilmesi, köy kalkınmasının önemsenmesi, aracının en aza indirgenmesi, rüşvetle mücadele gibi idari, yönetimsel önlemler etkin bir şekilde hayata aktarılmalıdır.
3) Ekolojik dengeye önem veren, küresel ısınmayı en aza indirgeyecek çalışmalar desteklenmeli, alternatif enerji kaynaklarından (rüzgar, güneş, su/dere) yararlanılması konusunda çalışan akademisyenlerle tarım üreticilerinin bağı güçlendirilmelidir.
4) Sosyal dengesizlikleri giderecek önlemler alınmalıdır… Özellikle kadınların eğitimine ayrı bir önem verilmeli, Ziraat mühendisleri ve teknisyenlerinden azami ölçüde yararlanılmalıdır.
Evet Türkiye belki şu an küresel endeksler açısından “açlıkla” anılmıyor. Ancak, bizim kuruluşlarımızın, kimi sendikalarımızın yaptığı çalışmalarda, ülkemizde bir milyona dolayında insanın yatağa aç girdiği belirtiliyor. Kentleşme ve göç sorunları da devam ediyor.
Bir tek insanın bile aç ve açıkta kalmadığı, sosyal devletin ihya edildiği bir düzende, insanlarımızın doğumdan ölüme yeterli, dengeli beslendiği, öylelikle sağlık harcamalarından da tasarruf edildiği, güçlü nesillerin Türkiye’sini sağlamak, kurmak ve sürdürmek zorundayız.______________________________
(1): Global Hunger Index-2013. International Food Policy Research Institute. October, 2013.
(2): World Economic Forum report. Asit K. Biswas and Cecilia Tortajanda. August 12, 2014.
R.Bülend Kırmacı