10 Kasım Üzerine Düşünceler

Güncelleme:

Tarih: 10 Kasım 2023. Yer: İstanbul. Pırıl pırıl bir sonbahar sabahı. Birinci köprüden geçtik, birkaç yıl öncesine kadar görmediğimiz devasa Türk bayrakları, gönderlerinden yarıya indirilmiş. Bu arada, trafikte de hüzünlü bir telaş havası var.

Siren sesleri, bizi Mecidiyeköy üst geçidinde yakaladı. Herkes gibi, sürücüm de aracımızı sağa çekti ve biz de bir dakikalık saygı duruşuna katıldık.

Vefa’nın boza markası olarak öne çıktığı bir toplumda, halkın içinden gelen saygı, özgün vefa adına karizmaya yakışır bir tablo çizdi.

Tabii benim düşünce tarzım, farklı açılardan toplumsal olaylara bakmak.

100. yılı kutlanan Cumhuriyet’in kurucu babasının bıraktığı en kalıcı iki miras, Misak-ı Milli sınırları ve Laik devlet yönetimidir.

Birinci konuda fazla bir tartışma yok. En azından toplumun iç dinamikleri içinde sınırlar gündem maddesi değil. Fakat laiklik konusunda ilk günden bu yana ateşli bir şekilde süregelen bir laiklik gündemi yok değil.

Ramazan ayında, üst düzey iftar yemeğinde, masaya inadına rakı siparişi veren başyazara tanık olmuşluğum bile var!

Müslümanlık ve diğer semavi dinler öbür dünya üzerine kurulmuş sistemler olarak düşünülürse, bir kimsenin ölüm gününü anmak da semavi dinlerin ritüelini uyarlamak oluyor.

İnsanoğlu doğarken de kimse fikrini sormuyor, öldükten sonra da.

Tüm ömrünü laik bir cumhuriyet kurmaya atamış Gazi Mustafa Kemal Atatürk, acaba kökü dini temellere dayanan ‘Sene-i Devriye’ geleneğini mi öne çıkarırdı, yoksa başka bir anma tarzı mı düşünürdü. Bilemeyiz! 

Fakat bu konuda benim aklıma ilk gelen de şudur: Dünya imparatorluğu ABD’nin kurucusu George Washington’nun durumu.

İzninizle, bu konuyu biraz açmak istiyorum! ABD’de birinci Cumhurbaşkanı’nın ölüm günü değil doğum günü resmî tatildir. İki faydasını görüyorum. Birincisi, ölüm günü hatırlanmayarak ölümsüzleştirmek, ikincisi de laik bir duruş.

Tabii ben bu konuları düşünürken sosyal medyada önüme bir paylaşım düştü. Kadim dostum, avukatım, Dersimli Ercan, “Yakında Seyyid Rıza’nın da ölüm günü. Yapılan zulmün hatırlanması için onu da analım” diye bir paylaşım yapmış.

Bu tür bir mesaj, bana ölüm yıl dönümünün anılmasının farklı bir boyutunu hatırlattı.

Toplumun içinde Adnan Menderes’in, Deniz Gezmiş’in, Seyyid Rıza’nın asılmasının ve ölüm yıl dönümlerinin hatırlanmasının farklı bir sedası olduğunu görüyoruz. Siyasi boyutu olan ölümler. Hesabı kapanmamış sosyal yaralar. Farklı bir anılma! Buna karşılık da Atatürk yatağında eceliyle öldü.

10 Kasım’a odaklanmışken…

İnsan ister istemez ekranlara takılıyor. Herkesin kendine göre bir Atatürk imajı var. Kimisi kalpaklı, kimisi fraklı, kimisi fohtörlü, kimisi golf pantolonlu fotoğrafını kullanıyor. Herkesin zihninde kendi kafasına göre bir imaj oluşmuş.

Yeri gelmişken…

Mesleği aşçılık olan ve Atatürk’e fiziksel olarak benzeyen bir vatandaş da sosyal medya üzerinden ciddi miktarda para toplamış.

Genelde sosyal medyada adı Atatürkçüler ve Kemalistler tarafından anılan ve kullanılan hocaların hocası Prof. İlber Ortaylı “Atarürk’ün boyu 1.70 küsur değildir, 1.60 küsurdur” dediği için, deyim yerindeyse kıyma makinesinden geçirildi.

Fakat gözüme takılanlar arasında en düşündürücü olanı şöyle bir görüntüydü: Atatürk bildiğimiz Mareşal üniformasını giymiş, kır düğünü gibi bir ortamda masadan masaya dolaşıyor, topuk ve asker selamı veriyor. Sizce de trajik bir durum değil mi? 

İntibaım şöyle: Atatürk’ün öğretisi, imajı ve mirası işportaya düşürülmüş. Atatürk fetişizm ambalajında devalüe ediliyor.

Atatürk spordan sanata, sağlıktan müziğe, eğitim sektöründen kebap sektörüne kadar reklam malzemesi olarak kullanılıyor.

Yukarıda yazdığım gibi, rahmetliye öldükten sonra fikrini sorabilme imkanımız yok!

T.C. Kanununda Atatürk'ü koruma maddeleri var.

Ancak konu kanunla değil de toplumsal oto-kontrolle çözülmeli.

Kendi çıkarı, kendi gündemi, kendi ajandası için Atatürk’ü ve imajını kullananlara, hatta ve hatta kendine önem kazandırmak için, Atatürk’ün adını kullananlara toplumsal oto-sansür getirilsin/getirilmeli.

ENGİN CİVAN 

Diğer Yazıları
Ne Seçimdi Ama…
Paris Olimpiyatları ve Tarihi Anılar