7 Haziran Dünya Gıda Güvenliği Günü’nde yaşanan sorunlar ve beklentiler
07 Haziran Dünya Gıda Güvenliği Günü’nü, maalesef artan gıda ürünleri fiyatları ile karşılıyoruz. Tüketiciler açısından, piyasada satışa sunulan her bir gıda ürününün güvenli gıda ürünü olması, en ucuz fiyatla satışa sunulması ve kolay erişilebilir olması temel önceliklerdir. Bir gıda ürünü piyasada satışa sunuluyor ise, mutlaka yetkili kuruluşların denetim ve kontrolünden geçmiş olmalıdır. Bu açıdan, başta üreticiler olmak üzere, kamu birimleri, yerel yönetimler, meslek odaları ile STK’lar denetim ve kontrol görevlerini eksiksiz yerine getirmelidir.
Yaşadığımız salgın hastalık süreci, devam eden Rusya Ukrayna savaşı ile tedarik ve dağıtım zincirinde yaşanan aksaklıklar, gıda ürünleri üretiminde kendi kendine yeten bir ülke olmanın önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Bu nedenle, tarım politikalarının günlük siyasetten uzak, ülke çıkarları gözetilerek, uzun vadeli bakış açısıyla değerlendirilmesi gerektiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Dünya Gıda Güvenliği Gününde tüketicilerimizin yaşadığı başlıca sorunları ve beklentileri ana başlıklar halinde sıralayacak olursak;
1-Gıda ürünleri fiyatlarındaki aşırı artışlar: Tarladan sofraya, üreticiden tüketiciye kadarki süreçte gıda fiyatları aşırı artış göstermektedir. Üretici ve tüketicinin memnun olmadığı, rekabetten uzak bir piyasa satış düzeni hüküm sürmektedir. Ayrıca, maalesef sebze ve meyvelerin, doğal koku ve lezzetlerini kaybettik. Lezzetsiz ve doğal kokusuz sebze ve meyve tüketen tüketiciler olmak istemiyoruz.
2-Güvensiz gıda ürünleri satışı: “Merdiven altı” ürünler ile son yıllarda aile işletmeleri veya gerçek kişiler tarafından organik, doğal ürünler adıyla üretilen gıda ürünleri, özellikle sosyal medya hesapları üzerinden rahatlıkla satışa sunulabilmektedir. Kamu, yerel yönetimler ve meslek odalarının denetim ve kontrol işlevleri yetersiz kalmaktadır.
3-Üretim ve dağıtım zincirlerindeki aksaklıklar: Üretimden nihai tüketiciye kadarki süreçte maliyetlere etki eden ana unsurlar ortadan kaldırılamamaktadır. Sürekli gündemde olan Haller Yasası değişiklikleri hayata geçirilememektedir. Hem üreticiler hem de tüketiciler, üretim maliyetlerindeki artışlardan ve gıda fiyatlarının yüksekliğinden şikâyetçi olmaktadır.
4-Gıda israfında yaşananlar: Birleşmiş Milletler 2021 yılı raporuna göre, Türkiye'de her yıl 7,7 milyon ton ve kişi başına yaklaşık 93 kg yiyecek çöpe atılmaktadır. Gıda israfını önleme konusunda maalesef başarısız durumdayız.
5-Gıda ürünleri test ve tahlillerindeki güçlükler: Tüketicilerin satın aldığı bir gıda ürününün içeriğini, kalitesini kontrol ettirmek ya da içeriğinde bir yabancı madde bulunması halinde kontrol ve ispat etmek amacıyla başvuru yapabileceği yerler çok sınırlı ve maliyetli bulunmaktadır. Bu durum, tüketicilerin sağlıklarının korunması ve maddi zararlarının giderilmesi açısından güçlükler oluşturmaktadır.
6-Gramaj, ambalaj hileleri: Satışa sunulan gıda ürünlerinin, ambalaj veya paketlerinin standartlara uygun olmaması, böylece, tüketicilere ilan edilen fiyattan daha pahalı fiyatla satış yapılması.
7-Cezai yaptırımların yetersizliği: Hileli ve tağşiş gıda ürünleri üreten ve satanlara yönelik uygulanan idari para cezaları, caydırıcılıktan uzak bulunmaktadır. Cezaların uygulanabilir olması ve caydırıcılığı mutlaka sağlanmalıdır.
Birey ve toplum sağlığının temel şartı, güvenli gıda ürünlerinin en düşük maliyet ve fiyatla üretilip, satışa sunulmasıdır. Dünya ve ülke nüfusumuzun artış gösterdiği, ekilebilir dikilebilir alanların azaldığı, gıda ürünlerine talebin arttığı bir süreçte, gıda üretimi ve gıdaya erişim daha önemli hale gelmektedir. Gündeme getirdiğimiz sorun ve beklentilerin, ulusal bir gıda politikası bakış açısıyla, ilgili Bakanlıklar başta olmak üzere, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi tarafından dikkate alınması, üretimden tüketime kadarki tüm tarafların üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi yararlı olacaktır. Saygılarımızla. 07.06.2023
Levent KÜÇÜK
Genel Başkan
Tüketiciler Derneği (TÜDER)