Acil hedef: Ukrayna’da barış – hemen
Ukrayna’da evlerini ve her şeyini terk etmek zorunda kalıp belirsiz bir geleceğe doğru yollara dökülen çaresiz insan selinin görüntüleri hüzün verici.
Rusya’nın 24 Şubat’ta başlattığı saldırının birinci haftası sonunda, iki taraf askeri zayiat sayılarını açıkladı. İki tarafın da kendine göre makyaj yaptığı belliydi. Bu sayılar ile bazı tarafsız gözlemcilerin tahminlerini esas alarak, ilk bir hafta içinde ölen asker ve sivil sayısının toplamda en az 7-8 bin, muhtemelen daha fazla olduğunu söyleyebiliriz.
Günde en az 1,000 insan ölüyor!
Hemen herkesin işaret ettiği gibi, daha savaşın en kanlı ve en kirli aşamasını henüz görmedik.
Acil hedef, ateşkesin ve barışın sağlanması.
Ukrayna ve Rusya arasında sürdürülen görüşmelerin ilk iki turu, başarısızlıkla son bulmadı. Müzakereye devam kararı alındı. Bunlar sevindirici işaretler.
Savaşta bugüne kadar yaşananlar en az üç gerçeğe işaret ediyor.
– Ukraynalılar kahramanca dövüşüyor ve vatanlarını savunuyor. Sovyetlerin 1939 işgali karşısında direnen Finlilerin efsanevi kış savaşını hatırlatıyorlar. O direniş karşısında Stalin askerlerini geri çekmişti.
– Rusya’nın askeri planının nihai hedefi nedir, henüz tam belli değil. Ama hedef sadece Ukrayna’nın doğusu artı Kiev’i kontrol altına almak olsa bile ve bu askeri hedefe ulaşsalar bile, görünen, uzun ve yıkıcı bir direniş devam edecek. Ayrıca Rusya ekonomisi yaptırımlar nedeniyle ağır zarar görecek.
– Savaş devam ederse, nereye varacağının kimsenin bilemeyeceği kanlı bir tırmanış neredeyse kaçınılmaz. Polonya’nın savaşa girmesi, Ukrayna’nın ikiye veya üçe parçalanması, 3. Dünya Savaşı ve nükleer silahların kullanılması dahil pek çok olasılık gündemde.
Kaybedecek zaman yok, acilen barış sağlanmalı.
Çünkü her geçen gün anlaşmanın önünü tıkayacak, savaşın yolunu döşeyecek kritik yeni gelişmeler olabilir.
Azak Denizi kıyısındaki Mariupol şehrinde, savaşın bugüne dek görülen en kanlı çatışmaları yaşanabilir. Umarım yanılırım. Oraya acilen tarafsız BM gözlemcileri gönderilmeli.
Barışın kesin bir şartı, Rusya’nın 24 Şubat saldırısı ve işgali sonunda ele geçirdiği bütün topraklardan geri çekilmesi. Doğu ve güneyde yavaş yavaş da olsa giderek daha geniş alanları kontrol altına alan Rusya’nın bu şartı kabul etmesi her geçen gün daha zor olabilir.
Batılı devletler Ukrayna’ya askeri uçak ve milis kuvvetleri göndermeye hazırlanıyor. Buna karşılık 60-65 kilometre uzunluğundaki Rus askeri konvoyu Kiev’in kuzeyinde günlerdir hareketsiz. Ukrayna sınırları boyunca yaklaşık 300 Rus askeri uçağı bekliyor. Bu uçaklar ilk bir iki gün dışında fazla uçuş yapmadı. Bütün bu askeri unsurların savaşa girmesi, barış anlaşmasını çok zora sokar.
Barış görüşmelerinde Rusya dört şartı olduğunu açıkladı: Ukrayna’nın tarafsızlığı, silahsızlanması, Kırım ilhakının ve Donbas’ta bağımsızlığın tanınması.
Ukrayna’nın bu dört hususu müzakereler için başlangıç zemini kabul ettiği anlaşılıyor. Ukrayna CB Zelenski, tarafsızlık temelinde müzakereyi kabul ettiğini açıkladı.
