Yıllarca neden gazilik maaşı istemediği ölünce ortaya çıktı

Yıllarca neden gazilik maaşı istemediği ölünce ortaya çıktı

Kore Savaşı’na katılan Türk Tugayı’nda savaşan 3 Rum asıllı Türk askerinden biri olan Kore gazisi İlya Banago hayatını kaybetti.

1950-53 arasında yaşanan Kore Savaşı’na katılan Türk Tugayı’nda savaşan 3 Rum asıllı Türk askerinden biri olan Kore gazisi İlya Banago, 3 gün önce 86 yaşında böbrek yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetti.

Çanakkale’nin Gökçeada İlçesi’nde Zeytinliköy’de 1931 yılında dünyaya gelen İlya Banagos, küçük yaştayken baba mesleği olan kasaplığa merak sardı. 20 yaşına geldiğinde askere gitti. Vatani görevine Kara Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde başlayan Banagos, askere alınmasından 1 yıl sonra bin kişilik birlikle Kore’ye savaşa gitti.

O birlikte İlya Banagos gibi Gökçeada’daki Tepeköy ve Dereköy’de yaşayan 2 Rum asıllı Türk askeri daha vardı. Kore’de savaşan Gökçeadalı 3 Rum askerinden artık 3’ü hayatta değil.

KORE’DEN DE 3 MADALYA GÖNDERİLDİ

Kore’de 11 ay makineli tüfek yardımcısı olarak cephede savaşan İlya Banagos, yaralandı ve 1 yıl sonra Türkiye’ye döndü. İlya Banagos’a Türkiye’ye dönüşünde gazilik unvanı, Gazi ve Hizmet Madalyası verildi. Kore Milli Savunma Bakanlığı ise Banagos’a bu zamana kadar 3 madalya gönderdi.

İlya Banagos, gazi olmasına rağmen uzun süre maaş için devlete başvurmadı. “Ben unvan, maaş, nam için değil vatan için savaştım” diyen Banagos’a maaşı yıllar sonra, 1991 yılında bağlandı.

49 YIL SONRA OKULU AÇILDI

Kore görevini tamamlayınca Zeytinliköy’de doğup büyüdüğü tek katlı taş evine dönen nam-ı diğer Kasap İlya, eşi Madam Banagos ile uzun yıllardır adada yaşadı. Banagos’un son yıllardaki en büyük mutluluğu ise 49 yıl sonra yeniden ders zilinin çaldığı Zeytinliköy’deki Rum İlkokulu’nun açılışını görmek oldu.

‘SİPERDEKİ GÜNLERİNİ ANLATIRKEN GÖZLERİ DOLARDI’

Gazi İlya Banagos’un oğlu Pavlos Banagos,babasının gözünden Kore anılarını Habertürk’e şöyle anlattı: “Babam yaşına rağmen eskiyi, özellikle muharebe yıllarını çok iyi hatırlar ve sık sık anardı. Siperdeki günlerini anlatırken gözleri dolardı. Sık sık madalyalarına bakar, öyle anlatırdı o günleri. 11 ay savaşmışlar. Kendilerinden kalabalık bir kolordunun hücumuna uğramışlar. Babam makineli tüfek yardımcısıymış. Yanında da nişancı bir Türk askeri... O asker babamın gözleri önünde kafasına gelen mermiyle şehit düşmüş. Geri çekilme emrinin verildiği bir başka gün ise yanında nişancı bir Türk askeri arkadaşı varmış. Babam, hiç unutamadığı o asker arkadaşıyla anısını bana şöyle anlatmıştı: “Cepheden geri çekilme emri gelmişti. Türk askeri arkadaşım ‘İmrozlu, bu savaş biterse seni adaya ziyarete geleceğim’ diye bağırırken kafasına mermi isabet etti. Cephanelik taşıdığım için arkadaşımın başında bekleyemedim, beni ziyarete gelemedi...”