''Türkiye'de enfekte olan kişi sayısı 650 bin ile 1 milyon arasında''
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone OlToplum Sağlığı Genombilim' alanının kurucularından Gentest Enstitüsü Direktörü Dr. Serdar Savaş, Türkiye'de koronavirüsün enfekte olduğu gerçek kişi sayısının 650 bin ile 1 milyon arasında değiştiğini öne sürdü.
Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınının ilk bir ayını ‘Toplum Sağlığı Genombilim' alanının kurucularından Gentest Enstitüsü Direktörü Dr. Serdar Savaş önemli değerlendirmeler yaptı.
Bir aylık vaka artışının, İtalya ve İspanya'ya benzediğini ancak ölüm oranın bu ülkelere göre düşük olduğunu belirterek, bu durumun en önemli sebebinin ülkemizin genç nüfusa sahip olmasından kaynaklandığını söyledi.
ÖLÜM SAYISI BİN 500'Ü GEÇTİ
Dünya'yı kasıp kavuran koronavirüs ülkemizde görüldüğü 11 Mart tarihinden bu yana 5 haftayı geride bırakırken, koronavirüs kaynaklı ilk ölüm vakasını yaşadığımız 17 Mart'tan bugüne can kaybı 2 bini geçti. Vaka sayısı ise 86 bine ulaştı.
"ŞU AN ENFEKTE OLAN 650 BİN 1 MİLYON ARASINDA KİŞİ VAR"
Sözcü'nün haberine göre, alınan önlemlerin bir çoğunun doğru olduğunu ancak bazılarında geç kalındığını vurgulayan Savaş, “Şu an ülkemizde koronavirüs (SARS-CoV-2) ile enfekte olan 650 bin-1 milyon arasında kişi var, sağlık sistemimizin kapasitesinin aşılmasından endişe ediyorum. Bu yıl İstanbul'da, geçtiğimiz yıl Mart ve Nisan aylarına göre ölümlerde ciddi oranda artış var, bu rakamın ancak yarısı resmi olarak açıklanan Covid-19 vakalarına bağlı ölümlerle açıklanabilir” dedi.
"BAKANIN AÇIKLAMASI ÖNEMLİYDİ"
Dünya Sağlık Örgütü'nün bir dönem Avrupa Başkan Yardımcılığı görevini de yürüten Dr. Savaş; ülkemizin koronavirüs pandemisi ile mücadeleye son derece etkili şekilde başladığını vurgulayarak, “Konunun önemini en iyi kavrayan ve sınırlarını en etkili şekilde kontrol eden ilk ülkeler arasındaydık” dedi.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın virüs tespit edilmeden “Salgın varmış gibi hareket edeceğiz” sözünün önemli olduğunu aktaran Savaş, hastanelerde salgın öncesi hazırlıkların yapıldığını belirterek, alınan uçuş yasakları, sınırların kapatılması, okulların tatil edilmesinin önemli olduğunu belirtti.
Virüsün ülkeye girmesi devletin aldığı doğru kararlar ve önlemlerle uzunca bir süre geciktirildiğini vurgulayan Savaş çok kıymetli bir zaman kazanıldığını ifade etti.
TEST SAYISINI ARTIRMADA GEÇ KALINDI
Olumlu adımların yanı sıra bazı kararlarda geç kalındığını da ifade eden Savaş, test sayılarının artırılması ve akılcı test stratejisi geliştirilmesi konusunda çok geç harekete geçildiğini belirtti.
Savaş, “Şu anda günde 30 bin test yapıyoruz, bu çok güzel bir haber, ama Türkiye'nin ilk vakasını tespit ettiği andan itibaren günde 20-30 bin test yapması gerekirdi, böyle bir kapasitesi vardı. Test sayılarını bu rakamlara çıkarmak için üç hafta zaman kaybedildi. Bunun teknik bir nedeni yoktu. Bu durum karar alma mekanizmalarının yavaşlığından kaynaklanan bir gecikmeydi” dedi.
HALK SAĞLIĞI UZMANLARI EKLENDİ
Oluşturulan Pandemi Bilim Kurulu'ndaki bilim insanlarının çok kıymetli klinisyenler olduğunu belirten Savaş, sadece bir halk sağlığı uzmanı olmasının çok yetersiz olduğunu söyledi. Savaş, geçtiğimiz hafta bilim kuruluna halk sağlığı uzmanı üyelerin eklenmesini bu açıdan çok olumlu bulduğunu vurguladı.
