Yargıtay'dan tartışmalı karar !

Yargıtay'dan tartışmalı karar !

Polisin 'dur' ihtarına uymayan, daha sorna açılan ateş sonucu hayatını kaybeden Cem Aygün davasında Yargıtay'dan tartışmalı bir karar geldi.

Polisin dur ihtarına uymadığı gerekçesiyle açılan ateş sonucu sırtında vurularak hayatını kaybeden Cem Aygün’ün davasında Yargıtay 1. Ceza Dairesi, tartışmalı bir karara imza attı. Daire, oy çokluğuyla “kasten adam öldürme” suçundan verilen cezasını bozduğu sanık polisin tahliyesine de karar verdi. Karara bir üye muhalif kaldı.

Hürriyet'ten Mesut Hasan Benli'nin haberine göre olay tarihinde 24 yaşında olan Cem Aygün, 30 Ağustos 2012 günü Keçiören’de polisin “dur” ihtarına uymadığı gerekçesiyle açılan ateş sonucu sırtında vurularak hayatını kaybetmişti. Aygün’ü vuran polis memuru Fatih Yılmaz, yargılandığı Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde, “kasten adam öldürme” suçundan toplamda 11 yıl 8 ay hapis cezasına mahkum oldu.

BAŞSAVCILIK ONAMA İSTEDİ, KARAR BOZULDU

Deava aşamasında tutuksuz yargılanan Yılmaz, hükümle birlikte tutuklanarak cezaevine gönderildi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, yerel mahkemenin verdiği kararının onanması yönünde tebliğname hazırladı. Ancak Yargıtay 1. Ceza Dairesi, sanık polise verilen cezanın bozulmasına karar verdi. Daire kararında, sanık polise kasten adam öldürme suçundan değil, daha az ceza almasını sağlayacak olan “taksirle adam öldürme” suçundan ceza verilmesi gerektiğine hükmetti.

AYAĞI KAYDI

Kararda, sanık polis memurunun mevzuata uygun hareket ederek, hakkında yakalama kararı bulunan Cem Aygün’ün kaçmasını engellemeye çalıştığı belirtilerek, “Sanık polisin, öldürme kastı olmaksızın maktulün ayaklarına doğru ateş ederek yakalamayı amaçladığı, ancak aksi sabit olmayan savunmasına göre bu arada ayağının kayıp yere düşmesi nedeniyle hedefi tam olarak ayarlayamadığı ve mermilerden bir tanesinin maktulün sırt bölgesine isabet ederek ölümüne neden olmuştur. Sanığın olay anındaki durumu ve atış sayısı dikkate alındığında, hukuka uygunluk nedenlerinden Kanun emrini yerine getirmede silah kullanma hak ve yetkisinin icrasında aşırılığa kaçarak, yasaya uygunluk sınırının kast olmaksızın taksirle aşılması söz konusudur. Kusurluğun ağırlığı nedeniyle taksirle ölüme neden olma suçundan üst sınıra yaklaşmak suretiyle ceza tayini gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçundan hüküm kurulması suretiyle suç vasfından yanılgıya düşülmüştür” denildi. Daire, 1,5 yıldır cezaevinde bulunan sanık polisin tahliyesine de karar verdi.

Karara muhalif kalan bir üye karşı oy yazısında özetle şu değerlendirmeyi yaptı:

ATEŞ ETME HAKKI DOĞURMAZ

“Kolluğun görevi, kimliği tespit edilmiş şüpheliyi sağ yakalamaktır. Kaçarken maktulün 5-6 metreden atladığı yerin çevresinin yüksek binalar ve duvarları ile çevirili olduğu anlaşılmıştır. Bilenen tek çıkış, sanık polis ve arkadaşı tarafından tutulmuştur. Gündüz vakti olarak artık bu haliyle maktulün yeniden kaçma imkanın bulunmadığı gibi kaçma imkan ve ihtimalinin bulunmasının hedef tayin edilerek maktule ateş etme hakkını doğurmayacaktır. Maktulden sanık ve arkadaşlarına yönelik herhangi birsaldırı bulunmamaktadır. Bu nedenle kolluk görevlileri tarafından silah kullanırken hukuka uygunluk hallerinden faydalanabilmek için silah kullanmanın son çare olması, başka türlü yakalama imkanın kalmaması silah kullanma zorunlu halde olması, silah kullanma ile güdülen amaç arasında orantı bulunmasının gerekmesi, kişinin yaşam hakkının korunmasının her şeyin üstünde bulunması karşısında yerel mahkemenin kabul ve uygulamasının usul ve yasaya uygun olduğu düşüncesi ile çoğunluğun görüşüne katılmamaktayım.”

AİLE ÜZGÜN

Aygün ailesinin avukatı Ertuğrul Cem Cihan, Yargıtay’ın sanık polisin beyanlarını esas aldığına dikkat çekerek “Yargıtay kararı bozarak sanık polise ‘taksirle adam öldürme’ suçundan sadece 5 yıl hapis cezası verilmesi gerektiğini belirmiştir. Yargıtay, yapılan keşfi, tanıkların anlatımları ve bilirkişi raporunu dikkate almamıştır. Gündüz vakti bir gencin polis tarafından öldürülmesinin cezası bu olmaması gerekir. Aile derin bir üzüntü içindedir” dedi.