Türkiye'deki pandeminin adını değiştirdi: Koronavirüs pandemisi değil, aşısızların pandemisi!

Türkiye'deki pandeminin adını değiştirdi: Koronavirüs pandemisi değil, aşısızların pandemisi!
Güncelleme:

Türkiye'de yeniden tırmanışa geçen vaka ve ölüm sayılarını değerlendiren enfeksiyon hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Bülent Ertuğrul "Şu anda olan zaten aşısızların ve yeterli aşı olmamış, tek doz olanların pandemisini yaşıyoruz" dedi.

Türkiye’de dün 243 bin 280 Covid-19 testi yapılırken, 23 bin 957 kişinin testi pozitif çıktı. 101 kişi hayatını kaybetti.

5 binin altına düşen günlük vaka sayıları 1 Temmuz’da kısıtlamaların kaldırılmasından sonra adeta patladı ve 25 bine dayandı. Uzmanlar, sosyal hareketliliğin arttığı bu dönemde en büyük risk grubunun aşısını tamamlamamış veya hiç aşı vurulmamış kişiler olduğunu, yeni vakaların büyük çoğunluğunun bu gruptan çıktığını belirtiyor.

Türkiye genelinde uygulanan birinci, ikinci ve üçüncü doz Covid-19 aşısı miktarı toplamda 75 milyonu geçerken, iki dozu da vurulup aşısını tamamlayanların oranı yüzde 34 ile Sağlık Bakanlığı’nın toplumsal bağışıklık için belirlediği yüzde 70 hedefinin çok uzağında.

DHA’ya konuşan Prof. Dr. Ertuğrul, toplumsal bağışıklığın sağlanmasının önemli olduğunu ve bunun için de hızlıca aşı yapılması gerektiğini dile getirdi.

Ertuğrul, şunları söyledi: “Öncelikli olarak toplumsal bağışıklığın sağlanması gerekiyor ve bunun için çok daha hızlı bir biçimde aşı yapmamız gerekiyor. Bir ara çok iyi gidiyorduk günde 1- 1,5 milyon doz gibi. Şu anda yaklaşık 40 milyon civarında ikinci doz aşı olmayan insanımız var ve sağlık bakanının açıkladığına göre de 20 milyon hiç aşısız vatandaşımız var. Şu anda olan zaten aşısızların ve yeterli aşı olmamış, tek doz olanların pandemisini yaşıyoruz. Bir an önce onların aşılanması gerekiyor. Onun dışında da bu toplumsal bağışıklık sağlanana kadar mutlaka bir kısıtlama önlem bir şeyler yapılmalı ve zaten bazı sektörler kendiliklerinden bunu yapmaya başladılar. İşte açıkladılar; bundan sonra Covid aşısı olmayanlar bazı yerleri giremeyecekler. Lokantalar, kahveler gibi bunu devletin yapmasına gerek kalmadan sektör temsilcileri yapmaya başladı.”

Vaka sayılarının artmasının okulları engellememesi için öğretmenlerin ve okul çalışanlarının aşılarının tamamlanmasının çok önemli olduğunu belirten Ertuğrul, şöyle devam etti: “Şöyle bir sorunla karşı karşıyayız. Örneğin; çocuklar evet, hastalığa yakalandıklarında hafif anlatıyorlar ama eve götürdükleri virüs ne yazık ki büyüklerin hastalanmasına ve bazen yaşamlarını yitirmesine yol açabiliyor. Bu nedenle de okulların açılması sıkıntıya girebilir ama bu sene ne olursa olsun tüm şartları zorlayarak okulları yüz yüze eğitime açmalıyız artık. Bunun için de vatandaşların artık duyarlı olup bir an önce şu aşılarını da yaptırmaları gerekiyor.”

Salgında en büyük unsurun maske olduğunu ve havaların ısınmasıyla insanların maskelerini çıkardığı belirten profesör, “Ne yazık ki ‘Aşı olduk veya tek doz olduk, zaten pandemi de bitti, her şey normal’ gibi bir rehavet içerisinde herkes. Halbuki temel unsuru hala maske. Özellikle kapalı alanlar içerisinde insanların maske ile dolaşabilmesi belirli bir sosyal mesafe ayarlayabilmeleri gerekiyordu fakat görüyoruz ki artık bunlar ortadan kalkmış gibi insanlar normale dönmüşler gibi’’ diye konuştu.