TEPE NOKTAYA HAFTALAR VAR
Önlemlerin gecikmesiyle günlük vaka artışında dünyada en hızlı giden ülkelerden biri olduğumuzu belirten Dr. Serdar Savaş şu ifadeleri kullnadı:
"Başta doğru önlemlerle kazandığımız çok kıymetli zamanı ne yazık ki iyi kullanamadık. Vaka artış eğrisinin ucu hala yukarı doğru gidiyor.
Salgının tepe noktasına ulaşmamıza daha haftalar var” diyerek, “Eğer vaka sayımız azken sürveyans, yani vaka arama-tarama, hasta kişilerin temas ettiği kişilerin belirlenmesi ve test seferberliği olsaydı bugün çok daha iyi durumda olurduk.
Bu çalışmaların da öneminin kavrandığını, şu anda bu konuda doğru bir yaklaşım olduğunu ama sorunun yine geç almak olduğunu belirten Savaş “geç de olsa yapıyor olmamız artı bir değerdir."
"SALGIN YAKIN ZAMANDA GEÇMEYECEK"
Salgının etkisinin biraz azalmasına rağmen yaz aylarında da devam edeceğini söyleyen ünlü doktor bu sürecin hemen bitmeyeceğini, yaz mevsiminden sonra sonbaharda yeni bir alevlenme yaşama riskinin olduğuna dikkat çekti.
TEST SONUCU GELMESİ BEKLENMİYOR
Hastanelerde doktorların şu anda tedaviye başlamak için laboratuar test sonucunu beklemediğini belirten Savaş şöyle konuştu:
"Hekim arkadaşlarımız hastanın şikayetleri ve bilgisayarlı tomografi (BT) ile aslında tanı koyuyor ve tedaviye başlıyorlar. Ancak filiasyon çalışmaları, yani bu vakayla temas eden kişilerin tespiti ve karantinası ancak test sonucu geldikten sonra başlıyor.
Bu sırada da birkaç gün kaybediliyor” diyerek önemli bir sorunu dile getirdi. Savaş, doğru yönetimi ise “BT sonucuna göre klinik olarak Covid-19 pozitif kabul edilen vakalar kayıtlara COVID-19 pozitif olarak geçmeliydi ve vakit kaybedilmeden filiasyon çalışmalarına hızlıca başlanmış olması gerekirdi."
BİR MİLYONA YAKIN CORANA VAKASI
Bir aydır kontrollü sokağa çıkma yasağı ve etkili sürveyans stratejilerinin uygulanması gerektiğini savunan Savaş, “Ancak bunlar uygulanmadı. Şu anda ülkemizde bir milyona yakın insana corona virüsü bulaşmış olduğunu hesap ediyorum. Salgın yönetimi bu şekilde devam ederken sürveyansla sonuç alma imkanımız çok azalmıştır” dedi.
23 MART HAFTASI ÇOK KRİTİKTİ
Bir çok Avrupa ülkesinin sağlık sistemlerinin organizasyonuna yön vermiş, kolera, tifo, sıtma gibi bir çok bulaşıcı hastalıkla saha mücadele etmiş olan Dr. Savaş durumun ciddiyetine şu sözlerle dikkat çekti:
"Şu anki veriler salgının kontrol altına alınmasının oldukça uzadığını gösteriyor. Önerdiğim müdahaleler 16 Mart ve 23 Mart haftalarında yapılabilirdi.
Özellikle 23 Mart haftası çok kritikti. O zaman yaptığımız projeksiyonlar, bulaşmayı %35-50 oranında azaltan önlemlerin birkaç hafta içinde devreye sokulması ile salgının kontrol altına alınabileceğini gösteriyordu.
Şimdi ise bulaşmayı en az %80 azaltmamız gerekiyor. Şu andaki salgın yönetimi yaklaşımı ile bu mümkün değil."
"YOĞUNLUK ARTARSA ÖLÜM ORANI DA ARTAR"
Vaka sayısının her gün artması ile birlikte hastanelerin doluluk oranının artıracağını söyleyen doktor Savaş, tehlikeye şöyle işaret etti:
"En büyük korkum ölüm sayılarının, sağlık hizmetlerinin kapasitesini aştığımız için yükselmesidir. Benzer durum İtalya'da yaşandı. Doktorlar tedavi için hayatta kalma şansı daha yüksek hastalara yöneldi.
Bu da ölüm oranlarının artmasına neden oldu. Ülkemiz yoğun bakım yatak sayılarını artırma gayreti içinde. Umarım bu konuda bir darboğazla karşılaşmayız."