Bugüne dek yaşananlar açıkça gösteriyor ki, Ukrayna’nın NATO üyesi olursa kaybedecekleri, kazanacaklarına kıyasla çok daha fazla. Kararı sadece kendileri vermeli. Önemli bir husus, anlaşmada Ukrayna’nın dış siyasi ve ekonomik ilişkilerini özgürce belirleyebilmesine engel olmamalı.
Silahsızlanma sadece ağır saldırı silahlarını ve füzeleri kapsayacak. Taraflar arasında ayrıntılı müzakereler ve tanımlamalar gerekiyor.
Kırım’da Rusya’nın geri adım atmasını bekleyen çok kimse yok. Ukrayna 2014’den sonra Kırım’a giden su hatlarını tamamen kesmişti. Rusya şimdi o konuda garantiler isteyebilir. Buna karşılık Batı, mukabil talep olarak Rusya’nın Kosova’nın bağımsızlığını tanımasın talep edebilir.
Ben hâlâ kesinlikle inanıyorum ki, doğru tasarlanmış bir Rusya siyaseti izlenseydi, Kırım bugünkü duruma düşmez, 1991’deki statüsünü koruyabilirdi. Kırım için daha iyi koşullar artık ancak uzun dönemde mümkün.
İki Donbas cumhuriyeti Donetsk ve Lugansk konusunda Rusya, bir ihtimal ve ancak kesin garantiler altında, Minsk 2 anlaşması koşullarına geri dönüşü kabul edebilir. Sınırların nereden geçeceği hayli zor bir başka konu.
Bunlara karşılık Rusya, 24 Şubat sonra işgal ettiği tüm topraklarda askerlerini çekmeli.
Böyle bir barış anlaşması, mevcut koşullarda hem Ukrayna’nın hem Rusya’nın çıkarlarını en iyi karşılayan çözüm. Her iki ülke için artık daha iyi bir çıkış yolu yok.
Aksini düşünen varsa, söylesin.
Ukrayna, haklı olarak, anlaşma için garantiler istiyor. Bu garantileri verebilecek en uygun ülke ABD. O nedenle Washington’un doğrudan ve yoğun şekilde devrede olduğunu varsayabiliriz.
Barış anlaşmasının önünü tıkayanlar, tarih önünde sorumluluk taşıyacak ve gelecek kuşaklar tarafından mahkum edilecek.
Türkiye’nin bu krizde arabuluculuk şansı olmadığını daha önce gerekçeleriyle beraber yazdım. Ama yeni koşullar ortaya çıktı. İnanıyorum ki Ankara, şimdi iyi hesaplanmış adımlar atarsa barışa ciddi ölçüde katkı yapabilir.
Ukrayna ve Rusya Dışişleri bakanları için planlanan Antalya toplantısı dilerim olumlu sonuçlar verir, barışa giden yolda bir dönüm noktası oluşturur.
Ama tekrar ediyorum, çok zaman yok.
Amerikan derin devletiyle bağlantıları olan bir uzman, kısa süre önce bol miktarda dezenformasyon içeren bir makale yayınladı. İkinci tur barış görüşmeleri yapıldıktan sonra çıkan yazıda, tarafların anlaşarak savaşa son verme olasılığından hiç söz edilmedi.
Aynı uzman makalenin sonunda, artık sadece iki seçeneğin mümkün olduğunu ileri sürdü: Birinci seçenek, Putin’in bütün Ukrayna’yı taş devrine çevirene kadar bombalaması, her tarafı yakıp yıkması, ülkeyi mahvetmesi. İkinci seçenek, Rusya’daki “bazı sağduyulu güçlerin” Putin’e dur demesi, iktidardan indirmesi.
Bunlar uzman tahmini mi, örtülü arzuların dışa vurumu mu, belli değil. Takdiri okuyucularımıza bırakıyorum.
Ayrıca izliyoruz ki, Amerika’da belli çevrelerde Rusya’da rejim değişikliği düşüncesi son günlerde giderek daha sık dile getiriliyor.
O arada ben de bir sonraki yazımın başlığını belirledim: “Putin iktidardan düşer mi? Nasıl?”
Kaynak: HalukOzdalga.com