Türkiye'den Avrupa Parlamentosu'na sert tepki

Türkiye'den Avrupa Parlamentosu'na sert tepki
Güncelleme:

Dışişleri Bakanlığı, 24 Ekim 2019 tarihinde, Avrupa Parlamentosu’nda kabul edilen Barış Pınarı Harekatı konulu karar tasarısına tepki gösterdi.

Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

Avrupa Parlamentosu’nun (AP) bugün (24 Ekim) Barış Pınarı Harekatı hakkında benimsediği tutumu tümüyle reddediyoruz.

Teröristleri sürekli parlamentosunda ağırlayanların aldığı bu karar aslında bizi şaşırtmamıştır.

Evvelce her vesileyle ifade edildiği üzere, harekatımız uluslararası hukuk temelinde, Birleşmiş Milletler Şartı’nın 51. maddesinden kaynaklanan meşru müdafaa hakkımız ve BM Güvenlik Konseyi’nin terörizmle mücadeleye ilişkin kararları uyarınca yürütülmüştür. Harekat ile AB ve NATO tarafından da terör örgütü kabul edilen PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG unsurları ile bu unsurlara ait barınak, sığınak, mevzi, silah, araç ve gereçler hedef alınmış, sivillerin ve sivil altyapının zarar görmemesi için gereken her türlü tedbir uygulanmıştır.

Ayrıca bu harekatın meşruiyeti ABD ve Rusya ile yaptığımız anlaşmalarla da tescil edilmiştir.

Bugüne kadar defaatle uluslararası kamuoyuna ve en üst düzeyde yabancı resmi muhataplarımıza yaptığımız açıklamalarla, AP kararında yer alan iddiaların tamamı evvelce tarafımızca yalanlanmış veyahut gerekli izahat getirilmiştir.

AP, tüm bu açıklamalarımıza rağmen, gerçeklerle bağdaşmayan bir karar kabul ederek, Türkiye’ye karşı önyargılı ve sağduyudan yoksun tutumunda ısrar etmiştir.

Suriye’den kaynaklanan PKK/PYD/YPG ve DEAŞ terörüyle ve yasadışı göçle mücadele eden Türkiye’yle dayanışma göstermek yerine, bir terör örgütünün gündemine hizmet etmeyi ve asılsız iddialarına itibar etmeyi tercih etmiştir.

Karar, Mayıs ayında gerçekleştirilen seçimlerle yeni kurulan AP ile ülkemiz arasındaki ilişkileri geliştirme ve işbirliği ortamı yaratma çabalarına hizmet etmemektedir.

Karar, AP’nin bölgesel ve küresel alandaki önemli gelişmeleri gerektiği şekilde takip edemediğini, neden ve sonuçlarını objektif ve bütüncül bir şekilde değerlendiremediğini, sağlam ve amaca uygun stratejiler geliştiremediğini göstermektedir. Suriye krizi bağlamındaki gelişmelerle gümrük birliği, katılım öncesi fonlar vb. ilgisiz konuları bağlantılandırmaya çalışmayı ayrıca ciddi bir hata olarak görüyoruz.

AP ve AB, Suriye’de siyasi çözüm sürecini hızlandıran, Türkiye, Avrupa ve NATO sınırında bölücülüğü ve terör bölgesi oluşumunu ve demografik değişiklik çabalarını engelleyen ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü koruyan, ilave düzensiz göçü önleyen ve Suriyelilerin güvenli ve gönüllü bir şekilde ülkelerine dönüşüne yardımcı olan bu harekat için AB adayı ve NATO müttefiki Türkiye’ye şükran duyacağına, basiretsiz kararlar almaya devam etmektedir.

Türkiye, kendi güvenliğinin, ayrılmaz bir parçası olduğumuz Avrupa’nın güvenliği ile doğrudan bağlantılı olduğunun bilincindedir. Bu nedenle, bugüne kadar Avrupa’nın güvenliğine önemli katkılar sağlamış, bu uğurda büyük fedakarlıklar yapmıştır. Bu tutumunu sürdürmekte kararlıdır. Hiçbir güç ve hiçbir karar Türkiye’yi ulusal güvenliğini sağlamak için gerekli adımları atmaktan alıkoyamaz.