ÖLÜM ORANLARI ÇOK ARTTI
Doktor Serdar Savaş'ın yaptığı açıklamalar arasında, geçtiğimiz yıl Mart ve Nisan ayına göre, İstanbul'da ölüm oranlarında ciddi bir artış olduğuna dikkat çekti. Savaş, bu artışın ancak yarısının Covid-19 ile açıklanabileceğini ifade etti.
Doktor Savaş, kanser, diyabet ve benzeri kronik hastalıkları olan kişilerin Covid-19 nedeniyle sağlık kuruluşuna baş vuramaması, hastanede yoğun bakımda yer olmaması, kendileriyle ilgilenecek sağlık profesyonelinin salgınla ilgili görev yoğunluğu, hastanın evinde destek alacağı, ilacını verecek kişinin bulunmaması ve benzeri nedenlerden dolayı ölüm oranlarının arttığına işaret etti.
“Bunlar tali can kayıplarıdır. Doğrudan COVİD-19 nedeniyle değil ama COVİD-19 nedeniyle oluşan koşullardan dolayı olan ölümlere tali can kaybı diyoruz” dedi.
SONUCU ÇIKMAYANLAR
Covid-19'dan dolayı ölenlerin açıklanan sayılardan daha fazla olabileceğini söyleyen Dr. Serdar Savaş hastanelerde Covid-19'dan öldüğü halde test sonucu henüz gelmediği için bazı kişilerin ölüm istatistiklerine Covid-19 olarak geçmediğini, bunun da Covid-19'dan ölenlerin sayısının düşük çıkmasına neden olduğunun altını çizdi.
TEST YAPILMAYANLAR
Hastaneye ulaşmadan Covid-19'dan vefat edenler ve hastaneye ulaşsa da Covid-19'dan şüphelenilmediği için test edilmeden vefat edenlere dikkat çeken Savaş, “Özellikle yaşlılardaki ani ölümlerde henüz Covid-19'dan şüphelenip test yapmaya fırsat kalmayabiliyor. Bunlar da istatistiklere Covid-19 olarak geçmiyor” dedi.
3 GRUP ÇALIŞMALI
Daha önce yaptığı açıklamalarda, sokağa çıkma yasağı uygulandığında çalışması gerekenleri, Sağlık sektöründe çalışanlar, günlük hayatı sürdürebilmemiz için çalışması gerekenler ve kritik önem taşıdığı için belirli zamanlarda sınırlandırılmış bir şekilde sokağa çıkması gerekenler (çiftçiler, gıda üreticileri gibi) olarak üç grupta sıraladı. Bu alanlarda öncelikli olarak 20-45 yaş grubunda olanların dönüşümlü olarak görev alması gerektiğini ifade etti.
İKİ GÜNLÜK SOKAĞA ÇIKMA YASAĞININ ETKİSİ ÇOK SINIRLI
Dr. Serdar Savaş şunları söyledi:
"Geldiğimiz noktadan sonra, virüsün yayılmasını engellemek için hafta sonu iki gün sokağa çıkma yasağı koymanın etkisi çok sınırlı olacaktır.
İnsanlar yasak kalkınca daha yoğun bir şekilde sokağa çıkıyor. 2 günlük sokağa çıkma yasağı sürveyans yapmak için de yeterli bir süreoluşturmuyor.
Artık bu salgında hastalanmalarını önlemek için yapmamız gereken 65 yaş üstünü ve riskli yurttaşlarımızı yoğun bir şekilde korumak olmalı."
HAFTA SONU 65 YAŞ ÜSTÜ SOKAĞA ÇIKABİLSİN
“Eğer hafta sonları veya kısa süreli başka sokağa çıkma yasakları konacaksa bari o günlerde, yeterli önlemleri alarak 65 yaş üstünün sokağa çıkıp yürüyüş yapması, açık havada dolaşması temin edilmelidir.
Yaşlılarımıza hapis hayatı yaşatmayalım.” diyen Dr. Savaş bu yurttaşlarımızın ruh hallerinin de dikkate alınmasının önemini belirtti.
RASYONEL ÇALIŞMA TABLOSU
Serdar Savaş hastanelerdeki duruma da dikkat çekerek şunları dile getirdi: “Tabii bir yandan da hastaneye gelen vakaları hayatta tutmaya yönelik uygulamaları gözden geçirmeliyiz. Hastane hizmetleri açısından üzerinde en çok durulması gereken ise sağlık çalışanlarının rasyonel nöbet çizelgeleri, dinlenme saatlerinin düzenlenmesi, malzeme ihtiyaçlarının karşılanması, beslenmeleri ve aileleri ile ilgili almaları gereken desteğin organize edilmesidir.
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone Ol