Ümit Özdağ: "Derhal görevinden istifa etmelidir"

Ümit Özdağ: "Derhal görevinden istifa etmelidir"
Güncelleme:

MHP'li Ümit Özdağ ''Eğer Başkanlık sistemine geçilmez ise ülke bölünür'' diyen Başbakan Yıldırım'a istifa çağrısı yaptı.

MHP Milletvekili Ümit Özdağ açıklamasında, Başbakan Binali Yıldırım’ın “başkanlık rejimi kurulmaz ise Türkiye bölünür” sözlerine gönderme yaparak, “Başbakan Binali Yıldırım derhal Başbakanlık görevinden istifa etmelidir. Çünkü Yıldırım başkanlık rejimine geçilmediği takdirde bir Başbakan olarak Türkiye’nin birliğini sağlayamayacağını ve koruyamayacağını açık bir şekilde itiraf etmiştir.” dedi. 

"EN BÜYÜK TEHDİT BİZATİHİ BİNALİ YILDIRIM’DIR"

“93 yıllık Cumhuriyet tarihi boyunca hiçbir Başbakan bu duruma düşmemişti. Eğer Binali Yıldırım, Türkiye’nin birliğini koruyamayacak kadar zayıf, kaabiliyetsiz bir Başbakan olduğunu itiraf ediyor ise Türkiye’nin milli bütünlüğü için en büyük tehdit bizatihi Binali Yıldırım’dır.” diyen Ümit Özdağ,  Türkiye’nin politik kriz, bürokratik kriz, ekonomik kriz, toplumsal krizle karşı karşıya olduğunu ifade etti.

Ümit Özdağ açıklamasının devamında, Türkiye’nin içinde olduğunu ifade ettiği krizleri açıklayarak şunları söyledi:

“Politik kriz; Liyakatsiz kadroların neden olduğu ve ülkemizi bir terör ve casusluk örgütünün gerçekleştirdiği 15 Temmuz darbesine getiren politikaların sonucunda ortaya çıkmıştır.

Bürokratik kriz; FETÖ’nün asker, polis, istihbarat, yargı, eğitim ve dış işleri bürokrasisine sızmasına izin vermesinin sonucunda ortaya çıkan krizdir. AKP, başta güvenlik sistemimiz olmak üzere devlet mekanizmasını çürütmüştür. Dünyanın en tehlikeli bölgesinde konumlanmış ülkemizi adeta savunmasız hale getirmiştir. Ülkemizin yanında sınırlar yeniden çizilirken, milyonlar sürülür, yüzbinler ölürken, Türk Hava Kuvvetleri’nde pilot sayısı, uçak sayısından az durumdadır.

Ekonomik kriz; Ülkemizin AKP döneminde yaşadığı rant merkezli tüketim ekonomisinin doğasından kaynaklanmaktadır. Dış borca dayalı bir modelin çöküp çökmeyeceği tartışma dışıdır. Mesele ne zaman çökeceğidir ve çöküş, yaşanan reel ekonomideki krize finansal krizin eklenmesi ile başlamıştır.

“ÜLKEMİZİ BİR BEKA SORUNU İLE KARŞI KARŞIYA BIRAKMAKTA”

Ülkede huzur ortamının kalmadığı bir gerçektir. Hukuk, maalesef her geçen gün biraz daha yaralanmaktadır. İnsanların bu iktidar gelene kadar hiç görüp yaşamadıkları mülkiyet haklarına el konulması olayları, beraberinde yabancı sermaye girişini azalttığı gibi var olan yabancı sermayeyi de kaçmaktadır. Hukukun olmadığı, insanların mülkiyet haklarının her an elinden alınacağı ülkelere yabancı sermaye girmez. Dolayısıyla üretim artmaz, ihraacat artmaz, cari açık gün geçtikçe artar. Öte yandan hala iş yapan yabancı işadamları Türk işadamlarını görüşmek için Avrupa’ya çağırmaktadırlar.

Toplumsal kriz; Erdoğan’ın yıllardan bu yana izlediği dışlayıcı, ayrıştırıcı, yabancılaştırıcı siyaset stratejisinin sonucunda her geçen biraz daha ayrışan bir toplumsal yapıdan kaynaklanmaktadır. Bunun üzerine Suriye ve Irak iç savaşından kaçan görünürde 4 milyon insan iç barışa yönelik önemli bir tehdidin alt yapısını oluşturmaktadır.

Güvenlik krizi ise AKP’nin izlediği yanlış Ortadoğu ve Suriye politikası ile PKK ile izlenen müzakere politikasının sonucudur. Bu yanlış politika, Suriye’de IŞİD ve PKK’ya geniş coğrafyaları kontrol altına alma ve Türkiye ile komşu olma fırsatı vermiştir. IŞİD ve PKK, Suriye’nin parçalanması sürecini tetikleyerek, Türkiye için de ağır bir jeopolitik tehdit oluştu. Şimdi ordumuz bu tehdit ile boğuşuyor.

Bütün bunlar ülkemizi bir beka sorunu ile karşı karşıya bırakmaktadır. 

İşte tam böyle ağır bir kriz ortamında AKP ülkemizi rejim değişikliğine sürükleyerek, yönetemediği ülkeyi yeni bir kriz ortamına sokmaktadır.”

ODATV